tek başına yapılıyorsa insanın kendiyle baş başa kalıp triplere girmesine olanak sağlar. kulaklığı takıp düşünmeye başlarsınız. ayrıca çok güzel gözlem yerleridir. çünkü başka pek bi çareniz yoktur. yapacak pek işiniz yoksa milleti izlemeye koyulursunuz. ne okuyo, ne izliyo, nası hareket ediyo anlamsızca izlersiniz. gece yapıyorsanız yolculuğu yatağınızın önemini anlarsınız. bi varayım hemen kendimi yatağa atacağım düşüncesi içinizi kaplar. bi kaç güzel anıya sahip olmanızı da sağlarlar. kendi yaşadığım bir olayı anlatmak isterim: 2 tane yaşlı teyze gece boyunca muhabbet edip hem gençlere taş çıkarmış hem de şoförün başını şişirdiler. adamın her yaptıgına karışıyolar. azcık sert fren yapıyo. bunlar hemen 'kaptan niye öyle oldu' 'biraz dikkat etseniz' falan diyolar. en son sabaha karşı o teyzelerden bi tanesi 'kaptan bi su alabilir miyim' dedi. uyumayan bir kaç yolcu ve teyzelerin şaşkın bakışları arasında adam otobüsü sağa çekip teyzeye su verdi. sonra geçti koltuguna ve yola devam etti. teyzeler de varana kadar muhabbete devam etti. mesajı almamışlardı yani.
yolcu önündeki koltuğu kucağında hissedince muavinden rica eder:
- muavin bey öndeki yolcuya koltuğunu kaldırmasını söylermisiniz.
- sende yatır abla.
bir arkadaş anlattı. en iyi bilinen firmalardan biri.
bu yolculuklar yalnız yapılırsa hüzünlüdür. bir şehirden başka bir şehre. otobüste birbirinin dertlerinden habersiz o kadar insanla saatlerce süren bu yolculuklar düşünmek için çok güzel zamanlardır. herkes kendi halinde, herkes düşünceleriyle başbaşa. çok sevdiğin bir yerden çok sevdiğin yada nefret ettiğin bir başka bir yere. belki mutlu, belki çok mutsuz. yanımdaki yolcu, belki sevgilisinden ayrıldı yada birinin vefat haberi üstüne gidiyor. benim içi keyifli geçecek bir yol, onun için bitmek bilmiyor belki. uzun zamandır görmediği birini görmeye gidiyor da olabilir. içinde hem kavuşma mutluğu hem de ayrılık sızısı, geri dönememe veya geri dönmek istememek korkusu.. bi sürü duygu barındırır içinde. hiç birşey yapmadan kişinin kendini eleştirmesi, hayal kurması, geçmişi geleceği düşünmesi, önemli kararlar alması bu yolculukların vazgeçilmezidir. sakin müzikler şart, çay kahve ikramı olmazsa olmaz. keyifli yolculuklar bana.
oturduğunuz koltuğun bir arkasında oturan kişinin kapalı,genç ve çocuklu kadın olması,bu genç kadının çocuğundan daha çok gürültü yapması otobüs yolculuklarınızı çileye dönüştürür.
ben de istemez miydim, kulaklığımı takıp, tumblr kızlarının hayallerindeki gibi şıp şıp yağan yağmurla birlikte cam kenarında müzik dinleyip yolu seyretmeyi. üşüyüp hırkayı battaniye misali sarıp, mesaj geldi mi acaba diye telefonuma acıklı acıklı bakmayı, molada hayatımın aşkıyla tanışıp, bir anda mesaj beklediğim adamı unutup kendimi otobüs aşkımın kollarına atmayı.
Tabi ki de istemezdim lan, zaten burası türkiye.
Şanssızlığımın belirtisi olarak cam kenarında oturamam. Bayan yanı olaraktan yanıma yaşlı bir teyze oturur. Aslında başlangıç güzeldir, poğaçalar, kurabiyeler ikram eder bol bol. Sürekli çay istenir. ee tabi sohbete başlanır; nerede okuyormuşum, nereliymişim, hangi bölümdeymişim, aa mezun olunca ne iş yapacakmışım, aman aman pek akıllıymışım, maşallahmışım, bir tane daha kurabiye ister miymişim, bacakları çok ağrıyormuş keşke tıbbiye öğrencisi olsaymışım, oğlu varmışmış mühendis olacakmışmış, kız arkadaşı varmış oğlunun ama çok suratsızmışmış... bu muhabbet hiç bitmez, yağmur biter, şoför değişir ama teyze susmaz. Teyze sussun iki şarkı dinleyeyim diye acıklı gözlerle teyzeme bakarım anlamaz. sadece benle yetinmez, otobüsteki diğer yolcularla da kaynaşır. ağlayan çocukları "sus bakiyim, iğne yaparım" diye kandırır. molalarda eşini arayıp "ay osman rahatım çok şükür,yol arkadaşımla da iyi anlaştık ama dizlerim çok ağrıyor bıdıbıdı" diye iki saat konuşur.
Sonuç olarak muavin,ben ve bıyıklı şoförün çaresiz pilot gözlüğü yolculuk bitsin diye bekleriz.
tek başına olduğumda daha fazla zevk aldığım yolculuk. çünkü yol boyunca müzik dinlemeyi seviyorum. öyle çok konuşan biri olmadığım için yanımdaki tanıdıkla fazla konuşmam ve üstüne bir de şarkım yarıda kesilir.
ulusoyun her yolcuya küçük dikdörtgen ve yumuşak bir yastık vermesiyle "yıllardır problem buymuş işte" dediğim ve uyurken artık hiç rahatsızlık yaşamadığım yolculuklardır.