aşkı yaşayamamaktır.
aşkı yaşamak; sevgiliyi hissetmektir, onun dokunuşunu, öpüşünü...
yorar aşkları mesafeler, bikaç kere gidip dönülse o mesafe yormaz, çünkü sevgili vardır yolun sonunda.
ama yorar, sevgiliden uzakta uyumak...
sevgisiyle onsuz olmak...
eğer bahse konu aşk, terminalden birine varıldığında bitiyor ise,
o aşkı doyasıya yaşamak için bolu dağında mahsur kalmayı umabilirsiniz..
ama gerçek aşk diyemesek de en azından gerçek hayata dönüldüğünde
bilindiği üzere aşkın aslında en zor bölümlerinden biridir o iki şehir arasındaki yolculuk..
kalbinize sensör taksalar muhtemelen osiloskopta tam bir sinüsoidal göreceksinizdir.
yüksek voltajda frekans kayması olur ve yolculukların başlangıç ve bitiş noktaları daima referans noktasına değil de peak değerine rast gelir.
şehirler arası yaşanan aşklar, insanların bulunduğu şehrin kendilerine büyük oranda
aykırı, uzak, anlamsız gelmesine ve bütün manasıyla "gurbet" olmasına neden olur.
...
herkes kaybeder de
en çok ulaşım şirketleri ile gsm operatörleri kazançlı çıkar
özlemeyi sevdiğin sevmeyi öğrendiğin ve sürdürebiliyorsan en gerçek aşktır... zordur zor olmasına ama her gün görüp kavga edeceğime az görür öz yaşarım diyenler için tam ilişkidir... neticede insan değişen gelişen bir varlıksa zamanla sıkılabilir... ama özlediğin şeyden niye sıkılasın ki bu da öyle bişi işte... sen mutlu o mutlu ama en mutlusu otobüs firmaları tabii... maddi manevi her türlü sıkıntıya göğüs germeyi öğreten ilişkidir...
istisnalar olabileceği gibi çoğunlukla hüsranla sonuçlanacak ilişki türüdür.hem aşk dokunmak değil midir birazda?eli elinize değmeden,yanınızdayken kokusunu içinize dolduramadığınız sadece sesiyle yetinmek zorunda kaldığınız bir sevgili bir süre sonra yetmeyecektir size.sokakta yürürken el ele gezen sevgilileri gördüğünüzde içinizi çekeceksiniz,sonra sevgilinizin parfümünün kokusunu duyduğunuzda hasretle kokunun geldiği yöne döneceksiniz ve "ben ne yapıyorum?bu ilişki nasıl devam edecek?" demelere başlayacaksınız.ve sonra...
bu ask, diger asklara gore daha uzun surebilir, goresebildiginiz zaman kisitli oldugundan cicim aylari cok daha uzun surebilir, cicim aylarindan sonraki aylarda ise diger iliskilere nazaran, cok daha kolay bir bicimde,biter..
şehirler arası aşk yaşayan biri ile arkadaş olmak bence daha fenadır. bunlar sürekli telefonla konuşurlar hiç bir organizasyon yapamazsınız. kağıt oynayamazsınız, film izleyemezsiniz, muhabbet edemezsiniz. insanın içini kuruturlar 10 dakikada bir telefonla konuşulur mu lan? azıcık ara verin birbirinizi özleyin ne bileyim... sevgilisinin bulaşık yıkarken sesini dinleyen bir arkadaşım vardı. saçmalık lan bu!
aşkı telefona ve msn'e indirgiyebilme çabasıdır. sarılamazsınız, öpemezsiniz, koklayamazsınız... canınızdan can gider. maddi olanakları sağladığınız an soluğu yanında alırsınız. döndüğünüzde daha fazla canınız acımaya başlar. sürdürebilmesi en zor olan ilişkidir.
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramizdaki kilometreler nasil çoksa
Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan atesin ile
Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken
Kalbimin yanip tutustugu anlarda
Gelip o bu atesi alevlendirerek
Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
başka yazacak bir şey bulamıyorum. hayal gibidir uzaktaki sevgili, hiç gelmeyecek gibidir, hülya gibidir...
onu görecegin anı beklersin, eline dokunacagın anı, sarıp içine alacagın anı...
zor ilişkidir. ama zaten zor olan güzel değil midir?
kişinin çok kez kendine hayali bişey mi yaşıyorum sorusunu yönelttiği, zor durumdur. özlenir deli gibi, istenildimi yanında olamamanın verdiği öyle acı bir burukluk kaplar ki içi; bazen o yoksa herşeyden herkesden uzak kalası gelir insanın. hergün inadına göze girermişçesine o yere giden ototbüslerle gelirsin burun buruna.. hayat koşturması, birine binip gidesin gelse de yapamazsın, o an değil işte, zaman o istediğin, aşktan öldüğün, yarım saat dahi görmek için kendini paraladığın zaman değil..
bir de aylar öncesinden kalan görüşmeler vardır akılda. insan bazen kafayı yiyeceğeni sanır onları düşünürken. öyle bir adapte olur ki, soyutlar kendini zamandan. orda şunu yapmıştık, yanımdayken ne kadar mutluydum vb. sözleriyle ama yine kendi kendine bulur kendisini.
ayrıca telefonla ve akla gelecek iletişim araçları ile ayrılmama durumu çarpar göze.
çevredeki birlikte sevgililer görülüp her gün lanet edilir bitmek bilmeyen zamana, mesafelere. sarılınır yine telefona sesini duymanın bile delice mutlu etmesiyle kendini.
tek iyi yanıdır belki, uzun süreler sonunda görüşülünce o anı en iyi şekilde değerlendirmek için çırpınır iki tarafta. özlem sebebiyle aşk öyle büyümüştür ki gözlerine bakarken ışık saçar sanki insan.
bazen telefonda ufak tartışmalar olur, kırgın kapatılmaz mı o telefon.. işte geçmek bilmeyen bir günün başlangıcıdır o. o an değilsindir yanında yaptığın hataysa kendini affettiresin, ona sarılıp ne kadar sevdiğini söyleyesin, gözlerine bakarak anlatasın derdini. ki çok kezde bu tartşmaların tek sebebi aradaki lanet mesafedir. özlemekten, yanında olamamaktan girilen stres saçma bir yerden çıkar öyle..
şehirler arası aşk yaşamak cesaret ister, güven ister. özlemin verdiği ağır yükü taşıyabilmektir, bekleyebilmektir, sabırdır.
eroinmanin eroin aradigi gibi kontor aramaniza sebep olan olaydir. en kisa surede bitirilmelidir. sonradan ayrilmissaniz neyse de; en basindan beri farkli yerlerdeyseniz, olmaz haci.
ozellikle paranoyak bunyeler icin cehennem istirabidir. ** sevgilinize guvenseniz de iciniz asla rahat etmez. sokaga cikmasin istersiniz; tas gibi hatun, ya birsey olursa? ya birisi birsey yaparsa? okula, dershaneye dahi gitmesini istemezsiniz, ya birine asik olursa? gozlerini baglamak zorunda oldugunuzu hissedersiniz; hapsetmeniz gerektigini dusunursunuz. ama hicbiri mumkun degildir, yapsaniz da mutlu olmayacaksinizdir zaten. sevgiliniz uzaktaysa kim olduguna dikkat etmelisiniz, her turlu guvenmelisiniz ona. cunku orda catir cutur opusurken* siz burda "askim seni cok ozledim hoaoaa" diye agliyor olabilirsiniz.
ama ne kadar guvenseniz de, sevseniz de; ne kadar biri birsey yapmasa da olmaz iste. boktandir. ya da ben asiri paranoyagim.
zor ama aşılamayacak kadar imkansız bir engel taşımadığını düşündüğüm aşk çeşididir. eğer karşınızdaki, kalbinizi iki şehir arası mesafe kadar uzun bir yola adamanızı hakediyorsa, aşkı sevdiğiniz şehirler gibi, sevdiğinizin içinde yaşadığı şehri sevmek bambaşkadır. henüz bu duyguyu tadamamış bir bünyeye sahip olsa da insan yaşamak istemektedir... en azından değeceğini düşündüğü biriyle...