birincisi...
eğer önceleri aynı ortam/şehirlerde tanışmış ve daha sonra ayrılarak başka şehirlere yerleşmişseniz bir biriniz artık tanıyor olduğunuz için daha az yorulacağınız aşktır. ne yer, ne içer, ne ister, neye üzülür gibi bir dolu karşı cinsinize ilişkin sorunun cevabını biliyorsunuzdur. sorunlar daha yüzeyseldir. tedavi ve teşhisler daha kolaydır. aşkın normal getirileri üzerine sorunlar yaşarsınız.
ikincisi...
eğer farklı şehirlerde yaşıyorsanız ve bir şekilde tanışıp sevmişseniz işiniz çok daha zordur. çünkü bu sevmenin geçici bişey mi yoksa derinleme bir aşk mı olduğunu anlamanız çok daha uzun bir anlama sürecine tabidir. mesela aynı şehirde yaşasanız ve günü birlik buluşarak çok daha hızlı olarak uyuşup uyuşmadığınızı anlarsınız. aynı şehirde yaşayarak ay sonunda toplam 100 saati birlikte geçirdiğiniz varsaya bilirsiniz; ancak farklı şehirlerde 100 saati birlikte geçirmeniz için kim bilir ne kadar zorlu süreçten geçilmesi gerekecektir. başbaşa da olunca hasret mi giderilecek yoksa bir birinizi mi tanıyacaksınız? karar veremezsiniz.
örneğin; buluşunca, şehirler arasındaki mesefaye bağlı olarak yapmacıklaşırsınız, uykusuzluğunuz artar, aşırı yapıcı/yıkıcı olurusunuz, iki taraf gerilir, onun ve ya sizin gelme durumlarınız tartışılır, yatıya kalacak yer problem teşkil eder, paranız giderek azalır vs... vs... vs..
giden bir süreçtir ..genelde de hüsrandır.
vel hasıl zordur.
gerçek aşktır. özlemeyi, beklemeyi, sabretmeyi, kavuşmayı, sevmeyi, sevilmeyi, aşkı öğretir insana. aşkın içini boşaltan vıcık vıcık insanlara, 'gözden ırak olan gönülden de ırak olur' mantalitesini taşıyan insanlara inat yaşanan aşktır.
700 (yedi yüz) kilometrelik mesafe-para-zaman üçgenine sıkışmış iki insanın bu üçgeni alıp evire çevire dümdüz bi doğru yapabilmesidir.
bunu yaşamayan bilemez mesela. 'bitmeye mahkumdur, aman hocu gözden ırak gönülden ırak takarım ben boynuzu' gibisinden cümleler kurar. iki insan gerçekten güvenebilirse birbirine, severse birbirini değil kilometreler, ışık yılı mesafesi bile olsa, o aşkın gücü en afillisinden bir nah çeker 'biter bu ilişki' diyenlere.
ha bunu karşısındaki insan yüzünden yarım bırakmak zorunda kalmış insanları ayrı tutuyorum tabi. ama bizzat kendimden ve ailem dediğim dostlarımdan edindiğim tecrübe ve duyumlara dayanarak diyebilirim ki en temiz, en saf, en kadri kıymeti bilinen aşktır.
dedikten sonra ankara semalarından edirne semalarına sessizce haykırmak isterim efendim: *
mesafeler korkutacak mı zannediyorsun beni
uzaklaştıkça geçecek misin benden
aşksa bu eğer , zarar gelmez ne gökten ne yerden
sevgiyse şayet geçmek mi lazım serden
mesafeler mi korkutacak beni
güler geçerim maddenin maneviyata çok geleceğini düşünürsen
sevmiyorum dersen boş bakarım sadece
arkana bakmadan gidersen, boş yazarım sözlüğe
ama bir kuru asfalt var aramızda dersen
artık ne sen varsındır, ne de ben
boş eylemlerim bile fazla gelir sana
gene yazarım mütemadiyen ama..
artık ne sen varsındır ben de, ne de ben de bir sen..
yürütülmesi zor; fakat yürütüldüğünde her şeyden çok daha güzel olduğu görülen ve doyasıya yaşanılan aşktır. özellikle büyük bir özlemden sonraki kavuşma anı herşeye değerdir.
sadece yaşadığını sanmaktır. her şeyin sanal olduğu bu aşkta bir bakarsınız ki hissettiğinizi ve hissettirdiğinizi sandığınız duygularınız bile sanalmış. sadece sanmışınız, gerçekte hiçbir şey yaşamamışsınız ne acıdır ki.
Birbirine güvenin yerini şüphelerin aldıgı, hasreti çekilmez, uçağa ve otobüse dökülen paranın hatti hesabı olmayan hele de yavru vatandaysanız bu ıkı ulaşım aracına birde feribot ücreti eklenen ama ulaştığında herşeyi unutturup seni sevgiyle ve dört gözle bekleyenin oldugu, hüznü ve mutluluğu aynı anda yaşatabilendir.
gayet insani bir eylemdir. sevsin o'nu. belki istediğin zaman koklayamazsın, sarılıp öpemezsin, kaşlarını çatıp süzemezsin belki ama o'nu sesini duyduğun zaman boşalır tüm sinirlerin. rahatlama değildir bu ölüp ölüp dirilmedi. o'nun ile konuşmadığın günleri yok sayarsın, amansız kıskançlıkların olur içerinde ve o'na da söylemezsin bazen. geceleri ayrılığın, o'nun yoklğunun daha bir koyduğu geceler seni o'na bağlar. ağlatır seni hıçkırta hıçkırta. yastıkları ısırırsın her kavga edişinizden sonra.
ama öyle bir insandır ki O en asil duygunun insanıdır. saygı duyulup sarılıp uyunası kişidir. o her zaman bitanedir. *