güç gerektırır, sabır gerektırır. onunla alakalı bır sorunun olduğunda yüz yüze konuşamassınız, telefon gıbı ya da ınternet gıbı bır şeye muhtaç olursunuz. tartıştığınızda bırbırınızın mımıklerını göremezsınız en büyük kavgalarda bundan başlar. küçük bır atışmadır ama kılometreler o kadar uzatır kı bu atışmayı ve sonunda bır bakmışsınız kı sız ve karşınızdakı 'asla yapmam' dedığı şeylerı yapmaya başlamıştır. ılışkı bıter. ardından 'nasıl yaptım'lar kalır. üzer. güzel bır ılışkının çırkınleştırılmış halı kalır elınızde. o'da hıçbır boka yaramaz. üstüne üslük bok olur.
bir de ülkeler arası aşk vardır ki adama aynı ülkede fakat başka şehirlerde olmayı diletir. zordur uzun mesafeli ilişkiler vesselam. eğer ileride biraraya gelme şansınız zayıfsa ve aklı selim insanlar değilse bu ilişkileri yaşayanlar, yürümez.
şuan bu durumu benden daha iyi bilecek birinin olmadığını düşünüyorum. bir yerden sonra telefonu mesaj kutusunu messenger 9 usevgili olarak görebiliyorsunuz.
şehirler arası otobüslerde karşılaşılması muhtemel aşk türü.
- ben sana aşık oldum mahmut.
- bende sana halime.
- dilerim bir ömür mutlu oluruz aşkım.
- umarım bitanem.
15 dk sonra:
- artık ayrılık vakti halime.
- ama neden?
- çünkü artık kayseri ye geldik.
- peki bir daha birlikte olamaycak mıyız mahmut?
- neden olmasın? ankara-eskişehir arasında görüşmek üzere halime.
özlersin çok özlersin, gözleri gelir aklına. kocaman bakan gözleri... ve elleri gelir, üşüdüğünde avuçlarının arasına alıp nefesinle ısıttığın elleri...