geçen süre içerisinde ödenen telefon faturaları miktarı: burdan oraya yol olur.
durumun bünyeye etkileri: sigara ve içki tüketiminin artması, sinirlilik, uzun süre telefonla konuşma haline bağlı olarak ortaya çıkan kulak ağrısı ve yine aynı sebepten mütevellit vücutta radyasyon birikmesi, aşırı mesajlaşmaya bağlı parmak ağrıları, herhangi bir yerde birbirine sarılan, öpen çiftleri pompalı tüfekle vurma isteği, "acaba bi asılan eden var mı lan??" şeklinde vuku bulan paranoya nöbetleri vs..
kavuşma anı sırasında vücutta görülen belirtiler: sesi 2 mahalle öteden duyulabilecek şiddette kalp çarpıntıları, sevgiliye sarılıp bir daha ayrılmama, icap ederse her yere o şekilde sarılarak gitme isteği, dil tutukluğu, ince ince titreme, karın ağrıları vs..
kavuşma anının herhangi bir çokluk cinsinden değeri: paha biçilemez.. *
elini tutamazsın,
sarılmak istesen bulamazsın yanında
paylaşamazsın onunla gözyaşlarını,
istediğinde gözlerine bakıp seni seviyorum bile diyemezsin.
merak edersin her gün hem de çılgınca,
telefonlarına çıkmayınca
kuşku düşürürsün içine
yanında olmak istersin imkansızdır.
lanet edersin hayata "neden ben" diye...
sonunu düşünerek sabır çekersin
bitmek tükenmek bilmeyen saatleri, günleri, haftaları, ayları sayarsın...
çok zordur uzaklarda aşk yaşamak
çok sevip de yaşayamazsın aşkı... *
yağmur yağacağını bile bile yola şemsiyesiz çıkmaktır...
ıslanacağınızı bilirsiniz fakat aldırmazsınız...
bazı günler güneşli geçecektir , o günler sevinirsiniz...
kendinizi şanslı hisseder , tadını çıkarırsınız...
fakat hava genelde yağmurludur ve sizin şemsiyeniz yoktur...
işte böyle bir şey...
sabah telefon ile uyanir, gece telefon ile yatar insan. hani "ulan özledim deli gibi öpesim var" dersin ama anca babayi alirsin. yok öyle her istedigin zaman görmek, bir $eyler payla$mak. uzaksindir, uzaktir. catlatirsin fazlaca uzvunu ama elbet bir gun bir $ekilde bitmek zorundadir, elinden bir $ey gelmez cunku uzaktasin. belki yuz yuze sarfedilecek bir kac kelime veya bir baki$ cok $eyi yoluna sokabilecekken yapamazsin, uzaktasin. etrafta dolanan ciftlerden nefret etme sebebidir. aklindan binlerce kufur saydirirsin otomatik pilota alinmi$ ucak gibi. kiskanirsin cimlerde sarma$ dola$ yatan kumrulari. i$kencenin allahidir. güven özveri tecübe ister.
zor aşktır. fakat hep diyorlar ya gerçek aşk diye.. o aşkın ta kendisidir ya da en yaklaşılmış halidir.. sevgiliyi öpmek, sarılmak ve dokunmak için bilmemkaç kilometre gitmeniz gerektir, yorucudur.. fakat dünyadaki hiçkimse, hiç bir sevgiliyi öperken sizin uzaktaki sevgiliyi öptüğünüzde aldığı tadı, yaşadığınız duyguları tadamayacaktır.. iletişim araçlarına gelince hiçbirzaman yüzyüze konuşmanın yerini tutmazlar. ve kavgalar, bu şekillerde hissetmek ve hissettirmek çok zor olduğundan dolayı gereksiz yere büyüyecektir.. fakat herşeye ramen sevgilinin yanına gittiğinizde bir sarılma, bir öpücük ve herşey hallolur!! birbirinizi okadar özlemişinizdir ki, eski kavgalar ve gerginlerden bahsetmek bile zaman kaybıdır.. ayrılmadan önce son bir kez göreyim diye gidersini<z ve gittiğinizde herşey hiç kavga etmemiş gibi olur..
aldatmaya gelince: şeh,irler arası bir aşk yaşıyorsanız eğer, aradaki kilometreleri ve zorlukları göze almışınızdır demektir.. bu tür zorluklar da herkse için göze alınamaz normal olarak.. eğer bu tür bir aşk yaşıyorsanız, birbirinize bağlısınız demektir.. birbirinizi gerçekten seviyorsunuz demektir.. ve sonsuza dek umutla buluşmayı bekleyebilirsiniz..
aile problemi: özellikle kızın ailesi sizin yanınıza gelmemesi için herşeyi yapacaktır.. bu zaman zaman sizi bunaltabilir fakat vazgeçmezseniz ve "hep ben gidiyorum o niye gelmiyo" şeklinde ucuz hesaplara kapılmazsanız sinzin için çok büyük bir problem olmayacaktır bu.. sonuç olarak kanımca aradaki kilometreler ve zorluklar gözealınmış bir aşk, dudak tanışıklığından daha fazlasıdır..
ayrılık süresi uzadıkca da gerginlikler artacaktır.. bunun bilincinde olursak, herşeyi büyütmemek için kendimizi biraz tutabiliriz..
en üzücü, en zor kısmı da sevgiliyi son bir kez öpüp otobüse binip gitmektir.. en tatlı opucuk, o son öpücüktür..
mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler
razı olma hiçbir sessizliğe
biliyorsun seni seviyorum
pencereden bakmayı
öğreteceğim sana.
ne diyor yani cemal süreya?
mesafeler nasıl birleştirebilir diye sorası geliyor insanın.
ama siz hiç en yakın arkadaşınızla küstünüz mü?
ya da sevip bir de sevildiğiniz sevgilinizden ayrı kaldınız mı aptal gururunuzdan dolayı? evet ben yaşadım bunları.
ya sonra?
en yakın arkadaşınızla veya işte şu yukarda bahsedilen sevgilinizle barıştığınızda neler oluyor?
öyle bir değere biniyor ki o andan sonra. o ayrı kalınan zamanın acısı öyle bir çıkartılıyor ki. işte bu mesafelerin birleştirmesi.
peki ne demek razı olma hiçbir sessizliğe?
kelime dünyanın en değerli şeyi yalnızlığı saymazsak eğer. konuşma becerisi dünyanın en büyük becerisi..
"önce kelime vardı." diye başlıyor yohanna'ya göre incil. kelimeden önce de yalnızlık vardı.
ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnızlık...
kelimenin bittiği yerde başladı; kelime söylenemeden önce başladı.
kelimeler yalnızlığı unutturdu ve yalnızlık kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde.
kelimeler yalnızlığı anlattı ve yalnızlığın içinde eriyip kayboldu.
yalnız kelimeler acıyı dindirdi ve kelimeler insanın aklına geldikçe yalnızlık büyüdü dayanılmaz oldu.
selim işık yalnızlığını kelimelerle besledi.
kelimelerin anlamını bilmeden önce tanıdığı yalnızlığı kelimelerin içinde yetiştirdi.
eski yaşantılarının hastalığından yeni kalktığı sırada aldırışsız kelimeler konuşurken eski yaraların eski kelimelerinin göğsüne saplandığını duydu birden; sustu kaldı.
kelimeler yalnızlığını yaşamasına da bırakmadılar onu.
her yandan kuşatıp saldırdılar. kullandığı kelimeler de dönüp ezdi onu soluksuz bıraktı.
sonra yatağından fırladı birden selim bütün kelimeleri ve yaşantılarını ezdi ayağının altında.
güneşe çıktı. güneş gözünü acıttı bir süre sonra perdelerini kapayıp kelimelerin karanlığına döndü.
birtakım kelimeler bağışladı onu; aralarında gene yaşamasına izin verdiler.
bu kelimelerle birlik olup amansızca saldırdılar başka kelimelere; aşağılayan ezen soluk aldırmayan kelimelere.
yendi yenildi; sonunda gene yenildi kelimelere kelimelerle birlikte açtığı savaşta.
yalnızlık hep oradaydı...
kelime, bir aşkın en büyük göstergesidir. ne diyor sana? sen ona ne diyorsun?
neyse efendim şehirler arası aşk yaşamak çok tatlıdır doğru insan bulunduysa. mesafeler birleştirir çünkü sımsıkı sarılmalar çıkarır ortaya.
bir de şu susma mevzuu;
erkek susarsa vazgeçmiştir, kadın susarsa sevmiştir. yoksa bir kadın imkansız susmaz.* erkek razı olmayalım hiçbir sessizliğe der uzaktaki sevgiliye, kadın susar. susan kadın her daim bir şeyler anlatma derdindedir ve eğer o doğru kadınsa siz anlarsınız zaten.
sevgili yürektir her daim
kalbin kendisidir
onu uğurlamak hep hüzündür,
acı bir haykırıştır hayata
"neden ben diye" sormaktır mevlaya
sevgiliyi ugurlamak
o giderken, otogar köşelerinde
bir çift göz yaşı bırakmaktır
aşk oksijeninden yoksun sevgisiz ölmektir
sevgiliyi ugurlamak
sehirler arasi ask yasamaktır... *