Şanslı olmak ve şanssız olmak bir çoğumuzun kendine yakıştırdığı iki zıt kavramdır.
Bu kavramlar üzerine yapılan ve yazarların kimisinin bildiğini düşündüğüm bir deneyi öncelikle paylaşayım ;
--spoiler--
Şans kelimesi bazen de talih anlamında kullanılır ve dünya kurulmasından bu yana hep: Neden bazı insanlara talih hep güler de bazılarının yanına bile yaklaşamaz?
Yaptığı araştırmalar sonunda bu sualin cevabını bulduğunu iddia eden, Hertfordshire Ü. Psikoloji profesörlerinden Richard Wiseman, ortaya çıkardıklarını Luck factor-Şans faktörü adlı kitapta yayınlamış. Hazırlanan bu araştırmalar şu şekilde özetlenmektedir.
Bundan 10 sene önce şansı araştırmak üzere yola çıktım. Bu araştırmadan maksadım, neden bazı insanların hep doğru zamanlarda doğru yerde olduklarını bulmamın yanında neden bazılarının da başına devamlı kötü şeyler geldiğini ortaya çıkarmaktı.
Şanslılar hep fırsatları yakalarken şansı olmayanlar bu fırsatları kaçırırlar. Bunun sebebinin insanların fırsatları görebilme kabiliyetlerindeki farklılıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için basit bir deney yaptım.
Şanslı ve şanssız olduklarını iddia edenlere bir gazete verdim ve gazetede kaç adet resim olduğunu bulmalarını istedim.
Gazetenin sayfalarından birin de Bunu gördüğünüzü deneyi yapan insanlara söyleyin ve 250 sterlin kazanın! diye bir ilan koydum.
Yarım sayfa büyüklüğünde ve çok iri puntolarla dizilmiş ilandı. Buna rağmen genel olarak şanslılar bu ilanı gördüler ama şanssızlar görmediler.
Şanssızlar şanslılara nazaran daha endişelidirler; bunun meydana getirdiği gerginlik, beklenmedik şeylerin farkına varmalarını engeller. Başka birşeyi düşündükleri için fırsatları kaçırırlar.
Mesela bir düğüne gidip kendilerine mükemmel eş bulmaya çalışırlarken iyi insanlarla arkadaş olma fırsatını kaçırırlar. Gazete ilanlarından belli bir iş ararken başka çeşit iş ilanlarını görmezler.
Şanslılarsa daha rahat ve açıktırlar. Onun için de herşeyi görebilirler. Araştırmalarım, şanslı olduklarını söyleyenlerin 4 prensibini ortaya çıkardı:
1- Bunlar fırsat oluşturma, fırsatların farkına varmada ustalaşmışlardır.
2- içlerinden gelen sese kulak verip hızlı ve isabetli kararlar alabilirler.
3- Müsbet düşünüp tahminlerini gerçekleştirebilirler.
4- Esnek davrandıkları için kötü durumu iyiye çevirebilirler.
Bu 4 prensibi kullanarak talihin değiştirilip değiştirilemeyeceğini bulmaya çalıştım. Bir grup gönüllüye bir ay boyunca kendilerini şanslı hissetmelerini, şanslılar gibi davranmalarını sağlayacağına inandığım egzersizleri yaptırdım.
Bu egzersizler onlara şans fırsatlarını görebilmelerini, iç seslerine kulak vermelerini, şanslı olmayı beklemelerini, şanssızlık karşısında esnek olmayı öğretti.
Bir ay sonra gönüllüler gelip neler olduğunu anlattılar. Neticeler hakikaten şaşırtıcıydı. Gönüllülerin %80i şimdi daha mesut, hayatlarından daha memnun ve en mühimi daha şanslı olduklarını beyan ettiler.
Zaten şanslı olanlar daha şanslı, eskiden şanssız olanlar şimdi şanslı olmuşlardı. Nihayet şans faktörünü bulmuştum.
Şu 4 tavsiye sizi de talihli yapabilir:
1- Önsezilerine güven, içinden gelen ses umumiyetle doğrudur.
2- Yeni tecrübelere açık ol. Her zamanki hayat ve alışkanlıkların dışına çık.
3- Her akşam o gün içinde iyi giden işleri, meydana gelen iyi hadiseleri düşün.
4- Beklediğin bir toplantı, telefon konuşması gibi şeylerden önce kendini talihli hisset
Bununla beraber şans bana kalırsa kişisel seçimlerin sonucudur.
Yani aldığımız kararların kötü sonucu yeterince iyi olmadığımızı yada yeterince çalışıp düşünmediğimizi gösterir.
Yani aslında aldığımız kötü kararlarımızın, tembelliğimizin ve düşüncesizliğimizin sonucunda olan kötü olaylar kendimizi şanssız hissetmemize sebep olur.
Örneğin üniversiteye hazırlanan bir genci ele alalım.
1. iyi bir şehirde okumak istesin.
2. iyi bir bölümde okumak istesin.
Eğer yeterince çalışmazsa iyi bir bölüme ve iyi bir şehire gidemez.
Eğer yeterince düşünmemiş ise o anki kapasitesinin ve birikiminin üstünde bir bölüm istediğini farkedemez.
Haliyle istemediği gibi bir şehirde istemediği gibi bir bölüm okumaya başlar.
Kendini mutsuz hissedeceği için hep kötü şeyleri farkeder ve kötü şeyleri çeker üzerine.
Derslerde de başarısız olur ve artık kendini şanssız hisseden bir bireydir.
Ayrıca bilinçaltımız geçmişteki olumsuzlukları saklar ve bazen özgüvenimizi kırıp bizi önemli bir yoldan vazgeçirir.
Sonra farkederiz ki o yolda çok başarılı olacakmışızdır.
Eğer başarısız olacak olursak zaten onu görmeyiz.
Pişmanlıklar daha çok dikkat çeker.