bak şimdi; filmin hatun karakterinin adı ne? ada. sonuna getir birinci tekil şahıs iyelik ekini. neymiş o? m harfi. birleştir ikisini; adam. benim adam, garip adam, boynu bükük adam, ıssız adam...
furyası bitmeye başladı, iyi oldu. bir aralar terkedilmiş kadınların, bağlanamayan erkeklerin yüzbinlercesinin yad etmekten sıkılmadığı, usanmadığı bir ekol olmuştu adeta. bir aylık çatır cutur sevişmeli yaprak sarma yemeli ilişkin hüsranla bitti diye evlenip ingiltere'ye yerleşeceksen... pöh.
- bu plak anölög olup...
- korkuyom ben. istemiyom.
neymiş metropol insanıymış. beyaz bandanalı aşçıbaşı oldun diye annene bağıracak, 30 yaşında ilk ''sevişme''ni mi yaşayacaksın deli sen de.
senaryo mantıksız arkadaşım. en baştan, ada daha evvel böyle adamlarla beraber olmuş çokça, ne diyip de bu adama takılıp kalsın ki. bu adamı özel kılan ne, onu anlamadım? kurbağa pozisyonunda fahişelerin tepesine çıkması mı?
.
.
atlas sineması'nda izlemiştim bir de, tek güzel yanı oydu sanırım.
açıkçası, babam ve oğlum gibi bir başyapıttan sonra çok daha iyisini beklerdim çağan ırmak'tan. bilmem artık problem oyuncularda mıdır, çağan'da mıdır..
o hıyar adamın evinden gece yarısı sepetlediği hayat kadınının taksici tarafından bıçaklanıp , bacağının çöpe atıldığı bi senaryo yapalım..senaryoyu da alıp filme çekelim..kaç kişi izler? kaç sevgili buna gider ? kaç kişi bunu tartışır ? hakkında kaç sayfa yorum yapılır?
bi de şunu düşünelim ; bariz sapkınlıklar gösteren hali vakti yerinde , sikini her deliğe sokmadan duramamasını "bağlanamamaya" bağlayan alper gibi bi adam çat diye bi kızı unutamıcak kadar aşık olur yıllar geçer ondan vazgeçemez..bi yanda da şişlenen orası burası kesilen bi hayat kadını var..hangisinin olma ihtimali daha yüksek güzel memleketimde ?
bu soruların cevapları mühimdir..en mühimi belki de , benim gibi lan bu adam diyen alperler ve onları değiştirebileceğini sanan adalarla dolu olan bi memleketin nereye gittiğidir..
cevap belli sanırsam bok yoluna..
münevver karabulut (ki o da en gncel örnek diye verdim , yoksa onun da beteri binlerce cinyet oldu bu ülkede)olayı "baydı bama " kıvamında 1. sayfadan , arka sayfalara taşınırken kim bilir kaç kişi ıssız adamı izleyecek , içecek hüzünlenecek , kendini onların yerine koyup kadere küfredecek..kaç kız salak ayıcıklı pijamalarının içinde babasının ödediği kirayla oturduğu cihangirdeki evinin kapısını kilitleyecek o baştaki hayat kadını ve alperin tam anlamıyla sikip bıraktığı kadın da tecavüzle , cinayetle boğuşacak..
o kadar iyi bi film degildi diyoruz fakat hala konusuluyor. ondan sonra unlenen sarkilar oldu, mekanlar oldu. yarattigi etki filmin kalitesinden de ote acikcasi. adamin sorunu nedir anlayamadik, aslinda bi sorundan mi bahsediliyor o da belli degil. adamin derdi hissettiklerini soyleyememesi mi yoksa biseksuelliginden dolayi mi? ikincisi olsa daha ilginc ve izlenmeye deger bi film olabilirdi fakat kacak dovusmus cagan irmak, bunu tuhaf sevisme sahnelerinden de anlayabiliyoruz. adamin duygularini o sahnelere katamamis zira sahneler de sevisme de bi dakikada bitiyor. ustelik bu "ice kapanik adam, hislerini soyleyemiyor *, kendine guvensiz" tripleri de nostaljiye karismis olmali coktan. yok "istedim ama askimi yasayamadim, aklimi basima toparlayamadim, kiymetini bilemedim" durumlari da keza aptalca. one night stand sonrasi asik hisseden ikili, adamin daha once threesome denemeleri var, adamin maddi durumu yerinde ama napsin zavalli ruh halini duzeltemiyor... gec allasen.
ha bi de adamin tipi fena degil, kulturu yerinde, iyi para kazaniyor, yemekten -haliyle- anliyor, eski sarkilari seviyor, romantik denebilir. kadinlarin kafasindaki "ideal erkek" kavramini nasil da dolduruyor di mi? fakat adam tuhaf. demek ki ideal erkek yok. beklememek lazim. beklemeyin. boyle de ince bi mesaj cikiyor zorlasan.
Allah o ıssız adamın boyunu posunu devirsin. Yemin ediyorum onun yüzünden moda oldu bu sıralar çat diye ayrılıp açıklama bile yapmamak. Çevremdeki bütün erkekler sevgililerini aynı şekilde terk ettiler.
Bi de diyolar ki "eski sevgilileri barıştırıyo bu film." Ulan nası aşk filmi bu? Yeni sevgilileri ayırıyo, eskileri barıştırıyo.. Allahtan izlemedim. kurulmayan yuvalar yıkılıyo, ocağın sönsün ıssız adam..
insanımızın göz yaşlarının ne kadar gereksiz değersiz şeylere aktığını kanıtlayan film. herkesin diline dolanınca izledim. film ne anlatıyor? benim anladığım bir erkek var. yemek falan yapıyor. eline düşen kızı cinsel amaçlarla kullanıp postalıyor. akabinde birini gerçekten seviyor. ama cinselliğinin bitecek olması fikri daha ağır basarak kızımızı terk ediyor. yıllar sonra karşılaşıyorlar, birbirlerine sarılıyorlar salondaki 100 kişi hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
vay anasını sayın seyirciler. meğersem ne duygusalmışız. duygularınızın sizi ağlatmasına hiç bir şey dediğim yok, etkilenebilirsiniz. ama sorarım size o filme gidip ağlayan türk gençliği: kaçınız şehit haberlerine göz yaşı döktünüz? kaçınız bir şehitlik ziyaret ettiniz? kaçınız gencecik evladını pkk terörüne kurban vermiş bir ananın feryadını duydunuz, onu anlamaya çalıştınız?
bu kadar mı basit gözyaşını dökmek? önceliklerimiz bir filmde yaşananlara ağlamak mı?
Bu film gerçekten mükemmel bir film. Bir çok insan daha çok üniversite yılları veya 20 nin sonları 30'un başları gibi böyle bir aşk yaşar. Hayatında önce veya sonra bir çok kadın veya adam olur ama o kişi sana o duyguları yaşatan bir ilk olduğu için hep özel kalır, evlensen de bu böyledir yani. Gerçekten günlük yaşama çok uygun, bunu söylememin nedeni; mesela alper'in bir restorantı var iyi para kazanıyor ama her zenginlik timsalisi yapımda olduğu gibi hayali şirketler vs. bunlar yok. Alper mesela yaptığı işe gelince sıra şiir gibi konuşuyor, her konuda filmde yansıtılmış Alper karakterine uygun bir konuşma stiline sahip,özel müşterilere sunulan şeyleri tarif edişi falan insanı güldürüyor. Ada ise yine işinde gücünde bir kadın normal sıradan bir bayanın yapmak isteyeceği türden bir mesleğe sahip.(Malum yapımlarda genelde kızlar da ya fakirlikten sürünür, para hep söz konusu olur ya da kız da zengin olur durumlar eşit olur.)Bana göre senenin en iyisi bu filmdi mesela. Çağan Irmak'a ait bir film olduğunu seçtiren ayrıntılar da var mesela çalan müzikler, o 45'lik plaklar tam bir klasik Ayla Dikmen-Anlamazdın , Nil Burak-Yalnızım Ben , Semiramis Pekkan-Bana Yalan Söylediler , Michel Fugain-Une Bella Historie , Hümeyra-Tutsana Ellerimi ve Sezen Aksu-Tükeneceğiz...
vizyona gireli neredeyse 1 yıl olacak. hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı. film iyiydi veya kötüydü bu subjektif bir şey. aslında hiç bir zaman olamayacağı karakterlere özenen, ondan kendince nemalanmak isteyen, 15 - 22 yaş aralığındaki kesimin filmi pohpohlaması, bu derece gündemde tuttu. ve sırf bu kadar pohpohtan dolayı bir çok insan bu filmi hemen izlemedi.
belki gereğinden fazla ilgi gördü ama kendi adıma, filmi bir kaç dakika önce bitirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim, son dönemde yapılan, oyunculuktan eser olmayan, kurgunun k'sı geçmeyen skimsonik filmlere kıyasla oldukça başarılı. farklı kurgusu, klişelerden kaçınılması, diğerlerinden onu üstün kılan özellikleri.
çağan ırmak'ın bi baş yapıtı daha. bu film bir baş yapıttan çıkıp bi insanın kendini bulabileceği her rol olduğundan eminim. o filmdeki tutku, aşk, pişmanlıklar, böylesine akıcı ve sade bi dille anlatabilcek başka biri olamazdı zaten çağan ırmak dışında gerçekten kasup kavurdu... ayrıca cinsel içerikli sahnelerin böylesine cesurca sergilenmesi beni gerçekten şaşırttı bi porno izlediğimi hissetmedim o zevki iyi oynamışalar buda iyi bişi.
nihayet izleyebildiğim uyduruk, sıkıcı ve hiçbir şey anlat(a)mayan film. üstüne bir de çağan ırmak'tan yana hayal kırıklığına uğratmıştır. full time bohem ve entelektüel bir hava yaratmaya çalışması filmi uyduruk ve sıkıcılığının yanında bir de komik ve extra-aktüel yapıyor. en çok da ada'nın seks öğretileri kısmı itti beni. neden çağan ırmak neden diye bağırdım resmen. ayrıca alper'in hızlı yaşayan biri olduğunu göstermek için trisome olayını filme sokmak çok gereksiz olmuş. filmin böyle başlaması izleyicinin "sapık alper" imajı oluşturmasına ve film boyu bu minvalde değerlendirme yapmasına sebep oluyor. 10 üzerinden 3 bile veremedim şahsen.
kaçtığımız şeylerin bir zaman sonra avucumuzun içinde olması için belkide can atacağımızı hatırlatan bir film.Henüz vakit varken kaçmadan yaşanmalı herşey.
o keki yaptığını bir de afiyetle yediğini söylüyor ya orda alper' in bir gülüşü var b*k ye der gibi. anlasaydın, kadere inansaydın acı veren kalpsizlerden olmasaydın o keki birlikte yapıp yerdin.şimdi sen b*k ye.
