illallah getirmiş sinema filmi. olmaz bu derece abartılmaz ki arkadaş cast ta hollywood oyuncuları mı var? hiç düşünülmemiş, kaleme alınmamış bir senaryomu yok güzelinden esas kız, kıymet bilmez ıssız esas oğlan çarpıştı, buluştu, ayrıldı, yollar yine çakıştı ee hepsi bu bu kadar tıpatıp benzeşecek on tane tarık akan filmi sayarım sana. aşk filmi mi, dibin mi düştü? git kusana kadar izle, ağla, eski sevgiline küfret, söv, tavsiye et. beğenmedin mi bokla, yorumunu yap ve sus. sırf recep ivedik kadar izleyici yorumu aldığı, her kafadan bir ses çıktığı, anlamazdın diye radyolarda bas bas çalındığı için izlemiyorum, korsanı elime geçti takmaya üşendim izlemeyeceğim inatla prostesto ediyorum. ha tabi bir de korsana hayır. izle, izle diye beynime işlersen, gişe rakamlarını ha babam afişe eder, çok beğenildi diye ısıtıp ısıtıp önüme koyarsan bununla da kalmaz bilboard, radyo, tv, dört bir yandan sararsan çepeçevre olan merağımın da içine edersin. her hafta dizilerde dönen repliklerin harmanlanmışını on defa izleyip de rerörö çok ağladım biliyormusuaan diyeceğine gala gösterimine katılmayan devrim arabaları adlı yapıtı izle, izle beynin hava alsın.
(bkz: alper görmek istemiyorum)
film hakkında yapılan yorumlara kanarak gittiğim, film boyunca of layıp puflamaktan kendimi alamadığım, filmde geçen vaktime, sinemaya verdiğim parama acıdığım vasat çağan ırmak filmi.
o neydi öyle, ne bir oyunculuk, ne sağlam bir senaryo, ne bir yönetmenlik. ağlatmak için yapılmış bir film.
bu filmle ilgili bir sürü şey yazılmış. hepsini okumak mümkün değil.
beğenildi ya da beğenilmedi. *
ada ismi iki binler sonrası bir kız ismidir. hatta ben ilk berna laçinin çocuğu olduğunda (2002)ada ismini duymuştum. günümüzde otuzlu yaşlarda olup ada isminde biri olması nadir bir durumdur. **
çağan ırmak yönetiminde çekilen melodram türk filmi.
alone ismiyle londra'da gösterime girmiş ama ingilizlerin aklında soru işaretleri bırakmıştır ve türkiye'de yakalanan o derin duygu, bu ülkede hissedilmemiştir.
(daima yalnız) ismiyle yunanistan'dada gösterime girmiş ama yunan seyircisi tarafındanda orjinal olmadığı, sığ olduğu vs gibi gerekçeler öne sürülmüştür.
ama gariptir yunan sitelerinde en çok indirilen dvdrip filmler arasında ıssız adam bulunmaktadır ve altyazı sitelerinde ıssız adam'ın yunanca altyazıları ingilizce ve almanca'dan daha fazla* indirilmiştir.
izlemeyenler için spoiler içerir. (benden söylemesi)
sadece kadına değil, hiç kimseye önem vermeyen bir adam var karşımızda. herkese karşı mesafeli. (yapıdan kaynaklanıyor kanımca) mesafeli olduğu içindir ki kimse yok yanında.
akşama kadar çalışıp, gecenin sonunda iki kadeh şarap içip evine dönen yada 'bu akşam kimi çağırsam' deyu düşünüp karı kız peşinde düşen bir ıssız adam. derdini anlatacağı kimsesi yok. anlatmak isteğide yok aslında. müziğe karşı duyarlı olması çekici bir yanı sanırım.ve yine sanırım oğlak burcu (yağmur soğuk falan *)
kızımız ise bildik kız. pozitif, cana yakın, dopra, uysal ve çekici.
filmin en güzel repliği ise;
-karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin.
bu replik filmi özetliyor aslında.
er kişisi ayrıldıktan sonra hayatını sorgulamaya başlıyor. zamanın akıp gittiğinin farkına varmakta.
küçük bir kız çocuğuna bakarken; büyük bir hüzün ve büyük bir umut kaplıyor benliğini. büyük bir pişmanlık ile sevinç.
çağan ırmak göstermemiş ama o sahnede erkeğin neler düşündüğünü,kendi kızını sevdiğini,izlediğini, gururlandığını izleyici görebiliyor. tabii pişmanlığının boyutunu da..
en güzel sahnelerden biri sanırım bu. bir de küçük bir tokanın insan bünyesinde oluşturduğu deprem etkisi...
birde şu var ki son sahnenin çok güzel tasarlanması ile birlikte abartı tozu sanırım biraz fazla.
ayrıldıktan sonra sarılmaları,erkeğin gideceği yönü bilememsi gibi... (bu sahnelerde duygu çok yüklüydü gerçi göze pek batmamakla birlikte hoş durmuş.)
genel olarak tavsiye edilmesi gereken çok çok güzel bir film. 'çağan döktürmüş gene' dersiniz kesin...
nedense kimse ada'nin kocasi hakkinda birseyler yazmamis. ada evli barkli coluk cocuk sahibi olmus birisi. yillar sonra eski sevgilisini goruyor ve kucaklasiyor. burada ingilterede koca vasfini tasiyan eleman resmen boynuzlanmis durumdadir. son sahnede aglanacak bir taraf var ise o da ingilterede ki elemanin boynuzlanmasi olmasi gerekmektedir.
kedi dötünü görmüş ne büyük yaram var demiş. iki sert sevişme sahnesi, fransız sinemasından kotarılmış replikler, birazda yemek ve müzik işin içine sokulmuş olmuş ıssız adam. oyunculuk, görüntü hak getire.
bu adam kesin birilerinin eski sevgilisi. yoksa aslında herkes bir ıssız adam mıdır? hani boşlukta hisseder ya insan... eeehh beni de sarmaya başladı. bu nasıl bir film, nasıl bir karakterse artık iyi kötü herkes film hakkında sürekli bir şeyler yazıyor. bir bu bir de eski sevgili. yoksa bize bir şeyler mi anlatmaya çalışıyor.
sosyopat bir adamla bunalıma meğilli bir kızın tanışmasıyla başlayıp, birbirlerine trip atarak aşklarını dolu dizgin yaşamalarıyla ve sevişmelerle gelişen, yeşilçam havasında son bulan özellikle erkeklerin başrol oyuncusuna özenip '' benimde böyle bir hayatım var, yaşamımdan kesitler almış'' sözlerini söylettirebilecek olan film.
çağan ırmak'ın muhteşem bir tespit yaptığına, içimizde böyle adamların gezdiğine inandırılmaya çalışılsakta an itibariyle fark ettim aslında teoman yıllar önce bu adamları tespit etmiş hatta şarkı sözlerine yansıtmıştır. örneğin parti şarkısında geçen "öyle gurur duydum ki beni böyle büyük sevebildin diye bana rağmen.." yada kelimeler şarkısındaki "kaçıyor musun aşktan hala, koşup insandan insana, hayatı bırakıp tabağında, boşver mi diyorsun kanasın.." sözleri adeta alper in dilinden dökülmektedir. kısaca ıssız adam tespitini çağan ırmak üstüne almamalıdır yada millet böylesine yeni farketmiş gibi davranmamalıdır, tespitçilerin kralı teoman bunları yıllar önce farketmiş ve farkettirmiştir.
mustafa hakkında herşeyi, babam ve oğlumu, çemberimde gül oyayı yazmış, çizmiş çağanımızın ırmağımızın bu derece ajitasyonla yüklü, altını dolduramadığı bir erkek karakteri oynama özürlü bir hanım kızımızla --ki kendisini bardada da sevmemiştik-- konu başlığı yapıp zorlama diyalog ve oyunculukla nasıl olsa millet ne versek yer --pardon ağlar-- gazıyla, ayla dikmen ve gözyaşı sosunun yanında havuçlu kekle servis ettiği bir film. mustafayı analiz ederken alperimizi anlayamamak, mavi bir telaş ya da uykun geliyor, donuyorsun ama öldüğünün farkında değilsin gibi bayan seyircileri hedef edinmiş cümleler ada nın "müzeyyeeen teyzeeem, yapıp yedik afiyeeetleeen" sözleriyle desteklenmiş abartılı mimikleri ile birleşince ortada beyoğlu görüntüleri ve müzikten başka bir şey kalmamış.
bu mudur?
tamam çağan anladık modern insanı ve onun yalnızlığını eleştirmeyi düstur edinmişsin. güzel. ama alper neden böyle, ada neden böyle?çocuk kostümü terziliği nasıl bir iş, koca tekstil fabrikaları batarken adamız nasıl para kazanıyor kostümcülükten? alperin annesi köyden gelme değil ki ne şaşırır alışveriş merkezi görünce? normalde bu kız seninle mi kalıyor, çık çık ne ayıp demesi gerekirken --ki normalde böyle değil midir hepimizin annesi babası ---allahın lütfu diyor ada için, niye alper gelenekten kaçayım derken orgy partilerine düşmüş, fazla abartılı değil mi?
niye, niye sorularıyla devam eden film.
olmamış diyor ve 10 üzerinden 3 veriyoruz o da müziklerin hatrına
Senaryonun tamamen kadın bakış açısıyla yazıldığını söylemek lazım. Sevgi vermeye hazır kadın ve onu anlamayan erkek... Bu bayatlamış şeyler artık tat vermiyor. Modern yaşam herkesi yalnızlaştırıyor. Sadece kadınların duygusal kırıklıklar yaşadığını söylemek zor. Burda tek tek sayamayacağım bir sürü tutarsızlık var. Yalnız "Mustafa Hakkında her şey" ile "ıssız adamda" açık alıntı sahneler vardır. Birincisi "Hayvan Mezarlığı" filminden ikincisi "büyük umutlar" filminden dikkatli seyirciler fark edecektir. Bitsin şu çağan ırmak efsanesi diyorum.
