filmin sonu dışında abartılarak beğenildiği ifade edilen film. son sahnesi ise mutlaka sevgili ile izlenmelidir. gözlerinden süzülen yaşlar kalbin hiç bilinmeyen yerlerine iner, elinden tutulur ve bir kere daha feci halde aşık olunur.
ahanda, cahit berkay o zaman bu adam! ıssızlığın or-ta-sın-da! heheyt, işte çözümleme budur beyler, yemişim filmi. ulen cahit abi, şunca yıllık hukukumuz var, insan söylemez mi len, ben bir ıssız adamım diye, hee? neyse, belki de ıssız adam olmak, bunu söyleyememekten ileri geliyor. mesela klark kent de süper adam olduğunu söyleyemez. fakat çağan ırmak beyfendiyi çok kınadım. ne o öyle kiptiyoz bir adam karakteri. cahit abi'ye yakışıyor mu hiç. hem süperman'ın böle cicili bicili kostümü var, bizim ıssızman'in neyi eksik ha, boyu devrilesi herif. insan bari eski drakula misali bir pelerin geçirir sırtına. zaten ıssız zavallı, üşüyodur. ah yavrım, kazağını giyseydin filme çıkmadan evvel. bak üşütüp hasta olursun, yavrım.
evet, bir de esas kızın adı ADA ya hani, hani, ADA ya, yani ADA ya kızın adı. ulen çağan, millet farketmez ama benden kaçmaz olum, kaçmaazzzzzzz!
tüh, ulen en iyi çözümlemeyi en sona saklayıp herkesi şoke edeyim derken, geç kalmışız. yılbaşında bu çözümlemeyi ada'yı oynayan hatun yapmış beyaz show'da. tüh ki tüh; neyse, savunmamız var en azından. tabi, kız ada'yı oynadığı için biliyor. ama aklı evvel çözümlemecilerden bir tanesi şey etti mi bu konuyu? mesela büyük pskiyatır haşmet babaoğlu, mesela alin taşçıyan, mesela ali hakan?
öle ağzı olan konuşuyor işte; o sebepten neandertal hocanıza danışmadan ev almayın derim. mortgage olayında en iyi çözümü sizinle paylaşmaktan böyük keyif alacağım evlatlarım; aidatlarımızı düzenli yatırırsak herkese iki anahtar vereceğim.
hadi evlatlarım, 2 aydır yine suyu çıktı bizim aidat işinin. bluevelve kardeşimiz de kim gelse sormadan alıyor çiftliğe zati. neyse, yeni biriyle devam edeceğiz yola inşallah. "melih olur veyahut ankara'nın yeni belediye adayı olur", yapacağız bi şekil...
bu ülkede diziler bile iki ayda yayından kalkıyor. bu film nasıl bir başyapıtsa kaç aydır vizyonda...
ulan kimi görsek, hangi gazeteyi açsak, hangi kanalı izlesek her yerde ıssız adam.
bi halta da benzese içim yanmaz. baştan sona vıcık vıcık klişe bir hikaye, oyunculuklar bok gibi, mekan desen her filmde her reklamda her müzik klibinde aynı zaten. öf ulan be.
demek ki bu ülkede gerçekten iyi film çekilse borsayı, meclisi tatil edip altı ay her dakika onu konuşacaz milletçe.
lan ne arsızmışınız ya.
[edit]: kötüle kötüle bok var! bunu kötüledin ya sen de ıssız adam oldun. çok karizmasın şu an inan. sigarandan bi fırt çek. anneni azarla. coştun coştun kral oldun allahıma...
çapkın esas oğlan esas kıza aşık olur, yerler içerler sevişler sonra da esas oğlan ben sana layık değilim der kızı terk eder yıllar sonra karşılaşırlar esas kız başka biriyle evlenmiştir esas oğlan hala esas kıza aşıktır ama iş işten geçmiştir.çağan ırmak'ın yaptığı tek şey filmin içine birazcık interten, birazcık gözyaşı, birazcık popüler kültür katmaktan öteye gitmemiştir. oysa babam ve oğlum böylemiydi.
bugün itibariyle izlemiş olduğum film.eğer bir filmin duygusallığını ölçen kriterlerden biri seyirciyi ağlatabilmesiyse; tüm o hüzünlü parçalarda,alper'in annesinin şef garsona "otur oğlum yoruldun sende" dediği andaki masumiyeti sezdiğimde, hatta alper'in ayrılık kararını açıkladığı anda bile tuttum kendimi.ama yıllar sonra alper ve ada ilk kez karşılaştığında tam ayrılmak üzereyken geri dönüp birbirlerine sarıldıklarında bıraktım gözyaşlarımı. ben bıraktıkça gözlerimden yaşlar değil sevdiğim adamın saçlarımı okşayışları düştü "beni bırakma ne olur" deyişlerim ama sonunda benim onu terkedişim.beni anlattı bu film bana.sevgilerin izinlere tabii olduğunu...
"erkekler mars'tan, kadınlar venüs'ten" klişesinin, hiç de klişe değil, fazlasıyla gerçek olduğunu idrak etmemi sağlayan filmdir.
filmin sonlarına doğru bir ara bizim hatuna döndüm, hüngür hüngür ağlıyor, ama nasıl anlatamam! "hayatım noldu, babana birşey mi oldu? öldü mü yoksa?" diye soracaktım, zor tuttum kendimi. hayır lan, kayınpedere birşey olmamış, bildiğin filme ağlıyo... duysusal film, aşk hikayesi...vs tamam da, o kadar da değil be kardeşim. duygusallıksa "babam ve oğlum" daha duygusaldı, daha sevgi doluydu. hatta "click" *de öyle... o filmde de ben ağlamıştım.
çağan ırmak da, gişenin şifresini keşfetmiş bu arada. eskiden "mutlu son"la biterdi türk filmleri. analarımız babalarımız da o filmlere bayılıyordu. şimdi moda, "mutsuz son"larmış çağan ırmak sayesinde bunu keşfettik!
eski sevgilinizle arkadaş kalalım gibi saçma bi muhabbete gidrdiyseniz, bu film gitmemeniz gereken filmelerin arasında yer alır hem de üst sıralarda, bir yanınızda eski sevgiliniz öteki yanınızda en iyi dostunuz oturup filmi izlemeye koyulursunuz, film ikinci yarısı ikinizinde aklına aynı soruyu getirir ulan yoksa bizde mi böyle olacağız, buarada ikinizde gözyaşlarınızı birbirinizden gizlersiniz ,sessizce ağlarsınız film sona erer, eve gidersiniz sigara üstüne sigara içip filmi düşünürsünüz finali sürekli gözünüzün önüne gelir, birden telefonu alırsınız numara ezberinizdedir zaten ,aceleyle çevirirsiniz ama daha telefon çalmadan kapatırsınız çünkü düşündüğünüz kadar cesaretli değilsinizdir...
nostaljiyle karışık güzel bir film. hikayesi son derece basit olmasına karşın beyazperde ye çok iyi bir şekilde uyarlanmış ve yansıtılmıştır. izlerken hayata dair pek çok şeyin bulunabileceği bir film.
filmin adının yanlış seçildiğini düşündüren film. (bkz: abaza adam)
her gece her gece cinsel action olur mu lan ?
sonuc olarak,
şahsi kanaatimce söylenilenlerin aksine berbat film.