henüz tarkan'ın dişlerinin ayrık olduğu zamanlarda ve ben küçücükken karşılaşmamız, ailemin mahcup bir şekilde engellemeye çalışmasına rağmen salçalı tost yediğim aşırı seksi(!) dudaklarımla kendisini öpmem...
istanbul'da bir gece sahil keyfi yaparken yanımıza gelen arabadan ismail yk'nın inmesi, gerçekte de robocop modunda takılması ve almancı arkadaşa asılması...
ve ersin karabulut tabiriyle "az ünlü olan" sevgili dergi yazar-çizerleri... bir de imza günü başlamadan önce sağda solda deli gibi ersin'i aramam, bir köşeyi döndüğüm anda bütün tayfayla karşılaşıp beynimin donup kalması, ersin'e "çok özledim" gibi şeyler söyleyip rezil olmam... allah beni kahretmesin bence. *
surekli seyahat halinde biriyseniz, havaalanlari unlulerle karsilasilacak yegane yerlerdir.
sirf havaalaninda karsilastigim arka arkaya pasaport sirasina girdigim oyle cok isim var ki arada unuttuklarim muhakkak olacak.
necati sasmaz ( tv deki goruntunun aksine kisa boylu ama genis omuzlari var acaba ceketin vatkasi olabilir mi ? demistim)ayrica etrafi man in da black tarzinda adamlarla doluydu.
demet akalin (new york da ex aski ibrahim kutluayla birlikte gorulmustur. ayagindaki beyaz spor ayakkabilari unutamiyorum gecenin rukusu halindeydi.)(birde o kadar esmer ten nasil olurda sari sacla bagdasir kadin sarisin olduktan sonra anlam verememistim)
cem yilmaz (uzulerek soyluyorum ki evet soguk gorunuyor uzaktan) gorulen yer JFK hava alani
haldun dormen ( havaalani pub'inda uzerinde uzun pardesusu , gozunde gunes gozlukleri ile sherlock holmes kivamindaydi)
beyaz ( surekli arkama donerek onu kontrol etmeme sebep olmustur) bildigin uzun boylu adam
kahtali mici (evet cok garip , kizida onunlaydi, hangisi kahtali mici tereddut ettim o derece )
hilary clinton: henuz bakan olmadigi ,milletvekilligine adim attigi donemlerde , kendisiyle karsilasilmistir. cok saci olan, cok da sakin bir sahsiyet kendisi , nasil oldu bu kadar yukseldi garip.
ve son olarak John bon jovi kendisi ile bizzat tanisilma imkanina erilmis, donemin baskan adaylarindan john kerry'nin kampanyasi dahilinde bizzat bon jovinin evine gidilmis, partiye katilinmis esi ve cocuklari ile tanisilinmistir.
gizem özdilli'ye soda limon vermişliğim, cengiz abazoğlu'nun arabama çarpması sonucu kavga etmeye yeltenmişliğim, haluk levent'le heybeliada'da potpori yapışlığım, melike karakartal'ın beni ezmeye çalışması, murat özarı'yla migros'ta aynı kasa sırasını paylaşmışlığım, gülben ergen'e sandalyemi çekerken sırt atmışlığım, cemil ipekçi'ye bodrum'da omuz atmışlığım, okan bayülgen'le aynı sahneyi paylaşmışlığım ve hatta sigarasından otlanmışlığım, ****** uğur dündar ve ailesiyle aynı denize yüzmüşlüğüm, fehmi koru'yla aynı uçağı paylaşmışlığım,
olması dolayısıyla benim de yer aldığım yazar güruhu.
Alex ile bir AVM nin otoparkında karşılaşmak üzere olan yazarımız, olm Alex geliyor gel öbür taraftan gidelim tanımasın şimdi der.
( Fenerbahçeli Alex )
o anki heyecan çok utanç vericidir. yani şöyle bir düşünün ne sanki, ne oluyoruz abi karşındaki de sen ben gibi bir insan. hemen bir fotoğraf çekinme faslı filan. normaldeki davlaranışların değişir.. ilginç yaratıklarız ne deyimki
mahallenin abilerinin adam eksik die götürdüğü bir halısaha maçında (bkz: çılgın sedat) da karşı takımda çıkı vermişti karşıma. birde bana faul yapmışlığı var.
* istiklal caddesi'nde hararetli bi telefon konuşması yapan ceyhun yılmaz bana çarpmış hatta bodozlama dalmıştı.. Sonrasında da aramızda bi aşkın doğmasından geçtim bi özür bile dilemeden yanımdan geçip gitmişti.
bir gün ankara da bir alışveriş merkezinde bir mağzanın vitrini önünde üç arkadaş vitrine bakıp konuşuyoruz. bir anda nihat hatipoğlu geldi aramıza daldı selamunaleyküm dedi. önce bi apıştık kaldık sonra aleykümselam dedik sırıta sırıta gitti...
istiklal caddesi'nde anketörlük yaparken, önümden geçip giden ramiz dayı'nın arkasından koşup "dayıı! dayıı!" diye bağırıp yetişince, kaplıcalarla ilgili anketime katılmasını teklif etmiştim. o da "benim kaplıcam var yeğenim, sağol." demişti.