Kutuplar arasındaki farklılıkların ortak bir zeminde çözülmesi ile kamu ve halk vicdanında çözülebilecek bir sorundur Türban sorunu. Bir devletin okuma hakkını bir gençten alması üzücü bir durumdur. Diğer yandan üniversitelerde 15-20 yıl sonra da başı açık gezilebileceğini bilmek isteyen ama bundan şüphe eden ürkek bir grup vardır. Bu korkuların üzerine gitmek gerekir.
nur serter gibi türban avcısı öğretim görevlilerimizin daha az mesai yapmasına neden olacak durumdur, gerçi nur hanım meclise girdi; onun yolundan gidenlere tavsiyem ise burdan arta kalan zamanı ikna odaları yerine labaratuvarlarda geçirmeleri..ha efendim bünyemiz alışık değil diyorlarsa onlar için de bir şeyler düşündüm, tema için ağaç diksinler, yerlere çöp atanları uyarıp, trafik kurallarına uymayanlar için ikna odaları kursunlar, ya da kurulmuş olanları bu amaçla kullansınlar..
neden sorun olduğunu anlayamadığım eylemdir. bugün türbana bu kadar karışılırsa, yarın benim mini eteğime karışılması hiç şaşırtıcı olmayacak. bi bırakın insanları ya, tahammül edemez oldum geri kafalarınıza.
kurunun yanında yanan yaş türbanlıların kesinlikle rahatlayacağı durumdur. kimdir bunlar? okulun girişinde efendi gibi türbanını çıkartan, hani bilmesek türbanlı olduğunu anlayamayacağımız arkadaşlar, türbanını çıkartıp yüz metreden ben türbanlıyım diyen arkadaşlar (bunların tamamlayıcı aksesuarları vardır, ayak bileklerine kadar pardesü, sıfır makyaj, kara etek) bir de türban üstü peruk takan akıl fakiri, hilkat garibesi görünümlü kimseler. zararsız tiplerdir, hayatı ders çalışmaktan ibarettir, insanlarla sosyal ilişkiler kurmaları zordur, bir kısmı da senin benim gibidir. ve bunlar artık üniversiteye başı kapalı da girebileceklerdir, olay bundan ibarettir.
kendimi sovyet rusya'da ya da komunist çin'de hissettim bir an. sanki müslüman olmak suç bu ülkede ya da sanki hiçbirimizin annesi, anneannesi, kız kardeşi başörtülü değil. türban dediler, türbülans dediler; tribün saçmalığına indirgediler herşeyi. geçen yıla kadar benim sınıfımda dünyada kimseye değişmeyeceğim kız arkadaşlarım vardı. kimi mini etek ekolünden, kimi türban takımındandı.* sadece saçına, başına bir örtü kapatan bu arkadaşlar bir türlü yemekhaneye giremedi ya da dersleri dinleyemedi. ama derste kar maskesi takan salaklar da vardı bandana misali bezlerle tek gözünü kapatıp bir kulağına küpe takmış korsanlar da. hepsi arkadaşımdı. bizler kendi içimizde, kendi insalarımıza güvenmezsek ve birbirimize paranoyakça bir önyargıyla yaklaşırsak bu zeminden kazanç sağlayacak bir sürü örgüt, kişi ya da kurumlar olacaktır. önce sağduyu.
"bir kere türban ne ki?" sorusunu akla getirir. burada amaç türban değil zaten görüştür. kara çarşafa ve benzeri şekilde örtünme şekillerine hayır. fakat neden insanlar kendi dinlerini yaşıyamıyorlar? eğer dinlerinin gereği başlarını örtmeleriyse burada garip olan şey ne? eğer türkiye laik bir devletse herkesin dinini yaşama hakkı vardır. örtünme şekline belirli ölçüler, seviyeler koyularak her insanın okuma hakkı eline verilmelidir.
türbanın değil cahil zihniyetin girmesi olur. düşünebilen insanların behyinlerini bi bez parçasıyla kapatıyorlar. beyinsiz insanlar yaratmaktan başka bişey olamaz.
laik, demokratik bir hukuk devletinde olması gereken.
ikinci sayfadaki bir entry gayet güzel açıklıyordu laik, demokratik bir hukuk devletinin görevini. halkın eşit haklara sahip olmasını sağlamak. başı açık ama zihni kapalı olan gerizekalı tikyy tip üniversiteye girecek başı kapalı olan kız giremeyecek. bu çifte standartın daniskasıdır. gerçi bundan sonra başı kapalı insanlar üniversiteye alınsalar bile öncekilerin çektikleri ödenemez ama neyse...
"başörtüsü/türban üniversitelere girerse arkasından cübbe, sarık vs. gibi bilimum kıyafetler de üniversiteye girer." zihniyeti de çok yanlış. cübbe, sarık gibi kıyafetler direkt olarak siyasi simgedir. ama başörtüsü/türban bu kıyafetlerden çok farklıdır. kamuoyunun büyük bölümü islam inancının gereği olduğuna inanır ve radikal islam'la bağdaştırılması saçmadır. bilindiği üzere karar çıkarılırken başörtüsü/türbanın siyasi simge olmadığı doğrultusunda alınacaktır.
türbanın üniversitelere girmesi direkt olarak*kamu alanlarına girmesi demek değildir. biraz saçma gibi gelebilir baştan ama durum böyle. başı kapalı biri ünivekrsitede öğretim görevlisi olsaydı yani kamu alanlarında "hizmet veren" durumunda olsaydı görüşüm farklı olurdu. bu durumda ise eğitim hakkını kullanmak isteyen öğrenci "hizmet alan" durumunda olacak.
başörtüsü/türbanın okullara sokulması demokrasi açısından güzel bir şey ama diğer yandan bu durumun türkiye'yi islam devleti yapma hedefinde olan, başörtüsü/türbanı siyasi simge olarak kullanan kişilere yarayacağı açıktır. devletin asıl üstünde durması gereken konu budur. bu durumda yaptırımın çok ağır olması, bu tiplerin üniversitelerde çıkaracağı ilk olayda okulla ilişkisinin kesilmesi bu tipleri yıldıracaktır. inşallah başörtüsü/türban serbest bırakılırken bu konu üstündre yoğunlaşılır ve devlet yapısı zarar almaz.
esitlik diye hak diye artik kara günlerin geleceginin habercisi olacak durumdur. ama olamayacak cumhuriyet durdugu sürece, ordumuz ve aydin halk oldugu sürece asla olmayacaktir.
birincisi, türbanlı insanların cahil olduğu yönünde genelleme yapmak cahilliktir.
saçını örten insanların beyinsiz olduğunu iddia etme gafletinde bulunanları ise tanımlayacak bir söz bulamıyorum.
eğer anayasada bu yönde bir değişikliğe gidilirse, sarıklısı, çarşaflısı, mayolusu için de şartların ne olacağı belirtilecektir, elbette bir standart olacaktır.
türbanlı kızlar, üniversite eğitimlerine başlarını açmadan girme hakkı kazanırsa; türban herkese dayatılır, kavga çıkar, liseye de iner, mahvoluruz diyen tüm insanlara sormak istiyorum:
inançları doğrultusunda başını örtmeyi tercih etmiş bir kızın, her sabah, okulun kapısına geldiğinde, kendisinden tek farkı başının örtülü olmaması olan kızların okula girmesini seyrederken neler hissettiğini hiç düşündünüz mü? insanlar yanından geçip gittiği sırada, başından örtüsünü çıkarırken, kendi doğrularının o sınırlar içinde ona yasak olmasından duyduğu utancı?
çok güzel yargılıyorsunuz, bencilce davranıp, size asla dayatılmayacak şeyler yüzünden, gönüllü insanların da haklarının engellenmesini savunuyorsunuz da; farklı düşündüğünüz insanlarla empati kurmak geçiyor mu hiç aklınızdan?
özgür bir ülkede yaşadığımızı iddia ediyor olabilirsiniz. hayır, bu ülkede sadece siz özgürsünüz, ülke özgür değil.
bu çağdışılığı vicdanı rahat bir şekilde savunanlar için, her gün aynı işkenceyi yaşamak zorunda bırakılan kızlar için, o kızlara her gün aynı işkencenin yaşatılmasında sorumluluğu olanlar için, bu adaletsizliğe göz yumanlar için, bu adaletsizliği alkışlayanlar için, bu iğrenç uygulamanın yanlış olduğunu düşünüp de sesini çıkarmayanlar için, elinde imkan olup da bu sorunu çözmemiş olanlar ve halen çözmeyenler için,
kısacası hepimiz için çok UTANıyorum, çok..
edit: eksileyen kalabalık, siz bencil yaşamlarınızı sürüp arada sırada çağdışı fikirlerinizi ortaya atmaya devam ediniz, ben sizin adınıza da utanıyorum.
günlerdir türkiye nin gündeminde olan durumdur. türban geliyor diye ülke ekonmisi çökecek, paramız değer kaybedecek, askerlerimiz şehit düşecek, dünya politikasında yerimiz olmayacak. bunlarmı olacak lan? ülke bok batağı içinde, işsizler, madurlar vs. vs. gitmişsiniz, türban gelirse cümhuriyet elden gidecek, ülke elden gidecek. 'cumhurbaşkanı eşi türbanlı olursa laiklik elden gider' diyordunuz. ne oldu hala ülke laik hala cumhuriyet var. boş konusmayın gidin bir fidan dikin de ülkeye katkınız olsun. bir s.kim yaptığınız yok.
kişisel tercihleri ve bireylerin öznel bakışlarının ötesinde incelenmesi gereken olay. ben istemem o ister mesele bu kadarla kalmaz. türbanlı öğrenciler bir kez sınıfları doldurmaya başladıktan sonra, öğrenciler arası kutuplaşmalar tekrar başlayacaktır. belki sınıflarda bile türbanlılar bir tarafa toplanacak diğerleri başka tarafa. belki dışarıda iyi arkadaş olabilecek insanlar, üniversiteye siyasi sembolunu sokmak isteyen siyasetçiler yüzünden birbirlerine ancak uzaktan bakacaklar. yani derdimiz ekonomi çökecek, askerimiz şehit düşecek değil, son 1 yıldır insanlar arasında başlayan kutuplaşma daha da belirginleşecek.
yaz okullarında bikinili kızların cirit atabileceğinin göstergesidir. eğer bir insan gerçekten inandığı için takıyorsa o baş örtüsünü adı türban olmaktan çıkar. eğer o türban onun kafasına taktırılıyorsa işte o zaman ülke gerçekten elden gidiyor demektir. ayrıca bu tip devrimler hemen bir günde değil adım adım gerçekleşir. ertesi sabaha kalktığınızda değişik bir hayata uyandıysnız adı devrim değil ihtilal olur. kurtuluş savaşı esansında atatürkümün devrimi 4 yıldan fazla sürdüyse, laiklik de dikkatli olmadığımızda elimizden gidebilir pekala... bu ülke haybeye kurulmadı.
bu işin sonu gelmez.
önce türbanlı hanım kızlarımız okullar gelirler. anfi de erkeklerle oturmak istemedikleri için gruplaşırlar. sonra sınavlarda karışık sistemde okumak istemezler. ezan okunduğunda namaz kılmak isterler, mescit lazım olur o da olmadı bir sınıfı işgal ederler. izin vermezsin bu benim dini hakkımmm insani özgürlüğüm diye başlarlar. sonra kantinde gruplaşırlar, açık(!) kızları nefretle süzer dedikodu yaparlar, sonra okul bitirme zamanı gelir. törende türbanlarının üzerinden keplerini atarlar.
öğretmenlik okudularsa fem grubu hepsini alamayacağına göre devlette çalışmak isterler. kamusal alan dersin, kapalı okunuyosa kapalı da öğretilir derler, ama bu bizim hakkımız derler. öğretmen olurlar. ufacık çocukları özenme dürtüsüyle kendileri gibi olmaya teşvik ederler..
bunların hepsi oldu ve olacak. mini örnekleri fem grubunda yaşandı. dershaneye açık girip zamanla kapanan öğretmenler, ablalar, karakteri tam oturmamış gençleri teşvik ettiler. kapattılar onlar da bu gruha katıldı okumayıp cemaatten gençlerle evlendiler...
bu iş sadece inanç işi değil. bu iş başka bir iş..
