Günümüzde 4 yıl okumanın tamamen gereksiz bir hal aldığı, duvarı çatısı olan, devlete ait kurum binası. Hatta belli ve sağlam bölümleri okumanın dışında hiçbir mantığı da kalmamıştır ne yazık ki. içerisinde sorgulamak, eleştirmek yasaktır. Ders hocası ne diyorsa o doğrudur ve kabullenilmelidir. Girenlerin çoğu da hayatta kendi kendine hiçbirşey üretemeyen, düşünemeyen ve bu boşluklarını kapatmak için, yeni yeni statülere ve kimliklere sığınmaya ihtiyaç duyan kitledir. Üniversitede öğrenci, sistemin bir geleneği olarak belli bir kalıba sokulmaya çalışılır, hayatı boyunca "ben şucu bucu olacağım, bir kalıbın içine kendimi sıkıştıracağım ve bu kalıpla gurur duyacağım." diyen gençler bu devlet kurumları için henüz yoğrulmamış hamurdur. Potansiyel işsiz olmak için 4 yıl boyunca bir binanın içinde, ezber fikirlerin volta attığı ve gençlerin kafalarını bunlarla tıkıştırıp doldurduğu gudubet bir devlet kurumudur üniversite.
bana mühendis olmak için ne olmak gerektiğini öğreten kurum.
bana birçok şey öğreten kurum.
bana en çok, güvenmemeyi öğreten kurum. patenti şahsıma ait olan, "her sınıfın bir sonuncusu vardır" aforizmasını aklıma getirmiş, hiç aklımdan çıkmamasını sağlamış kurum. ne alaka mı?
insan üniversite öğrenciliği boyunca kendisini verilenleri öğrenmekten ziyade derslerin ne kadar gereksiz olduğunu ispatlamaya adamış öğrenciler görünce, bir gece önce çalışıp ezberlediği sorularla sınava girip o sınavı geçince o konuyu biliyor yetkinliği alan insanlar görünce, derslere devam etmemeyi marifet olarak gören insanlar görünce, ve bütün bunları hemen her bölümden öğrenciler arasında görüp bir de sayıca ne kadar fazla olduklarını fark edince...
...herhangi bir meslekten birine işi düşünce diyor ki kendi kendisine "ya bu da onlardan biriyse"? işini doğru yaptığına nasıl emin olabilirim ki...
işi ele alma sürecinde katlanılan zorunlu şey. mesleğime faydası olacak bir şeyde pek öğrenmedim. problem ben de mi değil yapacağım işten çok çok kopuk olan sistemde.
türkiye toplumunun gözüne sürekli olarak ''bilim yuvası'' olarak sokulan, ancak bilimden başka her şeyin bulunduğu yapılardır.
mesela baş örtülü öğrencilerini kameraya alan ilkesiz kendine bilim adamı diyen din düşmanları, öğrencileri ile çarpık ilişkiler kuran sözde bilim aşığı seküler kuklalar falan filan.
sonra da kalkarlar burada bilim üretiliyor derler, siz mi bilim üretiyorsunuz yoksa üniversiteyi babanızın malı gibi mi görüyorsunuz?
üniversitelerin hali ortada, verdiği eğitim ortada.
türkiyede artık mezun olmanın pek bir şey ifade etmediği şeydir, çünkü artık mezunu çoktur, ayrıca türkiyede bir çok üniversite ki bunlara bazı büyük üniversiteler de dahil eşeği bağlasan mezun edebilecek kapasitededir.
binlerce liseli gencin hayalini kurduğu yüksek okuldur.
4 sene de kızlarla hiç bir iletişim kuramamış lise gençlerimizin ekmek kapısı olarak gördüğü yerdir.
+ abi üniversite de kızlar teklif ediyormuş!
- eee ama .ikerler öle işi