+ne okuyosun evlat
-hukuk dayı.
+ooo hakim mi olcan savcı mı? avukat olma ya çok yalancılar.
-yoo dayı mezun olunca pornocu olcam.
+error 404 not found page.
tıp öğrencisine; uzmanlığını yapıcak mısın?;
çevre mühendisliği öğrencisine; çevre mühendisleri ne iş yapıyor?,
işletme öğrencisine; bakkal manav falan mı açıkcasın mezun olunca yada banka da mı çalışmayı düşünüyorsun?,
bilgisayar mühendisliği öğrencisine; hangi programlama dilini kullanıyorsun yada hangi framework u kullanıyorsun?,
sınıf öğretmenliği öğrencisine; tamam sınıf öğretmeni de branşı yok mu bunun?,
psikoloji öğrencisine; psikologlar zamanla deliyormuş doğru mu?
öğrencileri adam yerine koyup insan gibi soru soran vatandaşların sorularıdır. bu sorulardan rahatsız olan, sikindirik bir üniversite okuduğu için götü kalkmış toy ibnetorların tepkileri ise ilginçtir.
-ne okuyon şimdi sen?
-üniversite.
-haa çok iyi aman okuyun biz okumadık sürünüyoz buralarda. 2 yıllık mı 4 yıllık mı?
-4 yıllık.
-ooo çok iyi çok iyi benim de bi yeğen var çok zeki acayip ama nasıl bizim sülalede tektir. çocuk sivasta matematik okuyor. o da 4 yıllık.
-zzz-
-sen hangi bölümdesin?
-hukuk.
-aman avukat olma onların hepsi şerefsiz yalancı.
ya da - hakimlik mi savcılık mı avukatlık mı?
-zzzz-
--spoiler--
- ne okuyorsun ?
+ tıp.
- ne olacaksın şimdi?
+ doktor.
- karnen nerede?
+ karne vermiyorlar üniversitede.
- yalan söylüyor bu, kesin dersleri zayıf.
--spoiler--
-sen ne okuyorsun?
-metalurji ve malzeme mühendisliği (genellikle meteroloji anlaşılır)
-güzelmiş
-havaları mı tahmin edecen sen?
-hayır metalurji malzeme
-hıımm anladım gerçekten güzel meslek.
bana da bir çok kıl soru soruluyor. köylü bir insan olduğum için daha çok tatillerde hısım, akraba, dedemköylü gibi cemiyet hayatının tanınmış simaları yöneltiyor bu soruları. çoğu da ihtiyar heyetinde önemli görevler üstlenmiş, monşer diyebileceğimiz kişiler.
akademik çevrelerde bu yıl 8. yılımı kutluyorum. yeni gelen öğrenciler beni asistan sanıyor. paspal giyindiğim yılların ilk günleri temizlik görevlisi sanıldığımda oluyor. geçen sene fakülte oskarlarında en iyi yardımcı erkek doçent ödülüne layık görülmüşlüğüm var, okulda o kadar eskiyim yani. fakat bunca yıla rağmen köyüme gittiğimde hala belirli çerçeve de sorularla karşılaşıyorum. en başta gelen soru "yemeklere alışabildin mi?" oluyor. hani köylük yer ya insanlar bir nevi askere gitmişim gibi davranıyor, ona göre soru soruyor. ulan nesine alışamıycam, işte burda da kuru fasulye pilav yanında cacık yiyoz, orda da! sanki italya'nın bir mezraasına gittim okumaya da italyan mutfağına sabah akşam makarna yemeye alışıcam! yemekler bildiğin aynı babuş! bazıları iyice ileri gidip yemeklere alışabildin mi diye sormuyor da "yemekler etli mi, datlı da veriyolla mı" gibi sorularla terletiyor beni. hey allahım ya!
bir de çokça sorulan "tohtur mu çıkıcan sen şimci, devlette işe girebilücün mü, sikortanı kim yatırıcu, mayış nasıl, avans verilicü mü" şeklinde sorular var. hepsine usulünce bir şeyler söylemeye çalışıyoruz. lakin her bayram, her dönem arası tatil, her yaz tatili aynı şeyler sorulur mu be arkadaş! ama adamlara da bir şey diyemiyorum bırak geçen dönem sorduğu soruyu hatırlamayı beni bile unutmuş oluyor herif bazen. babamla köy kahvesine giriyoruz bayram namazından sonra daha 3 ay önce okulumla alakalı dehşet soruları ile beni terletmiş saruhan dayı babama "bu senin ufaklık mı" diye soruyor. benden "bu" diye bahsetmesini sineye çekerim, eyvallah. ama "ufaklık" ne demek? bu nasıl bir hitaptır? hee amına koyiyim, babamın yarrağıyım sanki ben! ufaklık ne lan! aynısını ben desem yanlış anlaşılır yemin ediyorum.
yalnız bu saruhan dayı baya yaşlı başlı olduğu için kızamıyorum da. bir sürü sağlık problemi var. herhangi bir tıp öğrencisi onu inceleyerek lisans öğretimini rahatlıkla tamamlayacağı gibi tus'un da önemli bir kısmına hazırlanmış olur. "yahu ben doktor değilim, eczacıyım doktora git" dedikçe birtakım sağlık problemlerini ortaya dökerek görüşlerimi almakta diretiyor. geçen köye gidişimde "yavrum sürekli bir ses duyuyorum kafamın içinde ne ola bu" deyip durdu. "doktora git" dedim. "gittim. hap verdi bu sefer de sürekli bir türkü duyar oldum. "devamlı birileri türkü çığrıyu, toruna torbaya da söyledim emme onlar duymiy, dede kafanın içinde o diyiler amma vallahi tallahi duyuyim bi garıyla bi erkek durmadan türkü söylüyi." dedi. ulan ne güzel işte keşke bize de öyle bir hizmet sunulsa. "hangi türkü bu?" dedim, "o kadarını bilemedim" dedi. "olsun" dedim "saruhan dayı o türküyü bazen ben de duyuyorum kafana takma, sen de katıl düet yapın". çok ilginç lan!