Ailesine bağlı olanlar için çok zor olacak olaydır.
Kazandığın üniversitenin adını okuduğunda için sevinç mi hüzün mü belli olmayan bir duyguyla dolar. annene babana sarılır sevincini paylaşırsın. Ama sarılırken sanki "son sarılışlarım bunlar" diye geçirirsin içinden. Sürekli birilerinin "gidiyorsun ha?" Tarzı şeyler söylediğini duyduğunda, pişman olursun. Asgari ücretten 3-5 kuruş fazla maaş alacağım diye yıllarca ailenden ayrı kalmayı seçtiğin için pişman olursun. "ulan ailemden, evimden değerli miydi sanki?" Diye geçirirsin içinden. Sırf evden kaçmak için haftalar öncesinden gidip yerleşenleri gördükçe imrenirsin. Onlar gibi olmak istersin.
O gün gelmesin istersin. Aileni bırakıp gideceğin o gün gelmesin. Aylar nasıl da çabuk geçer? Başka zaman bir saati zor geçirirken aylar neden düşmanmış gibi davranır?
O gün gelmiş. Biletini almışsın. "Siktir olup gitsem ya şuradan" diye düşünüyorsun. Sadece içinde bulunduğun duruma bir an önce alışmak istediğin için. Bu sefer saatler düşman kesilir. Acı çekmeni isterler. Annenin ağladıktan sonra kızaran gözlerini ısrarla görmeni isterler. Alışacağını söyleseler de dinmez içindeki burukluk. Haftalar sonra geldiğinde sanki yabancıymışsın gibi hissedeceğini düşünmemeye çalışırsın. Alışmak zorunda olduğunu bilirsin.
Nihayet saat gelir. Trenin ışığı görünür uzaktan. Vedalaşmayı kısa kesip bir an önce trenin kalkmasını istersin...
Sirf evden kacmak icin bunu yapmis biri olarak siddetle yapilmamasini oneririm. Daha evden adimini attigin an bir huzun kaplar icini basini tasa vurursun seneye sinava tekrar girip istanbul da kazanicam dersin ama is isten gecmistir.
insanı bir noktadan sonra duygusuzlastıracak durumdur.
Liseyi ailemin olduğu yerde okudum. Üniversitede ankaraya gittim. Gitmez olaydım. Ben hayatımda o kadar yalnız ve çaresiz kaldığım zamanlar olduğunu hatırlamıyorum. Hasta olursun telefondan söylemezsin uzak çünkü canlarını sıkmak istemezsin. Sonra yavaş yavaş aileden koparsın çünkü tek başına idare edebilmeyi öğrenmişsindir. Ailenle geçirdiğin süre bir ayı geçmez yavaş yavaş uzaklaşırsın evine yabancılaşırsın.
Boktanlığın önde gidenidir. Hic de ozgur falan olmazsiniz evden ayrilinca(bunu ben dusunmedim,dusunen cok insan var). ister istemez olgunlastirir. Yalnizligi,sabretmeyi,umudu ogretir.
zordur. ben de herkes gibi kendi özgürlüğümü düşünüp ailemden uzaklaşmak için elimden geleni yaptım. araya 16 saatlik mesafe attım. ve şu an yaptığım şeyin yanlış olduğunu fark ettim. siz siz olun yakın yerlerden tercih yazmaya gayret edin.
kac yildir yaparim ama yinede alisamadim suna, evdeki o son gece hayatin en sikintili gecelerinden biri. anne, baba, ev, oda , televizyonun, kedin, kopegin hepsine o son gece baska bir bakarsin, bir daha hic goremeyecek gibi bir daha hic o gunleri yasayamayacak gibi. tabi bi dahaki sene yine ayni senaryo ayni duygular. Allah kahretsin su ilk hafta gecsede alissam su ankaraya tekrar.
durduk yere feci koymuştur. evde son 5 dakikam üstelik yalnızım. alışmıştım sanki oraya keşke gelmeseydim. neyse 10 gün snra tekrar burdayım 11 günlüğüne.
arkada bırakılan kardeş, anne, baba, odan ve o çok sevdiğin kitaplığın. zor olsa gerek, kendi memleketinde üniversite okuyan biri olarak ablamdan yola çıkarak konuşacağım ki üniversitede 6. senesi olmasına rağmen hala her yolcu edişimizde içimde ilk günkü burukluk, annemin gözlerinden süzülen yaşlar ve babamın buğulu gözleri. artık bundan böyle eve sadece misafir olarak geleceğini bilmek bizi üzen, oysa bilsek ki bu son yılı eve geri dönecek artık hiç üzülmeyiz. sayılı gün değil mi geçer deriz. şöyle bir söz vardır,
"kuş yuvadan bir kere uçtu mu bir daha dönmez artık"
yeni üniversiteye gidecek olan gencin tripleridir. kavak yelleri ve türevleri gençlik dizilerinde gördüğü üniversite hayatını yaşayacağını zannettiği için çok heyecanlıdır. gerçeği görünce de geri dönemeyecek olan ve hayatta ayakları üstünde durmayı öğreneceği bir aşamadır.
ege üniversitesi turizm otelcilik bölümünü kazandığınızda daha çok tatile gitmek için evden ayrılmak söz konusudur. çeşme'de fakülte mi olur ya. bir git allah aşkına.