çiftçiliği vasıfsız insan işi gibi görmeyi bırakmadıkça kurtuluşumuz yok zaten. bu kadar büyük topraklarda modern ve akılcı tarım uygulayarak teknoloji ve sanayideki eksikliğimizi kapatabiliriz. 4 yıl okudu diye 2000 tl maaşla günde 12 saat çalışacağına köyüne gidip kendi kafasına göre yılın 3 ayı çalışarak daha fazla kazanabileceğinin farkına varabilse bazıları hayatları pozitif bir yöne evrilebilir aslında.
iyi bir üniversitenin dereceli mezunlarındanım, bu ülke için çalışmak isterken devlet anlayışı bünyeme uymadığı için mevsimsel tarım işçisi olarak ekmeğimi kazanıyorum. ve çok da memnunum.
öğretilenlerle türkiye'de sadece diploma sahibi oluyorsunuz, çalışarak kendinizi yetiştiriyorsunuz. hele bunu toprakla ve doğayla yapıyorsanız kendinizi yararlı hissediyorsunuz. en azından kendinize katkıda bulunuyorsunuz.
tüm bu yaşananlara rağmen hala içimde bir umut taşıyorsam, bu umudun yaptığım işle ilgili olduğuna inanıyorum.
çiftçilik çok önemlidir. insanlar yedikleriyle içtikleriyle yaşıyorlar. bir sanayi ülkesi olmanın başlıca gerekliliğidir bir tarım ülkesi olmak. tarımını dış yönlendirmelere kurban bırakırsan tohum diye her şeyi yedirirler sana.
eksileyen israil'de moleküler biyoloji ve genetik okuyor sanırım.
Olur her şey olur. universite dediğin yer seni meslek sahibi yapmasından öte kendini veya ilgi alanını gelistirme fırsatı veren kurum. (Her ne kadar bizim ulkemizde mumkün olmasa da) Yani universite okuman istediğini yapmana engel değil. Ki bu devirde herkes okuyabilirken... (esenyurt, nisantaşı univ. Vs anladınız siz)
bende pazarcı olmak istiyorum (şaka yapmıyorum sözlük) haftada 3 4 gün farkli farklı yerlerde tezgah açacaksın musterilerin olacak o kalabalik o koşusturma ne bileyim sözlük hep içimdedir. Insallah olur bir gün.