aöf mezunu değilim, çevremde de bir 2. kaptan (denizcilikte efendi kaptan dedikleri) arkadaşım hariç böyle bir tanıdğım yok.
fakat bir kişinin bir şekilde okuma, iyi veya kötü bir diploma sahibi olmak istemesi, kendi imkanlarıyla lisans eğitimi alma çabası alay değil övgü unsuru olmalıdır diye düşünüyorum. kahvehane gençliği olmaktan daha iyi değil sizce de ?
Örgün veya açık öğretim ikisininde hiçbir önemi yoktur. Önemli olan şey kendini ne kadar geliştirebildiğindir. Neyin tartışmasını yapıyorsunuz ki siz. Her koyun kendi bacağından asılacak. Saçmalamayın.
"üniversite bitirdiğini zanneden mezun" muamelesi görmemelidir. okul hayatını çeşitli sebeplerden dolayı okuyamamış bir çok kadın açıköğretim fakültesi okuyarak iş hayatına giriyor. bu kadınlara böyle bir muamele yapılamaz.
Mezunlarının diplomasında "Üniversite mezunudur" yazan ve diğer üniversitelerin mezunlarının kazanmış olduğu bütün sosyal, siyasal ve ekonomik hayatta kariyer olanaklarından eşit olarak yararlanabildiği düşünüldüğünde, sonuç itibarıyle hükmünü yitiren bir önermedir.
öss yi kazanmak için bir taraflarını yırtıp, bilmem kaç yıl dershanelere gidip sonrada havasını atmaya çalışan yazar beyanıdır. dunkof sen 4 yıllık üniyi 6 senede bitirir karı kız, onlarca gereksiz şeyle uğraşırsın, örgün okursun ama boş teneke kutusu olarak mezun olmuş olursun bu adamlar çalışır, para kazanır, boş teneke kutusuysa bile en azından iş hayatında bir yere gelir. Kısacası kimseyi aşağılamak gerekmez. gel gelelim istersen 20 tane örgün bitir, ilim sonsuzdur ama eşşeklik baki kalabilir.
aöf'nin, geçerli nedenle üniversite okuyamamış bireyler için üniversite diploması almaları için başlatılmış bir uygulama olduğunu bilmeyen ya da dangalakça şeyler yazmaktan başka bir şey bilmeyen sığır beyanı.