içinde birçok coşku patlaması yaşadığın bir 15 dk dır. tabi karşınızda hoca sandığınız kişi sizin bölümün emekçisi ve demirbaşlarından biri çıktığında 1. sınıfın çömezliğine kurban gittiğini farkeder diğer senelere bilenirsin.
kızların erkeklerin dikkatini çekmek için herşeyi yaptıkları, kendilerini tamamiyle özgür hissettikleri, aileden ilk defa ayrı kalan oğlanların ise; ben herşeyi yapmakta özgürüm yaa dedikleri, sonuç olarak öğrencilere genel bakarsak, en büyük yanılgıları sınavlara lise mantığıyla çalışıp geçeceklerini sanmalarıdır. Not: 4. sınıf öğrencisinin gözünden notlar.
buraya yardımcı doçent olmalıyım'dır. öss'yi (eski adıyla öss; yeni adıyla ygs vs..) kazandığı için küçük dağları yaratma potansiyeli taşıdığını hisseder insan. başaramayacağım birşey yok, diye düşünür. bir ay kadar sonra vizeler g.tüne girecektir, lakin.
ben nerden geldim lan buraya, bu ne lan gözlüklü kısa boylu inek kızlar, kabadayı bozuntusu erkekler, manyak hocalar. aklımı sikiyim bok vardı bu okula gelecek. kimseyi tanımıyorum oda arkadaşım zaten öküzün önde gideni. böyle mi olacaktı tanrııııımmm, şeklindeki serzenişlerdir. ha 2 ay geçmeye kalmadan düşüncelerinizin çoğunda yanıldığınızı farkeder ve akabinde süper dostluklar kurarsınız. hayat size güzeldir. ta ki üniversitenin son gününün son dersine kadar.
belirsizliğin hakim olduğu hislerdir. yurtta daha ilk görüşte uyuz olduğunuz lavuğu dövmeyi, kalçalarını beğendiğiniz kızı bağlamayı, öğleye nerede ne yesem gibi düşüncelere daldığınız derstir. ortama alışmaya çalışılır, tipler... garip.
'her derse giricem, hesini aa ile geçicem.' tabii sonra öyle olmuyor, 'ben bu dersten kalırım aga, girmeye gerek yok.' cümlesinden
itibaren artık 'a proffesional university student' modundasınızdır.