ümit yaşar oğuzcan

entry513 galeri18 ses1
    309.
  1. duyguların tercümanı timsali kişilik. gerçekten seven için kaybetmek ancak bu kadar net , kısa ve öz anlatılabilirdi. anlıyor musun diye soruyor ancak hiç anlamazlar! sadece giderler.

    --spoiler--

    anlıyor musun?
    gökyüzü güneş olsa
    sensiz karanlıktayım.

    --spoiler--
    2 ...
  2. 308.
  3. galata kulesinden atlayan oğlu vedat için muhteşem bir şiir yazmıştır.

    GALATA KULESi

    6 Haziran 1973
    Pırıl pırıl bir yaz günüydü
    Aydınlıktı, güzeldi dünya
    Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden
    Kendini bir anda bıraktı boşluğa
    Ömrünün baharında
    Bütün umutlarıyla birlikte
    Paramparça oldu
    Bir adam benim oğlumdu...

    Gencecikti Vedat
    Işıl ışıldı gözleri
    içi
    Bütün insanlar için sevgiyle doluydu
    Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
    Kendini bir anda bıraktı boşluğa
    Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
    Zaman durdu
    Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
    Bu adam benim oğlumdu

    “Açarken ufkunda güller alevden”
    Çıktı, her günkü gibi gülerek evden
    Kimseye belli etmedi içindeki yangını
    Yürüdü, kendinden emin
    Sonsuzluğa doğru
    Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
    Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
    Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
    Bir adam düştü Galata Kulesi’nden
    Bu adam benim oğlumdu

    Küçüktü bir zaman
    Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
    “Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”
    Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat

    6 Haziran 1973
    Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini
    Bu nankör insanlara
    Bu kalleş dünyaya inat
    Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
    “Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”...
    3 ...
  4. 307.
  5. Gözlerim gözlerinden başkasını unuttu
    Sen yoksan o yokluktur, senden öncesi yoktu.
    0 ...
  6. 306.
  7. Gelme diyorsun
    Bu gel demektir
    Birazdan güneş doğacak
    Dolu dizgin atlılar geçecek yüreğimden
    Seni düşüneceğim
    Gümüş mahmuzların parlaklığında
    Yağmur nal izlerini örtmeden
    Sana geleceğim
    Bekle beni.
    2 ...
  8. 305.
  9. ...öpülen nimetler içerisinde en güzeli senin dudakların...
    0 ...
  10. 304.
  11. ....
    Ve şu saat geldiğin anda
    Durabilir sevincinden
    Zaman çıldırabilir
    Çünkü benim dünyamda
    Ölümsüzlük, seni sevmek demektir.
    ....
    0 ...
  12. 303.
  13. Resmine bakamaz oldum
    Uykulardan korkuyorum artık
    Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
    Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
    Şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
    Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada.
    0 ...
  14. 302.
  15. bu adam birini çok sevmiş herkesin herkesi sevebileceğinden biraz farklı.

    ve tarif etmeye çalışmış içindeki yangını.

    - beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın ...
    2 ...
  16. 301.
  17. ısrarına kandım diyemezsin, çok geç.
    Bir anda inandım diyemezsin, çok geç!
    Kor nerde ki? Bir baksana küller soğumuş.
    Ateş gibi yandım diyemezsin, çok geç!
    0 ...
  18. 300.
  19. galata kulesine kırgınlığını, küskünlüğünü sakladığım, sakındığım şair ama insan... Gecenin şiiri olmaz bilirim, şiir gecedir bizatihi... O zaman renksizleşelim;

    Fa diyez bemol çaresizlikler içindeyiz

    Bir duvar yıkılıyor altında kalıyoruz

    Bir adam ölüyor bizi gömüyorlar

    Susturun şu kemanları

    Biraz da ilâhlar ağlasın yokluğumuza

    Kirli gözyaşları kırık iskemleler

    Başıbozuk çigan havaları

    Yeminler notalar akortsuz teller

    Ve sakat çocukları

    Nagazaki'nin

    Biz bunun için mi geldik yeryüzüne

    Devirin şu putları

    Mukaddes kitaplar bize göre değil artık
    1 ...
  20. 299.
  21. 298.
  22. Türk Edebiyatının önde gelen şairlerindendir. Genellikle şiirlerinde aşk ayrılık ve özlem kullanmıştır. Sonrasında oğlunun vefatı onu hayatın boşluğu, ölüm ve acı temalarını işlemeye yöneltmiştir.

    Acılar Denizi

    Ben acılar denizinde boğulmuşum
    işitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
    Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
    Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

    Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
    Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
    Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
    Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

    Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
    Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
    Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını

    Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
    Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
    Yılların içimde bıraktıklarını...
    0 ...
  23. 297.
  24. "ayrılık diye bir şey yok.
    bu bizim yalanımız.
    sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    şimdi neredesin? ne yapıyorsun?

    güneş çoktan doğdu.
    uyanmış olmalısın.
    saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    öyleyse ayrılmadık.
    sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    önce beklemekten.
    ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    ya o? ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    saadet bekliyor yaşamaktan.

    zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    aradıklarının çoğunu bulamamış,
    beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    ve yaşayıp beklerken ölmek!

    özleme bir diyeceğim yok.
    o kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    o nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    o tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    yaşantımız özlemlerle güzel.
    özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    seni özlediğim içindir.
    beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    seni özlediğim içindir.
    yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    yine seni özlediğim içindir.

    seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!"
    2 ...
  25. 296.
  26. Anladım diyemem ki! Suçluyum
    Belki ben anlatamadım sana kendimi
    Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
    Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
    Her gün her dakika seni özlerdim
    Bitmezdi kederim senin yanında bile
    Susardım, gözlerime baktığın zaman
    Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
    Oysa neler düşünürdüm sen yokken
    Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
    Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
    Ayrılık başlayınca ben biterdim
    En kötüsü beni koyup gitmendi
    O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
    Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
    Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
    Ve nice yıllar kovalardı birbirini
    Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
    Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
    Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
    Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
    işte ellerimde al, diyebilseydim
    Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
    Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.

    diyebilseydim....
    1 ...
  27. 295.
  28. 294.
  29. boynunda bir yer vardır, ben bilirim. ne zaman oradan öpsem, değişir gözlerinin rengi.
    2 ...
  30. 293.
  31. 292.
  32. 291.
  33. “Hele seni başkalarının da sevdiği ve seveceğini bilmek ne türlü bir ölümdür düşünemezsin.”
    — Ümit Yaşar Oğuzcan
    2 ...
  34. 290.
  35. daha önce bir kısmını paylaştım ama anladım ki bu şiiri kırpmak haksızlık olur çünkü günlerdir sadece bunu okuyorum.
    beşinci mektup

    Ayrılık diye bir şey yok.
    Bu bizim yalanımız.
    Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
    Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

    Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

    Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
    Önce beklemekten.
    Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
    ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

    Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
    Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
    Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
    Kanunlara saygı göstermesini,
    insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

    Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
    Ya o? Ya o?
    insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
    Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
    Saadet bekliyor yaşamaktan.

    Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
    Aradıklarının çoğunu bulamamış,
    Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
    Göçüp gidiyor bu dünyadan.

    işte yaşamak maceramız bu.
    Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
    Ve yaşayıp beklerken ölmek!

    Özleme bir diyeceğim yok.
    O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
    O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
    O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

    insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
    Yaşantımız özlemlerle güzel.
    Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
    Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
    Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

    Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir.
    Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
    Seni özlediğim içindir.
    Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
    Yine seni özlediğim içindir.

    Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
    1 ...
  36. 289.
  37. “Bir daha dünyaya gelsem
    Yine seni severdim.
    Beni üzesin diye..
    Beni deli divane edesin diye..”
    — Ümit Yaşar Oğuzcan
    1 ...
  38. 288.
  39. 287.
  40. Henüz 9-10 yaşındayken şiir yazmaya başlamıştır.
    Tabi bunda anne ve babasının evde şiir okumasının etkisi büyüktür. Hatta duvarda faruk nafiz çamlıben'in resmi asılıdır.
    Henüz küçükken annesiyle babası boşandığı için şairde derin izler bırakmıştır.
    Okul yıllarında üç şehir değiştirmiş ve arkadaşları ona ismiyle değil "şair" olarak hitab etmişlerdir.
    istanbul'a geldiğinde 37 tane şiir kitabı mevcuttur.
    Şiirleri beğenildiği kadar eleştirilmiştir de, orhan seyfi orhon bunların başındadır.
    Oğlunun intiharı üzerine aşk özlem konulu şiirleri ölüm gibi temalara kaymış, son zamanlarda siyasetle alakalı yazmıştır.
    Şiirlerini okuyun okutun.
    2 ...
  41. 286.
  42. "Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
    Seni özlediğim içindir." diyerek beni benden almış şairdir.Daha da etkilenmek istiyorsak
    "Güneş çoktan doğdu.
    Uyanmış olmalısın.
    Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
    Öyleyse ayrılmadık.
    Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz." dizelerini okuyabiliriz.
    1 ...
  43. 285.
  44. çaresizliğin en amansız olduğu yerdeyim şimdi
    ilk defa sevmenin tarif edilmez korkuları içindeyim.
    uykusuz gecelerin yorgun sabahlarında seni düşünüyor
    ve korkularla yine sana doğru koşuyorum
    hep aynı soru düşüncemde ya severse,
    o zaman neler olabileceğini düşünmek korkutuyor beni
    ilk defa yenileceğimi anlıyorum
    karşımda kendinden emin gözlerin, dudakların, ellerin bunu söylüyor bana
    seni tanımadan geçen bütün yıllara lanet ediyorum
    önceleri hiç bilmediğim adını, şimdi binlerce defa tekrarlıyor dudaklarım
    gün oluyor bir tabloyu seyredercesine mutlu heyecanlarla doluyorum karşında.
    gün oluyor eski bir yunan heykelin ölümsüz güzelliğiyle büyülüyorsun beni
    gözlerin gözlerime takılınca güçsüzlüğüm aklıma geliyor,
    beni sevmediğin sevmeyeceğin..
    o zamanlar öylesine yıkılıyorum ki bilemezsin
    insan nasıl gökyüzüne baktığı zaman
    bu sonsuz evren içinde küçük ve çaresiz bir yaratık olduğunu anlarsa
    güzelliğinde bana aynı şeyleri düşündürüyor
    gün oluyor mavilerde, gün oluyor kırmızılarda, gün oluyor karalarda yaşıyorum seninle
    dudaklarında çıkan her kelime suya bir taş atmışçasına büyüyor içimde
    nereye gitsen kulaklarımda o yarı karanlık çocuksu sesin
    sonra kendine has kokun, kokuların en çıldırtıcısı, en tahrik edicisi
    ve gözlerin..
    esmer bir akşamüstünün serin hüznünü getiren gözlerin
    görebildiğim, duyabildiğim her şey bana seni sevmeyi söylüyor
    uzaklaştıkça yaklaşıyor uzak
    işin en kötüsü yaklaştıkça da uzaklaşmaktan korkuyorum
    belki hiçbir zaman sana seni sevdiğimi söyleyemeyeceğim
    ne sana ne de senden başkasına.
    düşün ki çoğu zaman kendime bile söyleyemiyorum
    sanki söylediğim anda her şey bitecek ve bu emsalsiz büyü bozuluverecekmiş gibi geliyor.
    bir insanın kendini aldatması ne güçtür bilirsin
    bu sevmek korkusunun aslında çok sevmek olduğunu biliyor fakat anlatamıyorum
    galiba asıl korku sevmek değil onun arkasına gizlediğimiz sevilmemek korkusu.
    küçük aldanmalarla kendimizi avutmaya çalışıyor
    düştüğümüz bir çıkmazda bir teselli arıyoruz kendimize
    belki de aynı korkular içindeyiz seninle, birbirimizden haberimiz yok
    sevmek..
    seni alabildiğine sevmek.
    hiçbir şeyi umursamadan, bütün karanlıkları hiçe sayarak sevmek
    tutmak ellerinden, o derinlere inmek, gitmek oralara, o yerlere
    orda hep sen olmalı, seni yaşamak ve olduğun yerde bile
    seninle sensiz olamamak.
    sonradan sensiz edemediğimi, edemeyeceğimi söyleyememek sana
    susmak..
    susmak..
    korkudan ölünceye kadar.

    ümit yaşar oğuzcan - çaresizlik
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük