Hayatı boyunca yedi kere intihara kalkıştığı söylenir Ümit Yaşar Oğuzcan'ın... yedisinde de başarısız olmuştur o ayrı mesele! Oğlu Vedat ise bir kağıda "O öyle olmaz baba, böyle olur" diye yazıp henüz daha onyedi yaşında iken Galata Kulesinden kendini boşluğa bırakır. Şair acısını Galata Kulesi şiirine nakşeder nakşetmesine ama ete batan bir kıymık gibi hep orada kalacaktır bazen yoğun acısı bazen ince sızısı. Ayrıca "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın" şiirini de oğlu Vedat için yazmıştır.
sen unutulmuş bir adamsın
şu yarım milyonluk şehirde
gençligini bir deli rüzgar götürmüş
umutların kim bilir nerede
hangi sevgilinin kollarında kalmış
sen çok gezmiş çok görmüş
şimdi alabildiğine yanlız adam
hatıralar eski bir şarkıdır dudaklarında
söylemek istersin söyleyemezsin
kahreder kahreder seni zaman
bu şehrin aşina sokaklarında
ölesiye ağlamak istiyordun
bilmedigin bir şey değildi ağlamak
kaderinin agırlıgınca sarhoştun
hayalerinin genişligince
dünyadan uzak
seni tozlu aynalarda tanıdım
sacların anlına dökülmüştü tel tel
gözlerin göz olduklarından uzak
kederliydin sonbahar akşamları gibi
ve sonbahar akşamları kadar güzel
yorgun ellerin ceplerindeydi
varlıgından utanırcasına saklı
ellerin ki bir keman kadar hassas
bir şarkı gibi dokunaklı
sen unutulmuş bir adamsın
anlaşılmamış şiirlerim gibi
bütün güzelligiyle unutulmuş
şiirlerim ki yanlızlıga benzer
öylesine mahsun öylesine kahrolmuş
--spoiler--
Zannetme ki her şey bitti sevdiğim,
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada,
Seni ve beni hatırlayacaklar.
--spoiler--
yine de sevmiyorum seni, sevmeyeceğim liselilerin şairi.
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
...
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara.
bize "mustafa kemali düşünüyorum" şiirini sunmuş nadide şairlerden biri. artık azaldı onu düşünenlerin sayısı. yalnız özel günlerde ve kötü olaylarda akla geliyor. ismi ne kadar kullanılsa da yolunda yürüyenler onun beklediği gibi değil. her türk gencinin okuması gereken şiir.
ceyhun yılmazın radyo programında sıkça siirlerini okudugu,bu adam bu kadar seyi yasamadan nasıl yazabilmiş,yaşadıysa da nasıl yaşamış dedirten aşk şairi..adamı hayretler içinde bırakır.
tarsusludur.banka memurluğundan emeklidir.
üç kere intiharı denemiş,başarılı olamamıştır.
fakat,oğlu vedat,galata kulesinden atlıyarak intihar etmiştir.
şiirleri pek çok dile çevrilmiş olup,iki kişiye bir dünya şiiri harikadır.
belli bir zamandan sonra kendi kendini tekrar etmiştir.
benim için 1 numaradır.
dağ rüzgarı
aşk çizgisi
beşinci mektup
aşk başlamadan güzel
ben senin en çok
ben eylül sen haziran
benim korkum ölüm değil
diyebilseydim
bilir misin
kum
tesbih... ve daha birçok şiiriyle gönüllere taht kurmuş büyük şair. her dizesinde insana farklı duygular yaşatan, acıyı ve sevinci bir arada hissettirebilen mükemmel insan.
Yıkılmak,ezilmek her gün biraz daha
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Şişeler,kadehler o cam kırıkları
Götürün,götürün bu aydınlıkları
içimde güz başladı ilkbahar değil,
Ne bir anlayışlı el,ne bir dost bakış
Biraz ümit,biraz hayal sonra aldanış
En güvendiğimiz tepelere kar yağmış
Deniz o deniz değil,dağlar o dağlar değil...
intiharı çok denemiş, başaramamıştır. en sonunda oğlu kendisini bir köprüden - galata mı boğaz mı emin değilim - atar, ölür. avucunda "intihar öyle edilmez, böyle edilir..." yazılı bir kağıt olduğu rivayet edilir.
Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi
Neydi çekip kendine, beni bağlayan
Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan
Elleri ta içimde o dev miydi
Etime bir alev değmişçesine
Nasıl da yakardı öptüğü zaman
Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan
Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine
Hani o yalnız benim olan gül, kırmızı
Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe
Hani, o var olmalarımız öpüştükçe
O delice sürdürmeler yaşantımızı
Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka
Sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek
Kudurmuş arzularla zamanı yenmek
Ve en kuytularda buluşmak korka korka
Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden
Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara
Varmak için o sevgiyle açılmış kollara
Apansız düşmek yükseklerden bir yerden
Oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de
Sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık
Avunmak... Kırık dökük anılarla artık
Kimbilir? o geceler yaşanmadı belki de
Seninle yaşanacak bir aşkın öyküsünü
Bir giz gibi derinden dün yaşattı gözlerin
Sunduğu sevinçlerle o eşsiz bahar günü
Yemyeşil bir adaktı, bir murattı gözlerin.
Acılar uzaklarda, mutluluklarsa yakın
Bir kaç saat içinde kaç yıldı yaşattığın
Gözlerime sevgiyle bakarken, bana aşkın
Ölümsüz olduğunu hatırlattı gözlerin.
içimde tek sen vardın, düşüncemde yalnız sen
Birbirimizden uzak yaşadığımız o
en güzel yıllarımızı elemle düşünürken
Hem ağladı sessizce, hem ağlattı gözlerin.
Israrına kandım diyemezsin, çok geç.
Bir anda inandım diyemezsin, çok geç!
Kor nerde ki? Bir baksana küller soğumuş...
Ateş gibi yandım diyemezsin, çok geç!
"...tanrının bıraktığı yerden biz başlayalım
üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben
üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde
yaklaş bana seninle kardeş değiliz..."