ülkücüler; bu ülkenin solcuları tarafından nefret edilen, sağcıları tarafından da sevilmeyen insanlarıdır. bir ülkücü, ağzıyla kuş tutsa bile kimseye yaranamaz. hatta ağzıyla kuş tuttuğunu görenler, onu yemek istediğini iddia ederek hayvan hakları adına kuşun tarafına da geçebilirler. ülkücüler nasıl bir kötülük işlemişlerse artık, kime ne etmişlerse, yıllardır bu algıyı yıkabilmiş değillerdir. fakat bu vaziyetten rahatsız olsalar da çizgilerini değiştirmezler.
ülkücülere her fırsatta reva görülen psikolojik harp bu ülkenin diğer kesimlerine karşı gösterilmez. adam rus hayranıdır, türkiyeden, türklükten hoşlanmaz; ama türkiyede itibar görür. adam türk düşmanıdır, pkkya methiyeler düzer; ama toplumda itibar görür. ama adam türk milliyetçisidir, ülkücüdür, vatanını canından aziz sayar; kimseden takdir görmez, üstelik birçok kimseden tahkir görür.kaderi böyledir...
ülkücü demek zaten türk sağcılığı ya da türk faşizmi demek olduğundan, devrimciler tarafından nefret objesi olarak görülmesi çokta yadırganacak şey değil. hitler'de kendisini alman ulusunun führer'i ilan ediyordu, türkeş'te aynı şekilde türk ulusunun başbuğ'u ilan etmekteydi. her iki rejimde, biri nsdap diğeri mhp olmak üzere parti önderliğini tanıyor, nasyonal sosyalizm doktrini ise dokuz ışık doktrini ile paralellikler arz etmektedir. *
müslüman,milletinin tüm fertlerini seven,sayan, vatan uğruna canını veren,vatanına milletine en ufak bir hizmette bulunanı başının üstünde taşıyan, daha da önemlisi bugünün kıyı eğilimli ulusalcı çakmalardan farklı olarak has anadolu delikanlısı insanı.
türkçülüğü, kürtçü islamcıların elinde oyuncak olmaktan kurtarması gereken toplulukdur. bir insan hem türk milliyetçisi , hem de kürt sait talebesi olamaz.
türk milliyetçiliğini, darbe geleneğimizin temel taşlarından beslenen bir lider gözüyle tekeline almış oluşumun adıdır.
bir partinin yandaşı olmayı, türk ün geçmişine ambargo koyarak, geleceğine milliyetçi tek yaklaşım olarak benimsetmeye çalışarak, türk milliyetçilik anlayışından aslında ne derece kopulacağını da özetlemektedir.
tek ülküsü, siyasi partisinin çıkarı olan vatandaşlarımız, türk milliyetçiliğine, tekelleri muamelesi yapmasın lütfen.
titreyin ve kendinize gelin. zira ülkü bellediğiniz türk ün ülküsüne çok uzak.
idealist anlamına gelir.
bugünkü manasıyla mhp ile özdeşleşmiştir. ülkücü kareketin en büyük hatası alevileri dışlaması ve sünni islam dini ile milliyeti harmanlamasıdır.
ayrıca bozkurt, mhp nin değil türklerin milli sembolüdür.
tartışmalrın içinden çıkamayınca işi 'bak seni döverim'e getirirler. iş ciddiye binince de 'bak dövdürürüm'e getirirler. aslında hepsi neden doğuya gönüllü gitmez askerlik için anlamam.
Tanırsınız bizi aslında...
Biraz hafızanızı zorlasanız tanırsınız.
Siz hep soru soran kısmındaydınız.
Bizse, sorgulanan çocuklardık.
Hani okul bahçelerinden toplamıştınız.
Elimizdeki tesbihe, yüzümüzdeki bıyığa kızmıştınız.
Tamam şimdi hatırladım içtiğimiz sigarayada gıcıktınız.
Evet evet sizde haklısınız biz iki bin içerdik.
Hani; sembolümüzdü.
Sırtımızda parkalarımız vardı.
Biz gerçekten iyi çocuklardık biliyorum.
Sizi inandıramadık ama öyleydik işte.
Hani sizin tabirinizle sanıktık.
Biraz zorlayın hafızanızı hatırlayacaksınız.
Hani bizim tırnaklarımız yoktu hatırladınız mı ?
Uzun soğuk işkence gecelerinde bırakmıştık onları.
Biz güldükçe vurdunuz hani.
Kesinlikle hatırlayacaksınız.
Bir gün aniden gelmiştiniz.
Kitaplarımı yırtmıştınız.
Annemin gözü önünde dipçik indirmiştiniz çeneme.
Ben... Ben Demirci Mehmetin oğluyum.
Anlatılmayacak zorluklarla kazanmıştım sınavı.
Evden anamın yüzüne bakmadan ayrılmıştım.
Umutlarım vardı cebimde.
Birazda babamdan aldığım harçlık vardı.
Vatan sevgisi vardı yüreğimizde.
Yurtlarda can kardeşlerimiz vardı.
Altlı üstlü ranzalarda yatardık.
Ve bir gün siz geldiniz.
Biz sizden büyüğüz.
Biz en büyüğüz dediniz.
(-Töbe haşa).
Sonra gözlerimizi bağladınız.
ilk yumruğu orada attınız.
Sonra şöyle dediniz:
Kim dediniz!.. söyle dediniz!...
Anlat dediniz!...
Tanımıyoruz dedik..!
Tanımıyoruz dedik vurdunuz.
Biz sustuk siz yine vurdunuz.
Bakın düşünün mutlaka tanıyacaksınız.
Biz adam satmayanlardandık hatırladınız mı?
Bir dal cigara için isim vermeyenlerdendik.
Vurma diye yalvarmayanlardandık...
Siz vurdukça...
Siz vurdukça, hani size inat, gülenler vardı, işte biz onlardandık.
Mamaklara, metrislere doldurmuştunuz, askılara bağlamıştınız.
Orada bile gülerdik.
Hatırlsanıza bizi...
Aç bırakırdınız hücrede...
Daha açık anlatayım isterseniz size.
Belki hatırlarsınız.
C-5'lere tıkardınız bizi, anamıza avradımıza söverdiniz.
Çok tekrarlıyorum ama hala hatırlamadınız mı?
Siz sövdükçe biz, sadece çatlamış dudaklarla tükürdük suratlarınıza.
Ve yine susardık.
Bizim imamoğullarımız vardı.
Onlarıda hatırlamadık demeyin sakın!
Sizdiniz onları yargılayan, ellerinizdeki kalemleri kıranlar sizdiniz...
Nasıl anlatayım bilmem ki daha.
Mapuslardaki erlere bile komutanım diye bağartırdınız.
Kesinlikle tanıyacaksınız…hatırladınız mı ?
Etmeyin eylemeyin nasıl hatırlamazsınız...
Velican oduncu vardı, hani kuru cılız bişey...
Anladım anladım siz hatırlamayacaksınız.
Aslında siz bize hiç inanmadınız biliyorum ama,
Ben yinede anlatayım.
Bizler iyi çocuklardık, ocaklıydık.
Temiz yüzlerimiz vardı, birde ince hilal bıyıklarımız.
Simit yer çay içerdik.
Üstüne bir dal cigara.
Yeminimiz vardı...
Bayrağa, Kur'an'a, Vatana yeminimiz vardı.
Sevdalandığımızda olmuştu ama söyleyemedik.
içimizde bir yerlerde tıkanıp kaldılar.
Gönül yaralarımız oldular.
Bakın biz annelerimize sarılamadık.
Babalarımıza yaklaşamazdık.
Onlar başka bir yüceydi gözümüzde.
Böyle kollarını açsada sarılsa derdik ama
Ne onlar açtı ne de biz sarıldık.
Ve aslında biz en çok babalarımızı severdik.
Nisan yağmurlarına aşıktık ama siz geldiniz bizi eylüllere damlara tıktınız.
Hasret bıraktınız nisan yağmurlarına.
Bizi sizler müebbet sonbaharlara mahkum ettiniz.
Oysa biz en çok ilk baharı severdik.
Biliyorum çok konuştum ama yine hatırlamadınız.
Çünkü sizler hatırlamaya bile yüzü olmayanlarsınız.
Bizler mi?
Bizler hala...
Ocaklıyız !
Alparslan TÜRKEŞ'in izinden gidenlerin oluşturduğu düşünce sistemi. Bu düşünce sistemini benimseyenlere ülkücü, düşünceye de ülkü denir. Ülkücülüğün amacı TURAN'dır. Yani TÜRK-BiRLiĞi'ni kurmaktır. Bu uğurda çalışmalar yapmaktır. Tabii öncelikle bir ülkücünün Türk-Birliği fikrini benimsemesi; gerekliliğini, avantajlarını iyi anlaması gerekmektedir. Daha sonra bu uğurda çalışmalara yönelmeli ve TURANa giden yolda her türlü fedakarlığı göstermelidir.
Ülkücülük bugün MHP tarafından temsil edilse de, BBP aynı ideallerde farklı bir siyasal parti olarak türk siyaset arenasında yerini almıştır.
Milleti devleti koruma amaçlı açılmış ama sonraları amacı aşılmış bir topluluk.Amaçları sonradan sadece kavga vae sorun çıkarmaktan başka bişi olmamıştır.
sert milliyetçilerdir. millet ve türklük aşığıdırlar. diğer adları da kafatascılardır. çünkü ırkçılıklarıyla bilinirler. hayalleri tüm dünyaya hükmedecek bir türk devleti kurmaktır. partileşmiş şekilleri ise mhp'dir. kendilerine bozkurt derler. bunun sebebi türklüğün simgesinin kurt oluşudur.
eksi yanları aşırıya kaçmalarıdır. fakat artı yanları da vardır. gözükaralıkları sayesinde pkk isyanlarını bastırabilecek gücü barındırırlar. bir iç karışıklık veya savaş halinde en önde gitmeleri muhtemeldir.
örgütlenmiş halleri (genelleme yapmamak kaydıyla)polislerdir.
(genelleme yapmamamızın sebebi de yeni gelen fethullahçı olanlarıdır. )
bir ülkede kısa boylu insanların gölgesi uzuyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir. türkiyede gölgesi boyundan uzun insanların çokluğunu gördükçe bu sözün tam anlamıyla ülkemiz için söylenmiş olabileceğini düşünmeye başladım. nasıl düşünmeyeyim ki?
- türklüğe küfredenler el üstünde tutuluyorsa,
- bölücülüğünü her fırsatta tescilleyenler itibar görüyorsa,
- varlık teminatımız olan türkçemiz şehirlerimizden, köylerimizden siliniyorsa,
- bütün bunları devlet seyrediyor, hatta birçoğunu gururla destekliyorsa,
- türküm! diyenler ve bununla gurur duyanlar faşistlikle suçlanıyorsa,
- istiklal marşımız ve andımız ırkçı ögeler içerdiği gerekçesiyle zorunlu olmaktan çıkarılıyorsa,
- türk milliyetçileri bütün devlet kurumlarından alaşağı edilmeye çalışılıyorsa,
- bir öğretmen hilal bıyıklı olduğunda suçlu, küpe taktığında çağdaş oluyorsa,
- sokak hayvanları için bile gösterilen hassasiyet, dünyanın çeşitli yerlerindeki mazlum türkler için gösterilmiyorsa,
- filistine ağıt yakan, gazze için gözyaşı dökenler doğu türkistan için burun kıvırıyorsa,
- şehitlerimize kelle, bebek katiline sayın demek toplumda hiçbir karşılık görmüyorsa,
- bir futbol maçı için bir araya gelen, aç-susuz kalan hatta birbirini boğazlayan on binler, millî ve manevi meselelerde bir araya gelemiyorsa,
- devletimizin kuruluşunda başrol oynayan milliyetçilik figüranlaştırılıyorsa,
- televizyon dizilerinde; vatan, millet sevdasıyla yanıp tutuşan, milletimizin öz evlatları öcü; rusyaya, çine destan yazanlar özgürlük kahramanı olarak gösteriliyorsa,
- türk milliyetçileri marjinal, kürtçü bölücüler orijinal oluyorsa,
- dindar idareciler türk milliyetçilerine sırt çevirirken, eski tüfek islam düşmanlarının sırtını sıvazlıyorsa,
- terör propagandası yapmak demokratik hak, hükümeti eleştirmek ergenekonculuk anlamı taşıyorsa,
- inançlarını yaşamak isteyen milletimiz her türlü hakarete maruz bırakılıyorsa,
- başörtüsü meselesi dindar idareciler tarafından altın yumurtlayan kaz olarak görülüyorsa,
- namaz kılmak yobazlık, bale yapmak çağdaşlık oluyorsa,
- ahlaksızlık basın-yayın organları tarafından meşrulaştırılıyor ve devlet buna seyirci kalıyorsa,
- dindar yöneticiler devlet imkânlarını kullanarak oy avcılığı yapıyorlarsa,
- adam kayırma, rüşvet ve torpil hadiseleri dindar yöneticiler zamanında katlanarak artıyorsa,
- papalığın hizmetinde olmaktan şeref duymak, islamiyete hizmet olarak sunuluyorsa,
- millet iradesi iki koli makarna ve on torba kömüre satın alınıyorsa,
- hepimiz ermeniyiz diyenler barış ve kardeşlik yanlısı, hepimiz türküz diyenler ırkçı olarak nitelendiriliyorsa,
- tarihin şahitliğinde millî simgemiz olan bozkurt, kangal muamelesi görüyorsa,
- millî eğitim bakanlığı millî olan her şeye karşı tavır alıyor, kültür bakanlığı da sürekli başka kültürlere hizmet ediyorsa,
- kılıktan kılığa, kimlikten kimliğe bürünen koltuk sevdalıları bir türlü türk kimliğine ısınamıyorsa,
- ihanet içerisinde yaşayan ve öylece ölen zavallılar yıllar sonra kültür elçisi olarak takdim ediliyorsa,
- türklüğe ömrünü vakfetmiş nice değerli şahsiyet bir nebze olsun itibar görmüyorsa,
- zengin, daha zengin; fakir, daha fakir hâle gelirken yöneticiler kişi başına düşen millî gelirin artışıyla övünüyorsa,
- şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprakları türk ve islam düşmanlarına peşkeş çekiliyorsa,
- onlarca devlet kuruluşu, kâr etmelerine rağmen, özelleştirme adı altında yahudi şirketlerine teslim ediliyorsa,
- avrupa birliği için eğilip bükülürken, türk birliği hiç akıllara bile getirilmiyorsa,
- ..se,
- ..sa,...
bütün bu saydıklarımı, bu toprakları vatanlaştıran türk milleti seyrediyor ve hiçbir şey yapamıyorsa bu ülkede güneş batıyor demektir. bırakın kürşad olmayı, onun 39 yiğidinden biri olmaktan bile korkan bir millet türklük güneşinin batışını seyretmekten zevk duymuyorsa bile, o güneş battıktan sonra çok büyük bir acı duyacaktır.allah önce türk milliyetçisini ve ülkücüyü sonrada türk milletini korusun...
ülkü ocaklarında milliyetçilikten habersiz arka edinmek için takılan çapulcular yüzünden milliyetçi bir insan olmama rağmen kendime yakıştıramadığım sıfattır.
Toplumun her kesiminin eleştirdiği, bir çoğunun bu işi siyasete bulaşmak sandığı fakat olabildiğince yanlış anlaşılmış, faşist sanılan grubun yaptığı iştir ülkücülük. Girme çıkamazsın derler, bir yerde doğrudur. Gitmek isteyene kapı gösterilir ancak milliyetçilik duygusuna hitap ettiği için kimse kendini alamaz. Faşist diyenler ülkücü yeminini okumalıdır, burada faşizme karşı yemin edilir.
türk milliyetçisine verilen addır.kökeni ziya gökalp'n milli mefkure,nihal atsızın milli ülkü tanımlarına dayanır.
ülküsü,vatanın milletin ve tüm türk illerinde yaşayan türklerin refahı ve hürlüğüdür.
kelime anlamı budur.
anlamının hakkını veren sayısı ne kadardır? orasını bilemem.