Kendilerini dayı sanan gençler bırakmıştır sadece.Her gördüğü yanlışlığa akıllı ve mantıklı çözüm getirmek yerine şiddete başvurarak çözüm getirme isteği yerleştirmiştir bünyelere.
ülkü ocaklarının asıl üyeleri polat gibi yada kabadayı gibi olmamalıdır. zaten bakıyorumda ocağa gidenlerin %90 ı kavga için arka sağlamlığı için gidiyor. geçen baktım 2 tanesi çıktı dayı dayı tesbihli falan daha 14-15 yaşlarında çocuklar anladımki bunlar ülkücü falan değil zaten sadece arkasını kollayan birileri olsun diye gitmişler. nenem anlatır darbe zamanı bazı faşistler mahalledeki adamları vuruyorlarmış. ülkücüler kendi aralarında toplanıp bunları mahallelerden uzaklaştırmışlar. her ne kadar ülkücü olmasa o yüzden severler biraz. ama bu böyle kavga için giden üç beş bebe oldukça ocağın hiçbir anlamı kalmaz.
boş küme. kusura bakmasınlar ama öyle. işleri güçleri laf, tırı vırı tırı vırı burhan altıntop'un tabiriyle.
milliyetçi geçinen devlet bahçeli türki cumhuriyetlere bi kere bile gitmemiştir.
MAraş katliamı anması için maraş'a giden kitlenin önünde tekbir getirip, bozkurt işareti yapmayı öğretmişler anlaşılan. evet gerizekalı bunlar bile demeyeceğim. bildiğin portakal terk.
bizim lise zamanında bir reisleri vardı şöyle iri yarı çam yarması, bir gün bir tartışma oldu okulun kantininde bu reis dedikleri geldi tarışanların ortasına girdi, arkadaşlar sizin amacınız ne niye kavga ediyorsunuz, o esnada sagdan bir tokat geldi bunun suratına
aman allahım o ne sesdi öyle. bir anda etraf boşalmaya başladı artık görüş mesafem daha netti. tartışanlardan biri bu reise öyle bir tokat ettıki reisin arkasındaki çocuklarda çıt yok. tam yakasına yapıştı o sag taraftaki kişi bir baktım müdür yardımcısı gelmiş(müdür yardımcısıda eski ülkücülerden). ikisini odaya aldı ve sonra ardı ardına çıktılar bizim elemanlar. sonra ögrendim ki reis, reisligi bırakmış neger o tokatı atan çocukta aşiretmiş yani sert kayaya çarpmış reis. olan reislik koltuguna oldu.
yani gençlige ne kattı dersek Tetikçilik ve piyonculuk
* ancak 10 kişi bir araya geldiği zaman bir adam edebilmek, özgüven eksikliği.
* takım elbise giydiği zaman korkutucu olduğunu zannetmek.
* vatanseverlikle alakası olmayan, lakaytlık ve lümpenlikle karışık bir ahlak yapısı.
* sürekli insanları kontrol altına alma ihtiyacı olmak, zorbalık.
* siyasi görüşün kaypak olması; neyi, niçin yaptığını bilememek.
* doğru bildiği yanlışlarda ısrar etmek, yeniliklere açık olmamak.
yukarıdaki saydıklarım ülkü ocaklarının türk gençliğine kattıklarından sadece küçük bir kısmıdır, bütün ülkücüler bu sayılanlardan etkilenmiyor olabilirler, fakat genel olarak durum böyledir.
bi sikim kattığını görmedim ben. vize ve final zamanı ders çalışacaklarına reislerinin bunlara verdiği kitaplara çalışırlardı. sunum yapacaklarmış! bu şekilde gözlerine girip kıdemleniyorlardı galiba. hadi sen kendini yaktın, sana karşı gelemeyen çocuğu engelleme bari, ders çalışsın gariban diyeceğim ama onlara uyanda da kabahat var tabi. kısacası bunların topunun sonu bok çukuru.