"BANA BiR HARF ÖĞRETENiN KIRK YIL KÖLESi OLURUM " sözünün kim tarafından sarf edildiğini bilmeyen, zamanında kutsallık addedilmeyerek önüne geleni öğretmen yapıldığı dönemde öğretmen olup o kutsiyeti kavrayamamış bünyelerce yetiştirilmiş ... tarafından bilinçsiz diye sıfatlandırılan insandır. *
işte zamanında bu kutsallığı hiçe sayanların yetiştirdiği andavallar sürüsü orda burda karşımıza çıkıyor ve bu ülke adam olmaz dedirtiyor...
valla ögretmenlik bence de oldukca güc bir meslektir. insanlarla egitim gibi son derece ciddi bir konuda muhattap olmak cok da stresli bir istir. kötü not verirsin ebeveynlle papaz olursun, aciklarsin,kanitlari gösterirsin, babasi önemli adam cikar seni fizan´a tayin ederler. sonra da pkk devletin temsilcisi diye bi direge baglayip kursuna dizer adami... falan-gerci biraz abarttim ama- olabilir yani. insanlarla ugraqsmak cok zordur cok streslidir.
...ancak her meslek zordur, ve cok stresli olan bir sürü meslek daha vardir. tanidigimiz ögretmenlere bakaraktan, o kadar da kutsal sahislar olmadiklarini söylemeden edemem. mesleki kutsalligi, "bir harf ögretene kirk yil kölelik yapmak" tan kaynaklanmaktadir.
bundan baska ögretmene kutsallik yüklemek son derece sakincali ve de yanlistir. ayrica söyledigi sözleri tanri buyruguymus gibi algilama egilimi de son derece tehlikelidir.
meslek olarak ögretmenlik kanimca, mesela isi hayat kurtarmak olan doktorluktan, ucak pilotlarindan, cöplerimizi toplayip bizi her hafta kolera salginindan kurtaran cöpcülerimizden, tinerci olup bicakla soyguna cikmak yerine nisantasi´da su satan, üstelik de gelen gecenden azar isiten namus küpü cocuktan, daha kutsal degildir. evimizde yaktigimiz kömürleri grizu tehlikesiyle kolkola cikaran, günesi nadiren gören ve soluduklari hava yüzünden cogu akciger kanserine yakalanan kahraman kömür iscisi olmasa, paran da olsa, kisin evinde donarsin. is kutsalliga kalinca, herkes kutsal aslinda. sadece ögretmen degil.
bazen diyorlar ki "6 saatlik ders sonra tüm gün ohh kebap, tatiller cabası, haftasonu kepap" falan..
40-50 kişilik sınıflarda 6 saat ders..bir kere sorun en başta düzen sağlamak. ahlaki yozlaşmayı önlemeye çalışmak. çocuklara bilinç kazandırmak. velilerle ilgilenip çocuklarının geleceği için yapmaları gerekenler hakkında seminerler vermek. onlara ideal kazandırmak. hayatta ne istediklerini anlamalarını sağlamak. yeteneklerini keşfedip onları yönlendirmek.
ilköğretimdeyseniz (2. kademe), hangi lise onlar için daha iyidir, tesbit edip rapor yazmak ve yönlendirmek. puanlarını yükseltmek için taktikler vermek. hatalarını farketmelerini sağlamak. karakterlerini sağlamlaştırmak için geziler düzenlemek, kültür merkezlerindeki seminerleri takip edip yönlendirmek hatta götürmek, kitap okuma alışkanlığı edindirmek, tehlikeli arkadaşlıklardan uzak tutmaya çalışmak... hatta ev ziyaretlerinde bulunup öğrencilerinize "sen benim için değerlisin" mesajını vermek.
sınıfta problemli öğrenciler varsa sınıfta düzeni bozmalarını engellemeye çalışmak.
kötü alışkanlıklara eğilimi olanları veya sahip olanları tesbit edip rehberliğe sevketmek, velileri ile işbirliğine girmek.
sadece bunlar da değil. hal, haraketleriniz, karakteriniz ile öğrenciler içinde saygı uyandırmak, size karşı sevgi beslemelerini sağlamak. çünkü bu gönül işidir ve sevgisiz hiçbir şey olmaz, olamaz. hem korkmalarını, hem sevmelerini sağlayacak bir denge tutturmak. ayrıca sizin de öğrencileri sevmeniz şart. çocuklarımız çok zeki, öğretmen onları sevmezse beyinlerinde iletişimi hemen kesiveriyorlar bir daha onları kazanamıyorsunuz.
ders vermek de artık bir sanat oldu. öyle eskisi gibi öğretmen masasında otursun, kitabı açtırıp yazdırsın. o hoooo.
derste motivasyonu artırmak için birsürü yöntem geliştirmeli, yeri geldiğinde stand-upçılar gibi herşeye cevap yetiştirebilmeli. bu meslekte hazırcevaplılık çook önemli. sizi psikolojik olarak yıpratmaya çalışan öğrenciler illa ki çıkıyor. verdiğiniz hazır cevaplarla ağzını tıkayabilme maharetine de sahip olmalı, yoksa dersteki etki alanınız azalıverir ve çocukların oyuncağı haline gelirsiniz.
ve omuzlarınızda kocaman bir yük. çocukların sorumluluğunu almak çok ağır. bir ihmalinizden hayatlarına yanlış yön verebiliyorlar. veya başı belaya girince "neden önleyemedim, önleyebilirdim" diyerek kendinizi yyorsunuz.
işte günümüzün öğretmeni böyle olmalı.
kutsal mı yoksa kutsal değil mi bu meslek okuduktan sonra düşünün.
öğretmenlerin haybeden kazanç elde ettiklerini düşünmektir. bir öğretmen adayı olarak hak vermiyor değilim. bu serzeniş sadece öğretmenlik yapanlar için değil, memur kategorisinde yer alan herkes için geçerlidir.
yüksek lisans başvurusu yaptığım a üniversitesindeki eleman, benim bir yılıma mal olacak, hafifçe kıç kaldırmalık uzaklıktaki bir bilgiye bakamıyorsa; bir başka üniversitedeki eleman, 700 km yolu tepip gelmeme rağmen sorduğum soruya bilgisayardaki oyundan başını kaldırıp cevap veremiyorsa; öğretmen, öğrenciyi döverek eğitmeye çalışıyorsa; herhangi bir kurumdaki bir evrak imzaya gidiş gelişini 1 ayı bulabilen bir süre içinde tamamlıyorsa; bilmem hangi kurumdaki memurlar, yapacak onca iş varken dedikodu yapıyorlarsa; memurların çoğu (hemen hemen hepsi) işe 1 dakika olsun erken başlamaz ve mesai bitmeden işten kaçıyorsa; aldıkları paranın vatandaşın vergilerinden elde edildiğini unutup vatandaşı azarlıyorsa memurlar; hemen hemen her kurumda kaymakçıl kesime her türlü torpil yapılıyorsa; polis, rüşvet alıyor ve vermeyene yasaların verdiği yetkiye dayanarak ceza kesiyorsa; vali, memleket bok içinde yüzerken hoş karşılanmadığından dem vurup, alt kademedeki bir memuru ölesiye azarlıyor ve bunu ekran karşısında yapıp, adamın karısının ve çocuğunun bunu izlemesi ihtimalini düşünmüyorsa; memuriyetin üst kadmeleri rant savaşına alt kademelerise soygun yerine dönmüşse; aldığı paranın yüzde dördünü hak etmediği halde yüzde dörtlük zamma razı gelmiyorsa memur; ve daha bir çok neden kıçımıza girmek için sıra bekliyorsa; ben memur olurum arkadaş. olmak için kendimi yırtarım hatta. varsa daha rahat ve kazançlı bir iş, söyleyin, o olayım.
eğitim ailede başlar, okulda devam eder, okul ve öğretmen saygısı aşılanamamış öğrencinin kendi ailesine ve cevresine de bu saygıyı göstermesi beklenemez tabi ki burdaki saygı ifadesi hepimizin zamanında hocalarımıza karşı yaptığımız ufak tefek haylazlıklar değildir, bütünüyle insanlığa karşı oluşturulmuş bilinçtir yoksa hepimiz öğretmenlerimizi zaman zaman sinir etmekten hoşlandık. öğretmen olmanın ne demek olduğunu anlamak için karşınıza sürekli konuşan 40 adet çoğu alın ve birşeyler öğretmek için kendinizi hırpalayın emin olun ki bütün öğretmenler maaşlarını sadece okuldan cıkınca düşünüyorlar, bazıları tatili bol diyor bunu diyenler bir okulda 2 saat ders anlatsın bakalım üzerlerinden nasıl tır geçmiş gibi oluyor, ama gelin görün ki köylerde veya varoşlardaki pırıl pırıl öğrencilerin gözlerinin içine bakıp onların temizliğini görmenin ve onların dünyasını renklendirmenin bedeli paha biçilemez. bunların kimisi kadroludur kimisi ücretlidir 400 tl maaş alır.
bu bilinçsiz ayrıyten pink floyd'a değer verdiği gibi, yozlaşmış öğretmenlerden elbette dert yanacaktır. duvardaki başka bir tuğladır ama o duvarın sağlamlığını belirleyecek en değerli taştır. the wall şarkısında ise bu duvarı adeta kerpiçten ören irlanda eğitim sistemine isyan edilmiştir. öğretmenliğin kutsiyetine değil niteliksizliğine sövmüştür lakin her gün sivilce patlatmaktan bıkan asi bünyeler rock kültürünün ne demek olduğunu bilmeden haluk levent naralarıyla bu şarkıyı söyleyip kendilerini dadmin ederler.
zaten herkesin kutsal olduğu bir ülkede yaşadığımızdan şaşırtmayan bilinçsizdir.
öğretmenler kutsal, doktorlar kutsal, anneler kutsal, babalar kutsal, dedeler nineler zaten kutsal... herkes kutsal aburakoyim
edit: tabii bu entry eksilenmeliydi. bizi doğduğumuz günden beri hiçbir değeri sorgulamamamız için yetiştiren, zamanında bilmemne partisinin 2-3 işine koştukları için öğretmen olan mübarek şahsiyetler olsun, asla iyileşemeyeceğinizi bildiği halde 25 kutu ilaç dayayan muhteşem doktorlarımız olsun, kendi yiyecek ekmeği zor bulduğu halde fare gibi doğuran annelerimiz olsun, bizi s.kip parasını vermediği gibi üstüne bir de vergi toplayan aziz devletimiz olsun, her türlü sosyal hakkımızdan feragat ederek beslememize rağmen 2-3 çapulcuyla baş etmeyen (edemeyen değil) muhteşem ordumuz olsun hep eli öpülesi varlıklar.
(bkz: bi siktir git)
(bkz: bir iç dökme aracı olarak sözlük)
muhtemelen yaptığı ibnelikten sonra öğretmeninden şebeşilleyi yemiş, eve gelir gelmez de sözlüğün başına geçip kinini kusmuş ergen sözlük yazarı zırıltısı.