bu adam(kadın)ların çocuk ve gençlerle uğraştığı ve ciddi anlamda bütün toplumu oluşturan en temel işi yaptıkları gerçeğini şimdilik bir kenara bırakalım.
öğretmenlik, doğası gereği, saatleri olmayan bir meslektir. en basitinden bunun yazılı hazırlaması/okuması var. derse hazırlanması var. yükseltme sınavları var, kurul toplantıları var.
ki şu da var ki bizler yeri geliyor kendi çocuğumuzla, kardeşimizle başa çıkamıyoruz, bunlara tahammül edemiyoruz. ilkokulu ayrı dert, lisesi ayrı dert. zaman açısından bakıldığında, evet belki en az çalışan meslek gruplarından birini oluşturuyorlar; ama yapılması en zor işlerden birini yapıyorlar. bunu da unutmamak lazım.
ve yeri gelmişken belirtmeden geçemeyeceğim. öğretmenler kesinlikle yetersiz maaş alıyorlar. eğer ki biz ülke olarak 1600-1700 lira para verdiğimiz bu insanlara çok alıyorlar diyebiliyorsak yazık bize.
annem babam öğretmen benim. benim ailemin durumu iyiydi belki. ancak evine et götüremeyen öğretmen aileleri tanıyorum. bugün bu satırları yazabilmemi sağlayan, yarın iyi ettiğim her hastada payı olacak öğretmenler onlar. bu ülkenin başbakanını da, mühendisini de, profesörünü de yetiştiren öğretmenler onlar. ve evlerine et götüremiyorlar. oturup komik komik hesaplara girişmek yerine bunun düşünülmesi gerektiği kanısındayım.
ek: 1200-1300 demişim düzelttim. 1600-1700 olacak o.
Eve iş getiren bir meslektir öğretmenlik. Çalışma sadece kurumda kalmaz, öğretmenler, evde yazılı okuma, ödev kontrolü, günlük plan, yıllık plan not girme gibi işlerle uğraşmaktan sevdiklerine zaman ayıramaz.
Ayrıca okulda nöbet tutmak, hafta sonu veli toplantıları, hafta sonu hatta gece de süren öğretmen kurulu toplantıları olur. Evine doğru dürüst zaman ayıramaz. Hafta sonu da çalışır ama bunun için ücret alamaz.
Hiç bir zaman yaşam standardı yükselmeyen bir garip meslektir öğretmenlik, her zaman yetiştirdiği öğrenci işe başlayınca ilk maaşında bile 20 yıllık bir öğretmenden daha fazla maaş alır, ama bu meslek yine de sevilir.
Türkiye'de öğretmenliğin Sosyal statüsü düşüktür...
Hep kendinden bir şeyler verirsin... Hep senden gider...
Özellikle anadolunun ücra köşelerinde yıllarca mecburi hizmet diye gönderilip görev yaparsın, lojman yoktur, yaşam standartlarının çok altında yaşarsın, üşür, aç kalır, sinema, eğlence, kafe nedir göremezsin, aylarca atandığın köyden çıkamazsın... Ama yine de mesleğini ve öğrencilerini seversin...
Öğretmenlik gerçekten ve yaşamdan fedakârlık gerektiren bir meslektir...
Hep kendinden bir şeyler verirsin... Hep senden gider...
yaz tatili 2 ay.
sömestr tatili 14 gün.
19 mayıs(lisedeki öğretmenler görevlidir tatil değildir) veya 23 nisan(ilköğretimdeki öğretmenler görevlidir tatil değildir) 1 gün de buradan koy.
extra dışında kar sis tatili avantajı 1 günde buradan koyalım.
ramazan tatili 3.5 gün
kurban tatili 4.5 gün
hafta sonları 46 hafta*2 92 gün.
topladığınızda evet baya tatil yapıyor sevgili öğretmenlerim.
...
bilgilendirme:kıskananların bir tarafına kına temini yapılmaktadır.
öğrencinin işine gelen olaydır. hoca ne kadar uzun tatil yaparsa öğrenci o kadar mutlu olur. bir de kafama şu soru takıldı altı ay yerine dört ay olmasın o hatta bazen üç aya bile düşebiliyor diye biliyorum amma neyse hadi.
ayrıca alınan yüksek maaşlar da cabasıdır. en düşük öğretmen maaşı 1600 liraya yakındır. üstüne okullar açıkken ek ders alırlar. her gün okula gidip derse giren öğretmenler 1000 lira civarı ek ders alırlar. hiç ek ders ücreti almayanları haftada 15 saatin altında derse girerler. yani sadece iki günlük mesaileri vardır.
bu öğretmenleri anlamakta zorlanıyorum. az maaş alıyoruz diye bıdı bıdı konuşuyolar bu maaşa bu tatil olsun artık diyolar. sen ne kadar çalışıyosunda bi de tatili hak ediyosun. bugün kaç yüzbin öğrenci dersaneye gidiyor? adam gibi öğretinde gitmesinler. ben dersi anlayamadığım hocadan git özel ders al lafınıda duydum. soru sorduğumda işim var deyip at yarışı oynamaya gittiğinide gördüm. (bulunduğum ilin en iyi ikinci lisesinde okumama rağmen mevcut hocaların durumu) ayrıca yok ehliyet sınavıymış yok bilmem ne hedesiymiş diye günlük aldıkları paralar da cabası. bu arada var mıdır mesleğinin hakkını veren hoca? elbette var. ama şu durumda çok az kaldı onlardan. bugün devletin açtığı okuma yazma kurslarına desen yazda çalışmıyorsunuz buyrun birde ayrı hoca tutmayalım siz ders verin desen kıyameti koparırlar. itirazı olan?
1000 lira civarı ek ders sözlerine çüş derler bu öğretmenler. Kim almış o kadar parayı. bilmiyorsunuz bari sallamayın beyler. tam ek ders alan bir öğretmen 428-457 tl ek ders alır. Tam alanda sınıf öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleridir. Bazıları da tam alır. Hafta sonları diğer memurlar tatil yapmıyor muymuş acaba? Merak ettim. Benim tanıdığım memurlar yapıyor da. Ayrıca hiç seyyar satıcı bilgilerini eve götüren zabıta, duruşma dosyasını eve götüren hakim, soruşturma dosyasının eve götüren polis, işlemler dosyalarını eve götüren masabaşı memur, paraları eve götüren maliyeci, kazma küreğini eve götüren işçi, hastasının dosyasını eve götüren hemşire görmedim ben. Var mı gören? Ama öğretmenlerin işinin de yüzde 70'i evde geçiyor. O nasıl oluyor? Hadi polisi ele alalım. 12/24 çalışıyor bu zat. yani 24/48. bir gün çalışıp 2 gün dinleniyor. hesaplayalım: 243 gün tatil yapıyormuş. aklınıza mı gelmedi? itfaiyeye bakalım onlarda 12/24 çalışanlar var. vay beee onlarda o kadar çalışıyormuş. boş boş konuşmayın. kolay sanıyorsunuz bu işleri. adam akıllı araştırma yapın ondan sonra yazın ki bir şey bilmediğiniz ortaya çıkmasın.
Öğretmenlerin izin hakkı yoktur. Diğer memurlar gibi izin alamazlar. Bu izni çıkalım: 77-30= 47 gün.
Diğer memurlardan 47 gün fazla tatil yaparlar. hafta sonları bayram tatilleri her memura tatil. yaz tatili boyunca da ek derslerini alamazlar. Lakin bir öğretmenin evde mesleği için harcadığı saati ayrıntılı hesaplarsanız çoğu mesleğe fark atar. Durum bundan ibaret.
Edit: Yanlış hesap yapmışım kusura bakmayın. Şimdi yarıyıl tatili içinde 3 hafta sonu var. 6 gün zaten herkese tatil.
temmuz-eylül arasında da 9-10 haftasonu tatili var. 9 üzerinden hesaplayalım. 9x2=18 gün.
olayın temeli öğretmenlerden ziyade öğretmen yetiştiren kurumlara yani eğitim fakültelerine dayanır aslında. bir ülkenin geleceğini kurtaracak olan tek yer eğitim fakülteleridir zira öğretmen yetiştirmek başlı başlına bir sanattır. günümüz eğitim fakültelerinde verilen eğitimin lise müfredatı düzeyinde olması, öğretmen adaylarının meslekten soğuyarak mezun olması, uygulamaya önem verilmeden teoride öğretmenler yetiştirilmesi, üniversite adı altında gelinen yerde 4 sene öğrenip görülüp adayların araştırma vb. bilimsel etkinliklerde yer almaması gibi konular yetiştirilen öğretmenin niteliğini etkilemektedir. bunlara ilaveten eline diplomasını almış bir "öğretmen" e sırf bir sınavı geçemedi diye hala öğretmen adayı diyen toplumun bireyde yarattığı motivasyon kaybı etkeni, yetiştirilen öğretmenin mesleğine de yansımaktadır. bu şartlarda mesleğini severek yapan öğretmen bulmak haliyle zorlaşmaktadır ancak bizler yine de geleceği biçimlendirecek insanlar olarak yaptığımız işin kutsallığını biliyoruz. kutsallık kavramını pek sevmesem de işlenen ürünün insan olması ve somut çıktıların alınamadığı bir meslek yapmak, fiziksel yorgunluk veren işlerde çalışan bireylerinkine nazaran emin olun çok daha yorucudur. burada işin işine sorumlu olma durumu girer ki önceden de bahsettiğim gibi insanla uğraşmaktadır öğretmen denen varlık, iyi insan yetiştirmektir amacı yani karşınızdaki ne denirse yapmayı becerebilecek bir köpek değil. karşınızdaki hayatı yeni kavramaya başlayan, gördüğü, duyduğu, yaşadığı her şeyden etkilenen, çok hassas yaklaşılması gereken bir varlıktır. sonuç olarak öğretmenlik gerçekten ama gerçekten herkesin kolaylıkla yapamayacağı bir meslektir. yani davulun sesinin uzaktan hoş gelmesi meselesi var işin içinde.
maaş olayına gelirsek çok uzun yazmaya gerek yok sadece wikipedia üzerinden diğer ülkelerin eğitim sistemlerine bakarsanız öğretmenlerin aldıkları maaşların ne kadar olduğunu görebilirsiniz, ki bu ülkemizde bu konuda sorunlar olduğunun açıkça kanıtıdır.
tatil olayına gelirsek de:
tatili öğrenci yapmaktadır, öğrenci tatildeyken de ayrıca öğretmen tatil yapar diye bir durum söz konusu değildir, öğretmen yazları okul kapandıktan sonra da okulundadır, okul açılmadan hemen önce de ve düşündüğünüz gibi okulda öğrenci yoktur, ancak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bireyler öğretmenlerin örneğin kuruma bildirmeden yıllık izinlerinde bile şehir değiştiremeyeceklerini bilmiyorlar.
haftasonları da sandığınız gibi yan gelip yatılmıyor bu meslekte. bir sonraki haftaya yönelik hazırlıklar yapılır, kaldı ki bu toplumda normal şartlarda çalışan her birey, her hangi bir bakkal bile pazar günlerini tatil olarak geçirmektedir. yani sizin beklediğiniz yani zaten sistemin yaptığı: köleleştirmek.
bu söylediklerim yani yazdıklarım size yanlış gelebilir zira bahsettiğim şekilde davranmayan öğretmenler görmüşsünüzdür mutlaka ancak her sepette çürük elma çıkmaktadır.
aslında benim derdim bu açıklamalar dışında bir şey. Öğretmenlik mesleği kutsal mavrasına kadar gidiyor. eskiden öğretmenin toplumda bir sosyal statüsü vardı sanki yani öğreten kişidir, saygı duyulur.
ancak günümüzde öyle bir konuma geldik ki, bir öğretmen olarak aldığımız maaşı ve yaptığımız tatili hakettiğimizi anlatmaya çalışıyoruz klavye başında hulk a dönüşen ergenlere,
ne yazık ki diyorum, gerçekten yazık çünkü halimize...
not: öğretmen adayı değil, ÖĞRETMEN.
edit: yanlış anlaşılmasın diye, yıllık izinden kasıt yaz dönemine denk gelen izinli sayılma süresidir, sonra ne diyor bu demeyin.
doğrudur efendim. yattığınız yerden para kazanmak istiyorsanız öğretmen olun. hem öğrencilere doğru düzgün ders anlatmayara tüm yıl yatabilirsiniz bile. eşek gibi çalışıp asgari ücret alan insanlar gibi olmak istemiyorsanız sırtınızı devlete dayayın. ya memur ya öğretmen olun gitsin efendim.
türkiye şartlarında okulların sınıf mevcut ortalamaları 40 civarında bu sayıdaki oğrencinin olduğu bir sınıfta oğrencilerin eğitimi, ahlaki gelişimi, psikolojik gelişimi ve bilimsel anlamda gelişiminden sorumlusunuz,bununla kalmaz yanlış ortamlarda yanlış, eksik bilgilerle yatiştirilmiş davranış bozukluğu gosteren çocukların bu davranışlarını duzeltip kendine faydalı birey yapmakla da sorumlusunuz. öğretmenin aldığı parayı ona hak gormeyen insanlar lutfen gidip sadece bir gun 40 çocuk alın ve gun boyunca onlara matematik ya da fizik artık ilgi alanınız neyse oğretmeye çalışın. bu deneyin sonucununda gerçeği anlayacaksınız. öğretmenin yaptığı tatil onun yıpranma payının karşılığıdır bazı herşeyden bihaber olan cahiller bunun ne demek olduğunu anlayamayabilirler.
bunu oturup hesaplamak yerine üniversite sınavına çalışsaydın da sen de kıskanmak yerine öğretmen olsaydın denilecek yazar saçmalaması madem aldıkları parada gözünüz var neden öğretmen olamadın diye de sorarlar adama.
