öğrenci evi pisliğinin doruk noktaları

    6.
  1. camdan aşağı kusulan duvardaki kırmızı şarabın lekesi hangi apartmanda dört sene boyunca kalır? hangi apartmanda o leke yıllarca görülmez? bana söyleyin. hangi evde bu bana söylenmez?

    hangi evde koltuğun altından iki aylık jel kıvamında muz çıkar? tabii önce bu muz evde bir şekilde kaybolur, bulunamaz; nadiren yapılan ev temizliği sırasında ortaya çıkar.

    44 numara çamurlu botlar, kola ve börek başka hangi evde aynı masanın üzerinde durur? onu geçtim masanın üzerinde bot mu durur?

    ayrılınan eski sevgiliye ait bir özel eşya kaç ay aynı masanın altında kalır? bir sene kalanını gördüm. yün topuna gelmiş toz yumakların arasında bir adet halka küpe! başka hangi evde olur bu?

    hangi evde klasik gitar tepsi olarak kullanılır? üzerinde ekmek arası peynir yenir? klasik gitarın içinden ekmek kırıntıları çıkar. o ekmek kırıntıları akustik bir ortam yaratır belki de.

    tıkanan lavabonun kaşığın tersiyle açılanını başka yerde gören varsa beri gelsin.

    o tıkanan lavaboyu kaşıkla açana bakmak için beri gelen kişi başka hangi evde koridorun ortasındaki çarşafa ve elbiselere takılır yere düşer?

    başka hangi evde bir insan oturur çevresindeki pisliklere teker teker bakar ve bunları bu şekilde yazar?
    160 ...
  2. 1.
  3. kalabalık veya az kişi kalınan öğrenci evlerinin uzun süre temizlenmemekten temizlenmesi en zor olan halleridir. herkes yaşamıştır bunları, ya da şimdi anlatacaklarım efsane gibi gelse de birebir yaşadığım, gördüğüm olaylardır. nitekim iğrençtir. ama iğrençliklerle yaşamışızdır.

    kaç kişi öğrenci evinde aşırı beslenmekten şişmanlayıp, kamburlaşan ve uçamayan sinekler gördü? efendim, ben de pis bir insan olsam da bu olay benim evimde yaşanmadı. ama olayı ben kendi gözlerimle gördüm. yaratığımsı mutant sinekler vardı buzdolabında...

    öğrenci evinin buzdolabı hep boş olacak değil ya! bir ara doluydu. buzlukta yarım kangal sucuk, alt katında birer tencere mercimek çorbası,makarna ve kahvaltılık malzemeler. yaz okulunun da son günleri... derken o son yaz okulu günlerinde sular bir kesilir; bir hafta akmaz olur. küresel ısınma mı derler ne derler bilinmez ama ortada küresel bir kokuşma vardır. tabii, sular gelmeyince bulaşıklar yıkanmadan memleketlere dönülür; tabi buzdolabının içindeki yemekler buzdolabının kapağı kapalı vaziyette bırakılır.

    bir ay sonra memleketten dönüşte, ödenmeyen elektrik faturası yüzünden elektrik sayacının mühürlendiği görülür. kapı açıldığında ortalığın karanlıkta ne koktuğu kestirilmeye çalışılır. sabah olunca bir bakılır ki...

    mutfak ve çevresindeki duvar ve tavanlar yürüyen larvalarla kaplı. buzdolabı ise radyasyon yayıyor, efendim ısı yayıyor. kapak bir açılır ki... orta rafta aşağı yukarı yirmi kadar şişmanlamış,kamburlaşmış ve uçamayan sinekler, yanlarında larvaları... şapkalı mantar kıvamına gelmiş bir mercimek çorbası! erimiş makarna... buzluk bölümünde ise durum daha kötü! o bırakılan yarım kangal sucuk, kılıf içerisindeki bir jele dönüşmüş. kenarlar gözükmüyor kurtlardan... anında kpatılıyor üst kapak. alt kapağı kenarlarındaki yumurtalar ise diş macunu reklamlarından çıkma gibi... hepsi de yumurtaları fırçalanmayan tarafı...

    bu bahsettiğim olaydaki kişiler ve yerler tamamen gerçektir; ders alıması ibraz olunur.

    peki ya yedi hafta boyunca yıkanmayan bulaşıklar? ve o yedi haftalık bulaşıkla sürekli yaşam halinde olmak? ama en kolayı da o yedi haftalık bulaşığı yıkamak. yıkayamıyorsun zaten. betonlaşan kirler; insana tencereleri atmayı gerektiriyor. anında bitiyor onca bulaşık...

    peki ya televizyon sehpasının kenarına sıkıştırılmış vaziyette duran dört aylık kirli çorap?

    on dört ay önce alınan yeni botun etiketi?

    hep aynı yer karosunun üstündeki yirmi santim çaplı toz öbeği?

    iki dönem önce cam kenarında öldürülmüş sinek?

    daha ne pislikler...
    74 ...
  4. 166.
  5. Öğrenciyken bir defasında Bursa'daki ev arkadaşımın ankara'da öğrenci olan erkek arkadaşının evine hafta sonu misafir olduk. Geleceğimizden haberleri olan ve Üç erkek öğrencinin yaşadığı bu ev, benim hayatımda gördüğüm en pis evdi.

    Kapıdan girdiğimizde arkadaşımın bana, "ayakkabılarını sakın çıkarma" demesine fırsat kalmadan ben ayakkabılarımı çoktan çıkarmıştım. Ve yere basmamla birlikte çorabım yere yapıştı. Hala daha Ne olduğunu düşünmek bile istemediğim yerdeki o yapışkan şeyden çorabımı alarak bir peçeteye sarıp cebime tıkıştırdım. çıplak ayak ayakkabılarımı geri giydim. Eve girerken ki, o kesif ve ekşi kokuyu bastırmak için sıkılmış erkek parfümünü hatırlamak bile istemiyorum. Yerlerde sprey boyalarla boyanmış hamam böcekleri geziyordu ve her birinin isimleri vardı. Çünkü Yılda bir kez yıkayarak temizledikleri evlerinin yıkanmasına bir kaç ay kaldığı için artık evcilleştiklerini düşündükleri hayvancıkların bir iki ay daha yaşamalarına karar vermişler. Perde sadece salonda vardı ve mutfak penceresi gri bir boyayla boyanmıştı. Evin diğer odalarının pencereleri de sanırım aynı şekilde perdeden tasarruf edilmişti.

    Tüm bunları gördükten sonra "Aç mısınız?" Sorusu karşısındaki çaresizliğimizi düşününce, paramız olmamasına rağmen arkadaşımın neden ısrarla yolda yemek istediğini net bir şekilde anlamıştım artık. Oturulacak en sağlıklı yer olan plastik bir sandalye bulup oturduktan sonra, saatlerce kaynamaktan akışkanlık kazanarak adeta bir kum saati şekline dönüşmüş bir çaydanlıktan çay dolduruldu kupalarımıza. Buz gibi olan bu evde, ısınmak için yapılabilecek tek şey o çayı içmek gibi görünüyordu. Çaresiz, Burnumdan solunum yapmayı bırakarak, o evde yediğim tek şey olan bir gofret eşliğinde o çayı içtim.

    Gecenin ilerleyen saatlerinde Yorgan yapmak için çıkarmak zorunda kaldığım Montum hariç üzerimdeki hiçbir şeyi çıkarmadan bir kanepeye kıvrılıp uyumaya çalıştım. Ertesi sabah Çok şükür gezi programı dışarıda kahvaltı ile başladı. Akşam ise bu gecede kendisinde kalmam için çok ısrar eden lise arkadaşımı kıramazdım elbette.
    39 ...
  6. 12.
  7. ve evde oluşan yeni canlıları tanıyamayan burak , necla ile apartopar evlendi..
    burak, çoraplarının yeşil değil sarı olduğunu biliyor artık..
    fayansların kahverengi değil , beyaz olduğunu gözyaşları içinde idrak etti..
    bulaşıkların yıkanabilen şeyler olduğunu da anladı..
    necla'yı asla bırakmayacak..
    20 ...
  8. 4.
  9. aniden misafir geldiğinde ortalık derli toplu görünsün diye balkona saklanan daha sonra unutulan,artık bir yığın haline gelmiş bulaşıklar.
    gün gelir aradığın bir tencereyi ya da herhangi bir mutfak eşyasını bulamadığında bir süre düşündükten sonra beyninde şimşekler çakar.balkon!bulaşık!
    19 ...
  10. 24.
  11. (tatil dönüşü).
    - bu ne birader, adamlar ara tatilde yerdeki kalebodurları mı değiştirmişler yuh yani.
    + asıl sana yuh, evi temizledim gerizekalı.
    11 ...
  12. 20.
  13. koltuğun altında içine defalarca attırılmış pet şişe bulmak. ne olduğunu anlamayıp koklamak.
    15 ...
  14. 8.
  15. tek vuruşta duvara zımbalanmış ve 1-2 sene orada kalmış hamamböceği * ile katkıda bulunduğum noktalardır.
    11 ...
  16. 3.
  17. uzun süredir yıkanmadan aynı yerde duran bulaşıkların mutfak tezgahına yapışması...
    9 ...
  18. 9.
  19. -tencerenin içinde rengi yeşile dönüşmüş bozuk makarna.

    -halının üzerine dökülen sigara küllerini el, ayak yardımıyla halının tüylerine yayma ve halının rengindeki donuklaşmaya şahit olma.

    -15 gün yıkanmayan omlet tavasına sıcak su değdikten sonraki akıllara zarar kokusu.

    -yerdeki çerez kabukları, şişe kapakları, sigara izmaritleri, iskambil kağıtları, ders notları, kirli donlar, kokuşmuş çoraplar, boş bira şişeleri.
    10 ...
© 2025 uludağ sözlük