özürlü doğacak çocuğunu aldıran anne

entry98 galeri0
    51.
  1. burda olayın tüm faturasını anneye çıkarmak hastalıklı bir düşüncedir.. gebelikte saptanabilecek malformasyonlar ve genetik defektler sınırlıdır.. bunların bile gebelik sırasında saptanabilmesi bir lütuftur.. çünkü özürlü annesi olmaktansa özürlü bir çocuk olmak daha sıkıntı verici bir durumdur kanımca.. bile bile bu dünyaya bakıma muhtaç bir birey getirmek insanın kendi korkaklığından başka birşey değildir.. onların tercih hakkı olmadığı için, dünyaya getirdiğimiz varlıkların geleceğini düşünmek zorundayız.. böyle bir çocuğu dünyaya getirmemeyi bencillik olarak addetmektense onun geleceğini düşünmek olarak düşünmeliyiz.. asıl sırf kendi korkaklığımız yüzünden acı çeken, yaşamın farkında bile olmayan, yaşadığı her anı ızdırap olan bir bireyi dünyaya getirmek bencillikten öte birşey değildir..

    gebeliğin ilk 3 ayında gerçekleşen düşüklerin çoğunun fetusun genetik bir defekte sahip olduğu için geçekleştiği bir gerçektir. bu gerçek bile bu gebeliklerin son bulması gerektiğini düşündürmektedir.. o yüzden özürlü çocuğunu aldıran anneyi suçlamak yersiz bir düşünceden başka birşey değildir..
    0 ...
  2. 52.
  3. Bu hayati kararı en zor fakat en doğru şekilde sonuçlandırarak kendine hayran bırakan kadındır.
    0 ...
  4. 53.
  5. vücudu üstündeki haklarını bilen, bu hakları devlet tarafından korunan, kararlarına saygı duyulması gereken kadındır.
    0 ...
  6. 54.
  7. doğru karar vermiş olan annedir. o çocuğun kendisinin ve ailesinin göz göre göre ömür boyu acı çekmesine gerek yoktur. ayrıca genel ırk sağlığının korunması için genetik özürlülerin dünyaya getirilmemesi gerekir. dünyaya gelmislerse de kısırlaştırılmalıdırlar.
    0 ...
  8. 55.
  9. türkiye'de nadir görünen anne adayıdır. diyanet işleri'nin bile "gerektiğinde kürtaj günah değildir" diyerek konuyla ilgili fetva yayınlamasına rağmen, kendileri müslümanlığı kulaktan dolma bilgilerle öğrenmeyi tercih edip "allah'ın verdiği canı yalnızca allah alır" sözüne inanırlar. lakin namus cinayetleri, düğünlerde havaya ateş açıp yanlışlıkla akrabaları öldürmek gibi aktiviteler nedense normal sayılır.
    0 ...
  10. 56.
  11. 57.
  12. ölüsü olan bir gün ağlar delisi olan her gün ağlar atasözünü akıllara getiren anne ve onun durumudur.

    birgün ağlamak mı yoksa hergün ağlamak mı? bütün mesele bu soruya cevabın altında yatmaktadır.
    0 ...
  13. 58.
  14. cennet kapılarını elinin tersiyle itmiş kadındır. * nasıl mı? bak arkadaşım:

    annelik duygularını tam olarak bünyesinde bulundurmayan kadının icraatı olabilir ancak bu. allah(c.c), hiç bir zaman insana taşıyamıyacağı yükü bahşetmemiştir. ölene kadar insan dünyevi görevlerini tamamlamış olmaz ve allah onu yanına alana kadar dener. gerek böyle hastalık sahibi olacak çocuğu vererek gerekse kendisine çok ağır bir hastalık vererek dener. ama illaki dener... sen yaşam esnasında bu denli zorluk yaşayarak aslında cehennemde çekeceğin acıyı çekmiş oluyorsun. yani o çocuğa bakarak allah'ın takdirini ister istemez kazanmış oluyorsun. normal çocuğa bakan bir anneden binlerce kat sevapla boğulacaksın yahu daha ne! o da bir insan değil mi?.. gerçek bir anne, evladı için ölecek bir anne o çocuğu ne pahasına olursa olsun aldırmaz. isterse hergün ölüp ölüp dirilsin ama o çocuğu yaşatır.

    anne budur, diğeri bebeklerden hoşlanan kadındır işte!...
    4 ...
  15. 59.
  16. mantıklı kararı veren annedir. düzelmeyecek bir özür ile doğup zorluk çekecek çocuğunu düşünerek vereceği doğru bir karardır.
    1 ...
  17. 60.
  18. kürtaj karşıtı amerikan denyolarıyla paralel düşünenlerin hakaret ettiği kadın. bahsedildiği gibi, kadının kendi bedenini ilgilendiren konular üzerinde karar verme hakkı vardır. tartışılabilir konular olan etik veya ahlak, annenin vicdanı bağlamında değerlendirilmelidir, allah'ın verdiği can alınır mıymış tarzı saçmalıklarla değil. allah falan vermiyor canı, insanların "korunup korunmadığı" belirleyici oluyor mevzuda. hayatıyla ilgili herhangi bir kararı diyanet fetvalarıyla verenlere de aşina değilim. ayrıca, doğmamış çocuğun varlık-yokluk kavramları hakkında edecek kelamı ve farkındalığı yok, ki bizler de varolmayı ya da baştan hiç varolmamayı seçmedik. farkındalık önemli, zira fetüsü bir insan olarak kabul etmek, ne derece doğru bilemem. o zaman, -tabir için af dilerim- "attırdığınızda" yok ettiğiniz, doğup insan olabilme, farkında olabilme olasılığını ortadan kaldırdığınız potansiyel çocuklara da üzülün. doğmamış fetüsler üzerine felsefi yorumlar yapmak, yargıda bulunmak kolay tabi. ama annelerin böyle bir durumda karar vermeleri, ya da onların bedenleri üzerine dinsel kaynaklı ottan b.ktan sebeplerle yasaklar getirenlerle uğraşmaları zor. en iyisi, biz farkında olanların duruma hiç karışmaması, yargıda bulunmaması.
    0 ...
  19. 61.
  20. genelleme yapmaktan ziyade farklı bir açıdan bakılacak olursa, annenin büyük bir suçunu örfbas etme durumuda olabilir. Kararına yine saygı duymakla beraber o kadını lanetlemekte lazımdır.

    Umarsızca davranan bir kadının bir gecelik umarsız tavrının hayatının bütün sorumsuzluklarından kaçarken bunuda o sorumsuzluklarının eklenmesi cabasıdır. Hamileliği boyunca binbir lanet şey kullanıp hatta çocuk olmadan önce neyin ne zaman kullanılmasının bilindiği bir dünya da onları kullanırken karnını büyütmesi ve bu sakatmış aldırmalıyım demesi oldukça acınası bir durumdur.

    Modern çağda neyin nasıl sağlıklı olacağı aşağı yukarı artık bilinmektedir ama buna rağmen devam edipte "bana verilmedi" "ben cezalandırıldım" diyipte aldıranlara da yazıklar olsun.

    Tabii ki bu kürtaj yaptıran onlarca haklı kadın arasından gözen batan kadın çeşidinden sadece biri, hayatımda tanıdığım biri, hayatınızda tanıdığınız biri.
    1 ...
  21. 62.
  22. 63.
  23. saygı duyulması gereken kişidir. doğacak çocuğu bakacak olan odur.
    1 ...
  24. 64.
  25. kimine göre aşağılık kimine göre de tatlı bencil, mantıklı annedir.

    bana kalırsa da cennetin kapılarını elinin tersiyle itmiş annedir.

    çocuğu özürlü ise daha çok sevilesidir, daha çok bakılması gerekendir.
    3 ...
  26. 65.
  27. özürlülüğü 2-3(?) aylık olana dek anlaşılmışsa en doğrusunu yapmış potansiyel annedir.
    1 ...
  28. 66.
  29. 67.
  30. vicdanlı akıllı tıp hakkında az çok bilgili ,doğuramadığı çocuğunu sevdiği onu düşündüğü kadar bundan sonra doğuracağı diğer cocuklarını da sevecek olan annedir. ailesini evini dusunen annedir. vatana millete yuk omak ıstemeyecek annedir. bilinçli annedir. bu devirde ne cennet kapısı ne başka bırsey masalına ınanmayan akıllı kadındır. cennet masalına inansa bile sırf cennete gitmek uğruna bir zavallı yavruya çekilmez bir hayat vermeyecek kadındır.
    kısacası eli öpülesi kadındır.
    1 ...
  31. 68.
  32. hem kendisine hem de cocuguna iyilik yaptıgını zanneden lakin nasıl normal bir insanın yasama hakkı varsa özürlü dogacak cocugunun da aynı hakka sahip oldugunu düşünmeyen anne.
    2 ...
  33. 69.
  34. hayat kurtarmış annedir. kendisi için ne kadar üzücü ve zor bir karar olduğunu herkes tahmin edebilir heralde, yine de bu kararı verebilmiş, bilinçli ve güçlü bir annedir. küçükken bakılır anlamaz ama bu çocuk büyüdüğünde ne olacak? nasıl bakılacak, insanın o şekilde birilerine muhtaç yaşamaktansa ölmeyi tercih edeceği apaçık ortadadır.
    2 ...
  35. 70.
  36. sağlıklı insanların bile yaşamakta zorlandığı bu dünyada yaşaması neredeyse imkansız olan çocuğunu dogurmak istemeyen ve bundada haklı olan anne. ancak bu iş dinen sakıncalıolabilir
    0 ...
  37. 71.
  38. anneliği tam anlamıyla yerine getiren kadındır. her kadının hayali olan annelik duygusundan evladının yaşayacağı hayatın zorluklarını düşünerek vazgeçebilmiş, evladına kıyamadığı için kendisine kıymış bir annedir.
    2 ...
  39. 72.
  40. pazardan elma armut almıyorsun ki seçesin, çocuk yapmadan önce düşüneceksin bu ihtimali, çocuğu yapmadan önce buna karar vermek senin hakkındır fakat yaptıktan sonra o cana kıymak gibi bir hakkın olamaz, hayatta bazı şeylerin geri dönüşü olmaz, bu da onlardan biridir, dediğim gibi, eğer bu riski gözün yemiyorsa hiç çocuk yapmayacaksın, yok yapıyorsan da yaptığın şeye sahip çıkacaksın.

    'e bu çocuğun ilerde çekeceği acılar' falan filan, bunlar bence demagoji, kendini haklı çıkarma çabası, o çocuğun getireceği zorluklardan doğan korkudur, bir sürü özürlü insan var bu dünyada, onların annesi anne değil mi? ayrıca cennetin annelerinin ayağı altında olmasının sebebi nedir? bu düşüncenin anlamı nedir? şöyle bir kere daha düşünmek lazım, zordur evet özürlü bir çocuk büyütmek ama onu aldırmak, öldürmek demektir.

    o zaman zorluk çekmesinler, acı çekmesinler diye tüm özürlüleri öldürelim?

    açık olun lütfen, bana doğacak çocuğunun acı çekmesini istemeyen duyarlı anne ayağı yapmayın !

    bence, doğacak olan özürlü çocuğa bakabilme cesareti ve duyarlılığına sahip olmayan, 'anne' kavramından habersiz ve bu kutsallığa layık olmayan insandır bu düşüncenin sahibi. * *
    2 ...
  41. 73.
  42. topluma en büyük iyiliklerden birini yapan annedir...
    2 ...
  43. 74.
  44. kendinizi özürlü çocuğun yerine koysanız anlayabileceğiniz annedir. bakamayacağından, bakmak istemeyeceğinden değil, nasıl istemez karnındaki bebeğini ama öyle bir hayatı çocuğuna layık göremediğinden yapar bunu sanki.
    bu durumda bebeğini aldıran anne ona kıymış değildir asla, bu kararı verebilmek, bu acıya katlanabilmek kolay mıdır?
    o bebeği ne kadar çok istese de sadece onu düşündüğü için kendi canını yakan annedir.

    ayrıca burada doğuştan özürlü, felçli olacak bir çocuktan bahsediyoruz. tekrar ediyorum felçli. yani çevrenizde gördüğünüz kaza geçirip tekerlekli sandalyeye mahkum olan veya haberlerde izlediğiniz kolları olmayan ama ayaklarıyla yazan, çizen vs. insanlardan bahsedilmiyor tabiki.
    2 ...
  45. 75.
  46. Öncelikle sona söylenecek cümleyi baştan kurarak başlayayım: "özürlü diye bir şey yoktur, ne tıbben ne de başka bir şekilde."

    mesela bugüne kadar insanlık bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da sadece kalabalık olmanın avantajıyla bir zeka normali/kriteri belirlemiş. Bu normalin/kriterin dışında yani altında kalan kitleye ise zeka özürlü damgası vurmuştur. Yani anlaşılacağı üzere tamamen kalabalık olmakla ve seviyeleri belirleme "gücünü" elde tutmak ile alakalı bir durum bu. Oysa ki zeka özürlü ve fiziksel özürlü dedikleri kişiler aslında farklı kişiler. Bu farklı kişiler ile normal sayılan kişileri ayıran nokta ise sorulan soruların veya hayattaki yaşamsal eylemlerin onlarda yarattığı karşılığının farklı olması ve bu karşılığı anlayacak bir algılama genişliğine sahip olmamamızdır. Yani algılamalarımız "farklı".

    Bu farklı insanların bu hayata adapte olamadıklarından bahsediliyor. Elbette olamıyorlar (olmak istediklerini bile varsaysak) çünkü dış dünyayı şekillendiren gene aynı kalabalık. Ayrıca egemen kalabalığın bu insanların bu hayata adapte olup olmamak noktasında bir seçimlerinin olabileceğine de inandığı söylenemez. Bu nokta da bir itirazım var. Ben farklı insanların bu seçimi yapabildiklerine gayet inanıyorum. Şöyle ki yakın bir arkadaşımın bir anısından yola çıkıyorum. Hikaye sevgili olan iki "farklı" kişi ile ilgili. Kadın kişi trip atıyor bilindik kadın tribi diyelim işte dokundurmuyor elleme falan diyor bunun üzerine erkek kişi "bak eğer bana bir şey söylemek istiyorsan bunu açık açık söyle çünkü ben anlamıyorum" diyor. Bunu belirlenen kriterlerin üzerinde bulunan kişilerin çoğu yapamazken bu insanlara zeka özürlü demek riyakarlık falandır. Ayrıca bu değerlendirmeyi yapabilen bir "farklı" kişiyi karşıma alıp ona "evet, senle ben çok farklı insanlarız ama benim tarafıma gelmek istiyor musun?" diye sorduğumda kendine dair bir değerlendirme yapacaktır.

    Son olarak kişilerin "acıma" refleksi değildir bu yaptığım bu ayrı bir şey. Örneğin arkadaşımın "farklı" abisi çok iyi saz çalar onu dinleyen komşu teyze ise "ne güzel çalıyor vah vah" der. Aslında bu kadının düşündüğü "bak o bu halde ama hayatında yaptığı bir şey var peki ben ne yaptım? öküz müyüm ben ne yaptım?" işte bu sorular sadece o kadına ait değil insanlar bu tarz sorular yüzünden geberip gidiyor mutsuz mutsuz. Bunu bastırıyor kişi o "vah vah" ekiyle. Bunun tersi de mümkün tabii. Geçen gün Yüksel Caddesinde kör insanların konseri vardı gayette boktan çalıyorlardı ama herkes saatlerce dinledi. Bu da işin tersten okunuşu bu da bariz acımak ile ilgili yani gene kalabalığın koyduğu kriterlerin dışında kalanı dinleyerek ona lütufta bulunmak oysa ki o insanlar sadece farklı! Bunu anlatıyorum ki kafalar değişirse belki bu kalabalık olmaktan kaynaklı yapılan dayatmacı zihniyet ortadan kalkar.

    özürlü doğacak çocuğunu aldıracak anneyi eleştirenler insanlara aslında özürlü diyenlerdir. o anne ise ya bu kalabalıktandır ya da bu kalabalığın zırvasından etkilenmiştir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük