Özlemek beklemektir. Beklediğinin yolunu gözlemektir. Herşeyde onu hatırlamak hep iyi anları tekrar yaşama isteğidir. Kötü anlar aklına geldiğinde bile olsun yanımda olsun da demektir. Özlemek geceleri uzun gündüzleri bulutludur. Özlemek kavuşacağının hayalini kurup uykuya yenik düşüp rüyada devam etmektir. Özlemek gelmeyecek biri için ise hüzün ritüelidir.
Bu da geçer diye diye diye geçecek olan duygu. ilk defa bir insana karşı gururumu kırıp özledim yazdım, oysa onun umrumda bile değilmişim. Şu saatten sonra onursuz bir duygudur benim için özlemek. Yuvadan sürülmüş erkek aslan gibi düşkün ve ölmeye mahkum bir duygudur. Ölene kadar dolaşsın dursun kalbimin içinde, erkek aslan nasıl dişlere mahkumsa yaşayabilmek için, özlem de sevgiliye hiç değilse bir umuda mahkum. Şimdi ne sevgili var ne de bir umut. Bu gün ölmezse yarın, yarın ölmezse öteki gün elbette ölecek bu düşkün ve onursuz duygu.
özlemek sadece bir insanı, hayvanı ya da nesneyi özlemek midir? bir çiçeği? ya anıları özlemek? geçmişte olanları. komple kaybettiklerini, kaybedilenleri, kayboluşunu. özlemek herkese herşeye mahsustur. özlemek kötü değildir. ama mutlaka sınırlandırılmalıdır. yoksa akıl kaybettirir.
Bazı insanlar için hiç bitmeyecek olan insanın içini her gün yavaş yavaş işleyip yıkan, ağlamaktan kahreden anlaşılması zor ve tanımı olanaksız olan bir histir.
‘’Özlemek için nazım var
Mavi için edip
Sevda için Ahmed Arif..
Bazen özledim diyemezsin.
Nazım okuyorum dersin.
Ben nazım okuyorum.
Sen ne yapıyorsun?”
Ozlemek kelımesı benım için sahısları degıl zamanı kapsıyor. Tuhafca arasıra düşünseli yasıyorum. Zıhnımde bı ozlem oldugu zaman, genelde hava durumunun oldukca soguk veya yagıslı, boyle gunlerde de tv karsısındakı ızledıgım cızgı fılmlerı anımsıyorum. Gunumuze yakınlastıkca materyaller kayboluyor. Sadece kendımı gun ısıgı batarken veya dejavu yasadıgımı hıssettıgimde ozledıgim bır seyler oldugunu dusunuyorum. Kısmen zamanen.
laf olsun diye değil gerçekten ve büyük bir çaresizlikle yaşanıyorsa eğer olur olmadık yerde ağlama isteği uyandırır, ciğer yakar, kemik sızlatır, aşktan bile kuvvetli bir histir.
Sürekli içinizde arka planda var olan duygu. Arka planda devamlı çalışıp bilgisayarınızı yavaşlatan salak programlar gibi, insanın konsantrasyonunu bozar.