--- batılı anlamda özgürlük genel olarak "başkasına zarar vermeden istediğiniz her şeyi yapabilmek" şeklinde tanımlanıyor. ahlakın sınırlarını belli değil, hatta yok da diyebiliriz belki. çünkü kilit nokta "diğerlerine zarar" oluyor özgürlük için.
--- örneğin bu (bkz: 25 ekim 2016 bilgi üniv public sex şenlikleri) başlığı biraz incelersek göreceğiz ki kimine göre olay bireylerin özgürlüğü kimse karışamaz, kimine göre ise ahlaksız bir davranış. olayın kahramanlarının kimseye somut zararı yok, bu sebeple davranışlarında özgürler diyebilir miyiz? çoğunluğun olaya dini veya kültürel bakışı olayın ahlaki boyutunu belirler mi? belirliyorsa da bu özgürlükler için bir ölçü müdür?
isveç'te liberal parti ensest ve nekrofilinin yasal olması için önerge veriyor. açıklamalarında "genel geçer ahlak kurallarından hoşlanmıyoruz" diye bir ifade var. toplum genelinin bir olaya ahlaki veya ahlaki değil demesi umursanmıyor. özgürlük bu mudur? kimseye zararı yok diye, birçok kişiye göre mide bulandırıcı gelen, ilkel bulunan, kabul edilemez sayılan şeyler "özgürlük" adı altında kabul edilebilir mi?
--- özgürlüğün bir başka ve en çok bilinen tanımı da, "başkasının özgürlük sınırlarına girmeden istediğini yapabilmek"tir. bu tanım günümüz şartlarında özellikle büyük şehirlerde pek de işlevsel olmuyor. çok farklı kültürlerden, çok farklı inançlardan, çok farklı ekonomik koşullardan insanlar bir arada yaşıyor. hepsinin kafasındaki özgürlük başka anlamlar ifade ediyor.
--- örneğin müslüman olmayan bir insan, hatta bazen müslüman olanlarda, "her gün 5 vakit ezan sesi duymak istemiyorum" şeklinde bir çıkışla özgürlük alanına kast edildiğini söyleyebilir. ancak inanan biri için ise o ezanı duymak onun özgürlüğü ve toplum geneli bu olay için var olan durumu istiyor. e o zaman kimin özgürlüğü? bu şekilde birçok örnek verilebilir. evcil hayvan beslemek, hanelerde gürültü miktarı, kamu alanlarında davranış, park ve bahçelerde temizlik, kaldırımların ticari işgali vs. vs. bazen insan "bu konu da herkes hemfikir herhalde" diyor ama maalesef...
--- birde birey olarak özgürlük anlayışımız ne olursa olsun, yasalara uymak zorundayız. mesela alkollü içki satışı için bazı sınırlar var yasada. kimine göre özgürlükleri kısıtlıyor bu yasa. devletin görevi buna yasak getirmek değil, suç unsuru doğurabilecek durumları kontrol altına almaktır, gibi fikirler savunuluyor. toplumun ahlaki olarak konuya bakışı önemli mi değil mi? yasalar yapılırken buna dikkat etmek gerekir mi?
"öğrenci yurtlarında kızlı-erkekli kalınamaz", "havuzlarda ve plajlarda haşema giyilemez", "kadınlar araba kullanamaz", "baş örtülüler kamuda çalışamaz", "okullarda fast-food satılamaz", "kürtaj yasak", "bebeklere yürüteç almak yasak" vs. vs. farklı ülkerde kimine göre saçma, kimine göre elzem olan yasalar çokça mevcut. ancak yasalar değişmediği sürece uyulması şart. ne kadar uygulanır orası meçhul tabi...
kişinin iradesinin baskı altına alınmadan verdiği her karar özgürce verilmiş bir karardır. eğer kişi karakterliyse ve iradesine hakimse bu kişi insanlığı ileriye taşıyacak kişinin tanımını oluşturur benim gözümde.
değeri askerdeyken çok güzel anlaşılır. özellikle 27 yaşında bir poşet* iseniz. üzerinden 2 sene geçti ama hala her ankara'ya gidişimde içim sıkılıyor. sanki çarşı iznindeymişim de akşam 5'te kışlaya dönmek zorundaymışım gibi hissediyorum.
herkesin kafasına göre yorumladığı kavram. kimisi der özgürüm şort giyerim ama başı kapalı birini gördü mü hemen yargılar kimisi başımı istediğim gibi örterim der saçı açığı yargılar.bu kafayla bir arpa yol alamazsınız.
