modern insanın olamayacağıdır. tüm bildiklerinizi unutup( aile, toplumdan öğrenilenler), kapitalist düzeni reddetmekle belki yaklaşılabilir ama tamamen mümkün değildir. hepimiz köleyiz.
bir ülkenin, vatanın, medeniyetin veya bir topluluğun kavramlarını tanımlayan o ülke, vatan, medeniyet veya topluluğa hükmeder.
özgürlük, modernlik, çağdaşlık vb. kelimelerin tanımını kim yapıyor ve neye göre yapıyor? bu kavramların anlamlarını hangi sözlükten kopya ediyoruz?
bu gibi soruların cevapları o ülkenin istila altında olup olmadığını ortaya koyar. özgürlük denilince eğer aklınıza batı teknik medeniyeti geliyorsa o zaman siz batının istilası altindasiniz demektir. modern veya çağdaş olmayı batılı olmak gibi algılıyorsanız batının istilası altindasiniz demektir.
günümüz dünyasında (bu tabir ne kadar doğru bilmiyorum. zamanı bir bütün olarak algılamak mı yoksa dünyevi sınırlara bölmek mi daha uygun? bilmiyorum.) işgaller bir kalenin surlarina istilacı milletin bayrağını asmak ile olmamaktadır. her yerde sizi hür gösteren kendi bayraginizi görebilirsiniz. para biriminiz size ait olabilir. zengin bir ülke olabilirsiniz. lakin diline hakim bir millet değilseniz yukarıda saydiklarimin hiçbiri sizi hür kılmaz.
mamafih kullandığımız kavramları dikkatli kullanmalıyız. kavramların kişinin bakış açısıyla değişebileceğini düşünmeliyiz. bir tartışmaya girmeden önce tartışmanın ana temasını oluşturacak kavramların ortak tanımı hususunda anlaşmalıyız ki ayrılığa dusuldugunde başvurulacak ortak çözüm noktası bulunsun.
özgürlüğe gelince benim inancım da özgürlük kula kul olmamaktır. kula kul olmamanın da yolu Allaha kul olmaktan geçer. allaha hakkıyla kulluk edemeyen ve onun büyüklüğünü kavrayamayan bir insan zihnen sermayeyi, iktidarı, işi, sehveti, kendisini, şöhreti veya başka dünyevi olguları bir şekilde put haline getirir. bu da onu bir şekilde köle yapar.
insan kendi doğrularının esiriyken özgürlükten dem vurması ne kadar da gülünesi.
En acı tarafıda, gülüp geçme olayını kendi doğrularının doğru olduğu hususunda tasdik makamı olarak addetmeleri. Daha doğrusu addetmemiz.
Bu bir aldatma, maalesef çok laf yalansız olmuyor. Ben bu tip dogmalardan arındım, aydınlanma peşinden koşuyorum. Gerçeklerden başka dostumun olmadığını biliyorum ve insanları bu çizgiye yakınlığına göre değerlendiriyorum.
Aklını iyiye kullanan kötüye kullanan diye değerlendiriyorum. Bunun dışında hiçbir din, dil, ırk mezhep ayrımı yapmıyorum. En çok da bu özgürlük adı altında bedenini ve ruhunu tüketenler acıyorum. Onlara yedirdikleri özgürlük lokmasıyla da onları sömürenlere kızıyorum.
Paul Eluard' ın Liberte adlı şiirinden bestelenen, Z. Livaneli' nin seslendirdiği " ey özgürlük" şarkısının, dile pelesenk olmasına neden olan kavramdır.
Okulda defterime,Sırama, ağaçlara Yazarım adını.
Okunmuş yapraklara, bembeyaz sayfalara Yazarım adını.
Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına,
En güzel gecelere, günün ak ekmeğine, yazarım adını.
Tarlalara ve ufka, kuşların kanadına,
Gölgede değirmene yazarım.
Uyanmış patikaya, serilip giden yola, hınca hınç meydanlara adını, ey özgürlük!
Özgürlük, saat 22' den sonra içki alabilmek ve bir kadın olarak da bunu yapabilmektir. Sokakta öpüşebilmek ve bunu yaparken kimse tarafından rencide edilmemektedir. Caddelerde dans ederek yürüyebilmek ve bunu yaparken kimsenin tacizine uğramamaktır. Mutluluktur özgürlük. ve herkes mutlu olmayı hakeder.
bir kimsenin özgürlüğü savunması, sadece kendi benimsediği düşünce ve eylemlerin değil benimsemediği düşünce ve eylemlerin de aynı derecede var olması gerektiğine inandığı zaman tutarlıdır.