günümüzdeki anlayış,kisilerin veya toplumun karekterine , davranisina,olagan gidisatina saldirinin makyajlanması anlamına geliyor.
yalan söylemek, iftira atmak özgürlük müdür mesela
öz-gür-lük olarak ek ve köklerine ayrılabilir. ahlak felsefesinde adı geçer. insanın kendi aklı ve iradesiyle davranışlarını bilinçli olarak seçmesidir.
"kendimizi özgür zannediyoruz, oysa ki sadece ipimizi biraz uzun bırakmışlar. sınırlara gelince fark ediliyor bu. dışarı çıkmak isterken kendini cama vurup duran yarı delirmiş karasinekler gibiyken. sadece geceleri, yapayalnız ve yalınayakken anlaşılabilecek şeyler var."
Hasret duyulan, sürekli arkasından koşulan bir şeydir özgürlük.
Çoğu "her hangi bir baskı altında kalmadan, bağımsızca davranmak" sanar özgürlüğü.
Kısmen...
Lakin dış baskılar olduğu gibi iç baskılar da vardır. Dürtüleriniz mesela. Onlar birer iç baskı.
Ve bastırmaya gücünüz yetmezse bu defa sistemden kaçıp dürtülerinize köle olursunuz.
Hepsi bu mu?
Hayır... Bir insanın özgürlüğüne leke getiren her davranışın kendi özgürlüğune gölgedir.
Ve,
Özgür olmak bilinçli olmaktır.
Bildigini sanarak asla özgür bir birey olamazsın.
ozgur olmakla salak olmayi karistirmamak lazim. aslinda aralarinda kocaman bi cizgi var ama ozgurluuuugggkkk diye mal mal bagriniyorlar hala. mini etek giymeyi ozgurluk sayanlar falan var. tam izmir'li kafalari iste bunlar.
'bir şeyden özgürleşmek hakiki özgürlük değildir.
istediğin bir şeyi yapma özgürlüğü de benim bahsettiğim özgürlük değildir.
benim özgürlük vizyonum senin kendin olmandır.' - osho
türkiyede başörtünün ortaokulda serbest olup , piercing ve dövmenin yasak olmasıdır. ilginç değil mi ? 12 yaşındaki bir kız çocuğunun kendi özgürlüğü için ''babasının zorla'' başörtü taktırması gerçeğini görmeyip kendi rızasıyla dövme piercing yaptırmasına karşı çıkmaktır. özgürlük anlayışımız bu kadar vay amına koyayım.
insan özgürdür.fakat her şeyin bir bedeli vardır, bu bir doğa kanunudur(etki-tepki).sözgelimi, temel ihtiyaçlarını karşılamama özgürlüğüne sahipsin ama açlıktan ölmek de bunun bedelidir*.özgürlüğün(özgür iradenle yaptıklarının) sonucunu üstlenebilecek cesarete sahip olduğun ölçüde özgürlüğünü kullanabilme yeteneğine sahipsin.sözgelimi eve geç gelme özgürlüğüne sahipsin fakat bunun için annenden işittiğin azar, babamdan yediğin papara dayak vs. Her neyse özgürlüğün bedelidir.yasaları çiğneyebilirsin, yargılanmak ya da kolluk görevlilerinden kaçmak özgürlüğün bezelidir.yani, insanların özgürlüklerini kullanmalarına engel olan şey korkudur.bedellerden, sonuçlardan korkmak.
"insan özgürlüğe mahkumdur." j.p. Sartre
Bağımsızlık mutsuzluk ilişkisi
Bağımsız olmak, beraberinde sorumlulukları getirir.sorumlulukların ise yerine getirilirken zorlukları, getirilmedikleri takdirde müeyyideleri vardır(yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal).sorumluluğun sürüncemede kaldığı süreçte bu yaman ikilem insanı mutsuzluğa götürür.oysa ki insan, bağımsız değil de birilerinin güdümünde olsaydı, tek sorumluluğu itaat etmek olacaktı(tabii ki kimse itaatin koşullarının daha ağır olmayacağının garantisini veremez).hal böyleyken bağımsız bir insanın mutlu olması o kadar da kolay değildir, hatta mutsuz olması bir bakıma doğaldır.insan bağımlı da olsa özgürdür*, sorumlulukları reddetme özgürlüğüne sahiptir fakat bedeller ağırdır. Bu yüzden çoğu kişi özgürlüğünü kullanamaz.ama özgürlüğü kullanamıyor olmanız özgürlüğün olmadığı anlamına gelmez.
--
insan kendi isteğiyle bağımlı hale geldiğindeyse sorumluluğu yerine getirmediği halde tutarsızlıkla suçlanır.çünkü insan ahlaki ilkelerle de bağlanmıştır(ya da bağlı olduğu varsayılmıştır, bkz:TMK md.2).buna rağmen, sorumluluğu yerine getirmemek özgürlüğü hala orada durmaktadır.bedellerini sırtlanabilecek gücünüz varsa, kullanın.