istanbul'da aday çıkarmayan ve ülke genelinde oy olrak gerileyen ama ufuk hoca'nın meclise girmesi ile seçimden zaferle ayrılmış sayılabilecek parti.**
bursa'da öde gibi anlamlı bir öğrenci hareketinin başlamasına ön ayak olmuş, iktidara gelse ülke bazında büyük değişimlere yol açabileceğini düşündüren, ne yazık ki düşüncede kalan oluşum.
daha önceki seçimlerde aldığı oy ile sempatizanı arasında çok büyük oy farkı olan parti. sözkonusu oy farkının nedeni bir çok ödp sempatizanın seçimleri bir at yarışı sanması ve kazanmayacagı için inandığı partiye oy vermemesidir. baraj yüzde 10 oldugu sürece ödp nin meclise girmesi küçük bi ihtimaldir ama ödp gibi bir partinin mecliste olması demokrasi için büyük bir kazançtır.
ülkenin siyasi yelpazesi içinde hep bir renk hep bir umut olan ödp ne olursa olsun ona oy veren sempatizanları ile 11 yıldır ayakta.
"Özgürlük ve Dayanışma Partisi tüm emekçilerin, ezilenlerin ve onlarla aynı saflarda yer almayı ve yeni bir dünya kurmayı isteyenlerin partisidir.
Sınıflı toplumların ortaya çıkışından bu yana, işçi ve emekçi sınıfların pratiğinde kendini yeniden üreten eşit, özgür, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünya arayışı insanlığın özlemidir." diyerek kendini tanımlayan bir partidir.
elle tutulur bir tek söylemi, eylemi olmayan tabela partisi. ayrıca şunu da eklemek gerekir ki, en temel ilkelerini halkçılık, halkın içinden gelmek gibi söylemlerle açıklayan bir siyasi oluşum kendi halkından ve halkın yaşadıklarından ancak bu kadar bihaber olabilir.
kazara iktidara falan gelecek olsalar, "eee napcaz biz şimdi" diyeceklerini düşündüğüm partidir.
kurucularının tamamına yakını * bilim adamı, sanatçı, yazar,yani türkiye'nin aydınları olan partidir.
bu yüzden aydınların partisi olarak nitelendirildi ilk zamanlarında.
daha sonra devrimin ve aşkın partisi olarak isimlendirildi. siyasete aşkı sokmuştu.
ilk dönemlerinde çok büyük bir gelecek vaat ediyor gibiydi. duruşuyla, ideolojisiyle, yapısıyla, özlenen sol partinin geldiği düşünülüyordu. ancak parti içinde çatlaklar erken baş gösterdi. gruplaşmalar, bölünmeler oldu. giderek güçleneceğini umduğumuz parti, gözgöre göre dağılmaya başladı. ve geldiği nokta biliniyor. artık toparlanması çok zor, o ilk günkü enerjiyi, o topluluğu bulmak veya biraraya getirmek artık neredeyse imkansız. son umudumuzda böylece tükenip gidecek. ve biz sadece arkasından bakmakla yetineceğiz. ülkede hiçbir güzel şeyin değerini bilemediğimiz gibi, ödp'ninde değerini bilemeden kaybedeceğiz. neleri kaybettiğimizi düşünemeden.
ödp'nin tüm üyelerini bilmem ama ufuk uras'ın yöenettiği küçük bir toplumda yaşasaydım keşke. insanlar belki yine mutsuz olurlardı bazı bazı ama özgür olurlardı. eşit olmazlardı belki yine ama aradaki eşitsizlikler adil olurdu.
hayır saçmalamaıyorum eşitsizlikler adil olarak dağıtılabilir. ve bunu ufuk uras eminim çok güzel yapardı.
umarım 23 temmuz itibariyle mecliste göreceğimiz siyaset insanı. *
ideolojisi ve planı olan tek parti belki de. Can dündar'ın programında ufuk uras'ın akp'li ve chp'li vekillere verdiği ayarı asla unutamayacağım parti. Böyle aşmış bir liderle bu kadar az tanınmak sadece hopa'da kendini göstermek sadece türkiye gibi erzak karşılığı oy alınan bir ülkeye özgüdür bence.
Çocuk haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeler ve çocukların lehine olan yasal düzenlemeler geciktirilmeksizin uygulanmalıdır.
Çocukların çalıştırılması ve istismarına karşı mücadele ettiğimiz kadar, toplumdaki geleneksel "çocuk algısı"nın çocukları sıkıştırdığı, çocukluğun her şeyden önce kendi halinde ve döneminde bir yaşam evresi olduğu bilincinin yaygınlaşması için mücadele edilmelidir.
Çocukların çalışma hayatında sömürü unsuru olarak kullanılmalarına son verilmeli, çocuk çalıştırma yasağının etkili kılınması için denetim ve cezalar artırılmalıdır.
Her çocuğun sahip olması gereken eğitim, sağlık, beslenme ve barınma hakları koşulsuz sağlanmalı; çocuklarına sağlıklı bir gelecek sunma olanağından yoksun aileler maddi ve sosyal olarak desteklenmeli, çocukların aile ortamında korunmaları sağlanmalıdır.
Tüm çocuklar koruyucu sağlık hizmeti kapsamında yılda en az bir kez taramadan geçirilmeli, aşı ve diğer tıbbi hizmetler kamu kaynaklarıyla sağlanmalıdır.
Göçmenler yaşadıkları ülkelerde siyasal ve toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmalıdır.
Göç alan ülkelerde gelişen ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadele edilmeli, bu amaçla mücadele eden demokratik göçmen hareketleri desteklenmelidir.
Türkiyeli göçmenlerin Türkiye'deki seçimlere bulundukları yerlerde doğrudan oy kullanarak katılma hakları sağlanmalı, göçmenlere kendi temsilcilerini seçme imkânları sağlanmalıdır.
Göçmen kadınların, göç ettikleri ülkelerde ayrımcılığa uğramalarına karşı çıkılmalı, bedenlerini kullanarak yaşamaya mecbur bırakılmalarına ve fuhuş sektörüne karşı mücadele edilmelidir.
Sağlık, eğitim, iş, çevre, kent yaşamı gibi tüm yaşam alanlarında engelli yurttaşlarımızın diğer yurttaşlarımızla birlikte eşit olanaklarla insanca bir yaşam sürdürebilmelerini sağlayacak her türlü önlem alınmalı; bu konuda her türlü eğitici ve bilgilendirici faaliyet kamusal bir hizmet olarak yapılmalıdır.
Engelli yurttaşlarımızın yüz yüze kaldığı eşitsizlikleri aşabilmek için pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır. istihdam için varolan kota arttırılmalı ve sonuçlar Türkiye iş Kurumu ve engellilerin örgütleri tarafından denetlenmelidir. Engelliler için özel bir sosyal güvenlik şemsiyesi oluşturulmalı, iş bulamamış ya da çalışamayacak durumdaki engellilere her ay asgari geçim düzeyini sağlayacak bir ücret ödenmelidir.
Engelli bireylerin tıbbi bakım ve rehabilitasyonları konusunda sunulan hizmetler arttırılmalı, ücretsiz bakım yapılmalı; cihaz, protez gibi ihtiyaçlar parasız olarak sağlanmalıdır.
Engelliler diğer yurttaşlarla eğitim konusunda eşit haklara sahip olmalı, engelliler için fırsat eşitliği yaratılmalıdır. Engelli yurttaşlarımızın eğitimi için uzman eğitimciler görevlendirilmelidir. Engellilerin ihtiyaçlarını karşılamak için düzenlenmiş yardım servisleri kurulmalı, tam ulaşılabilirlik sağlanmalı ve ailelerden oluşan gruplar ve ilgili kuruluşlar eğitim sürecinin her safhasında yer almalıdır.
Engellilerin çalışabileceği özelliklere sahip işyeri ve iş araçları tasarımının yapımı ve yeni teknolojilerin kullanımı teşvik edilmelidir.
Yerleşim ve çalışma alanlarının planlanmasında, kamu ulaşım araçlarında engellilerin yaşamını kolaylaştıran düzenlemeler yapılmalı; bina ruhsatları buna göre verilmelidir.
Tüm yerel yönetimlerde engelliler bürosu oluşturulmalı, başta büyük kentler olmak üzere illerde engelli örgütlerinin temsilcilerinden oluşan "Engelli Danışma Meclisleri" kurularak buradan çıkacak tavsiye kararları belediye meclislerince yaşama geçirilmelidir.
Engellilerle ilgili her türlü sorunun çözümünde kendi örgütlenmeleri aracılığıyla engelliler sürece katılmalı, söz ve karar sahibi olmalıdır.
Ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda emeklilerin yaşamını kolaylaştıracak önlemler alınmalıdır.
Toplumsal yaşamda emeklilerin katkılarından yararlanılabilecek düzenlemeler ve kurumlaşmalar yaratılmalı, birikimlerini toplum için kullanma olanakları sağlanmalıdır.
Emeklilerin tamamı, kamu kurum ve kuruluşlarının dinlenme tesislerinden yaralanabilmelidir.
Emekliler, ulaşım hizmetlerinden, elektrikten, haberleşme hizmetlerinden indirimli ve öncelikli yararlanmalıdır.
Sigortalı olsun olmasın, yaşlı ve emeklilerin tamamı yeterli sağlık ve emeklilik hizmeti alabilmelidir.
Toplu sözleşme hakkı olan bir emekliler sendikası için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Emeklilerin isterlerse huzurevlerinde, isterlerse evlerine gönüllü hizmet götürülerek yaşamlarını insanca sürdürmelerinin koşulları yaratılmalıdır.
Gençlerin siyasal, toplumsal ve ekonomik yaşama aktif katılımlarını engelleyen anayasal ve yasal engeller kaldırılmalıdır. Gençlik ve öğrenci örgütlerinin siyasal partilerle bağ kurmalarına kısıtlama getirilmemelidir.
Seçilme yaşı 18 olmalıdır.
Hiçbir özel ve kamusal iş ve görev için askerlik yapmış olma şartı aranmamalıdır.
Gençlerin ve çocukların öğrenim görme, yeteneklerini diledikleri gibi geliştirme ve diledikleri mesleği seçmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Anaokullarından başlayarak, yüksek öğretimin sonuna kadar öğrenim ve eğitim herkes için parasız olmalıdır.
Özgürlükçü ve demokratik bir eğitim için, ilköğretimden başlayarak, okulların yönetimi, müfredatın belirlenmesi, boş zamanların düzenlenmesine öğrencilerin aktif olarak katılmaları yasayla teminat altına alınmalıdır.
Çalışan gençlerin diledikleri dalda öğrenim görmeleri, meslek içi eğitime devam edebilmeleri için çalışma saatlerinde düzenlemeler yapılmalıdır.
Çırakların ve kısmi zamanlı çalışanların sendikalaşmalarının önündeki engeller kaldırılmalı, sigortalı çalışma zorunluluğu getirilmelidir.
Gençlerin sosyal, kültürel, sportif ihtiyaçlarını karşılayabilmek için gerekli maddi fonlar ve diğer olanaklar, okullar, yerel ve genel yönetimlerce sağlanmalıdır.
Hukukun erkek egemenliğini esas alan yapısında köklü bir değişime gidilmeli ve kadınlara karşı cinsiyetçi hükümler yasalardan ayıklanmalıdır. Eşitlik Çerçeve Yasası çıkarılmalı, buna uygun mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Kadınların bedenleri ve yaşamları üzerindeki her tür denetime son verilmeli, kendileri üzerinde sadece kendilerinin söz hakkı olduğu kabul edilmelidir. Hukukta "kadınlara karşı suç" kavramı oluşturulmalı, bekâret kontrolü gibi uygulamalar cinsel şiddet kapsamında görülmelidir.
Kamusal ve özel bütün yaşama ve çalışma alanlarında ve savaşta erkek şiddetine karşı kadınlara yardım sağlayan danışma merkezleri ve sığınma evleri, merkezi ve yerel yönetimlerce finanse edilmeli ve kadınların yönetimine bırakılmalıdır. Erkek egemenliğinin, bütün toplumsal düzeylerde ve çalışma alanlarında sona erdirilmesi amacıyla, kadınlar ev işlerine mahkum edilmemelidir. Kadının ücretsiz ya da düşük ücretle çalıştırılmasına son verilmeli, kadınların her alanda eşit hak ve eşit ücretle çalışma hakkı teminat altına alınmalı, kadının eğitim ve çalışma hakkının yerleşip kökleşmesi için pozitif ayrımcılık ilkesi yasayla desteklenmelidir.
Ailenin kadın emeği üzerinden örgütlediği işler toplumsal örgütlenme içinde çözülmeli, geleneksel cinsiyetçi işbölümünün bu hizmetlerde yinelenmemesi sağlanmalıdır. Yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından finanse edilen, kullananlar ve çalışanlarca denetlenen yemekhaneler, çamaşırhaneler, kreşler açılmalı, yaygınlaştırılmalıdır.
Sermayenin kültürel ve sanatsal yaşamı ticarileştiren ve kısırlaştıran egemenliğinin kırılması için, kültür emekçilerinin ve yaratıcılarının, kültürel ve sanatsal üretim, eğitim yayın ve sergileme araç ve ortamları üzerinde özerk kültür ve sanat konseyleri aracılığıyla söz ve denetim hakkı sağlanmalıdır.
Tek tek sanatçı ve yazarların olduğu kadar, sanatçı, yazar ve düşünür gruplarının da fikirlerini geliştirmeleri, ürünlerini meydana getirmeleri ve topluma sunabilmeleri için,yerel ve merkezi yönetimlerce geniş kamu fonları yaratılmalı, ayrım gözetilmeksizin yaratıcıların kullanımına açılmalıdır.
Kültür endüstrisinde çalışanların, diğer çalışanlar gibi kendi meslek alanlarındaki üretimde söz sahibi olmaları, çalışma ortamlarını aşağıdan yukarıya denetlemeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Medya üzerindeki RTÜK ve benzeri denetim organları lağvedilmeli, bunun yerine medya çalışanları ve izleyicilerinden oluşan kuruluşlarca, kişi, kurum ve topluluklara yönelik hak ihlalleri denetlenmeli ve uğranan zararların tazmini için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Kültürel gelişmenin evrensel bir temel üzerinde sürebilmesi; uluslararası etkinlikler, buluşmalar, ortak üretim ve gösterim olanaklarının yaratılabilmesinde kullanılacak kamu fonlarının tahsisiyle mümkündür. Fonların kullanımı, doğrudan doğruya kültür emekçilerinin örgütleri eliyle yürütülmelidir.
EKOLOJiK YIKIMA KARŞI YENi BiR iNSAN DOĞA iLiŞKiSi!
Evrensel ölçekte süren ekolojik krizin "gezegen riski" boyutlarına ulaştığı göz önüne alınarak, insan-doğa ilişkisini bozan, doğayı tahrip eden, kara dayalı ucuz sanayileşme ve sınırsız kalkınmacılığın önüne geçilmelidir. Enerjide özelleştirme uygulamalarına son verilmeli, enerjide seçeneklerin belirlenmesi ve enerji kaynaklarının kullanımı kamuda olmalıdır.
Üretim planlamasında geri-döndürülemeyen kaynakların kullanımına dayalı enerji ve sanayileşme politikalarına son verilmeli, özelleştirmelerle enerji sektörünün bütünsel yapısının bozulmasından ve doğal kaynakların israfından titizlikle kaçınılmalıdır. Kalkınma planları, yerel, evrensel ve küresel kısıtlılıklar hesaba katılarak hazırlanmalıdır. Ülkenin doğal kaynak envanteri çıkarılmalı, bunlara değer biçen, büyüme ve kalkınma hesaplarında bunlardaki tahribatı, eksilme veya artışları gösteren bir muhasebe sistemi geliştirilmelidir.
Sanayi tesislerinin, kara ve demiryollarının, hava alanlarının, barajların ve enerji santrallerinin planlama ve inşasında yöre halkının onayı alınmalı ve referandum mekanizması işletilmelidir.
Fosil yakıtlara bağımlılığa dayalı enerji politikaları gözden geçirilmeli; ısı ve elektrik enerjisi üretimi politikalarında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına öncelik verilmeli, ucuz, temiz, yeterli ve güvenilir enerji temini için uzun vadeli bir planlama yapılmalıdır. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile yerli teknoloji üretimi özendirilmelidir. Yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji yatırımlarına kaynak ayrılmalı, toplam enerji üretimi içindeki payları hızla yükseltilmelidir. ilgili bütün kuruluşların ve üniversitelerin eşgüdümüyle yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının envanteri çıkarılmalı ve veriler sürekli güncelleştirilmelidir.
Her türlü insan etkinliğinde doğal çevre ve insan sağlığı gözetilmeli, tüm insan etkinliklerinin, insan sağlığına ve doğal çevreye yapacağı tahribatın maliyeti, işletme ve yatırım maliyetlerine toplumsal ve çevresel maliyet olarak eklenmeli; yatırım tercihleri ve teknoloji seçimleri bu toplam maliyetler üzerinden yapılmalıdır.
Çevre ve enerji konularındaki tüm stratejik kararlar saydam bir tartışma sürecinin ardından "ekolojist bir anlayışla" toplumsal yarar doğrultusunda ele alınmalıdır. Bu çerçevede, karar verme mekanizmaları uzmanların ve yurttaş inisiyatiflerinin görüş ve katkılarına açık olmalıdır.
Konutların, teknolojilerin, sanayi tesislerinin ve sanayi ürünlerinin enerji tüketimleri ve çevreye saldıkları emisyonlarla ilgili standartlar oluşturulmalı, enerjinin tüketiminde verimlilik ve enerjinin tasarrufu konusunda ulusal bilinç yaygınlaştırılmalıdır. Ulaşım politikaları, ekolojik kaygılar ve enerji etkinliği göz önüne alınarak planlanmalıdır.
Çevreyle ilgili uluslararası sözleşmeler imzalanmalı ve yükümlülüklere uyulmalıdır.
Çöplerdeki katı atıklar yeniden kullanıma sokulmalı ve geri kazanma oranı yükseltilmelidir.
Ülkemizin kirli sanayilerin, enerji verimliliği düşük geri teknolojilerin ve zararlı atıkların taşınma alanı olmasına izin verilmemelidir.
Tarımsal alanların ve ormanların yapılaşma ya da sanayi tesisleri kurma yoluyla amaç dışı kullanımına son verilmelidir.
Enerji alanında stratejik yönelimler ilgili bütün kesimlerin katılımıyla belirlenmeli, karar süreçleri demokratikleştirilmelidir. Nükleer santrallerin inşasından vazgeçilmelidir. Mevcut elektrik santralleri ve dağıtım hatlarındaki kayıpları önlemeye yönelik yatırımlar yapılmalıdır.
Rüzgâr, güneş, dalga, jeo termal, biokütle enerjisine öncelik veren bir enerji politikası benimsenmelidir.
Hayvan hakları" korunmalı ve etkin olarak savunulmalıdır. Türcülük reddedilmeli ve tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyulmalıdır. "Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler" yaklaşımı ışığında, 15 Ekim 1978 tarihli "Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi"nde yer alan hususlar benimsenmeli ve yaşama geçirilmesi için çalışılmalıdır.