mandalinadan bir farkının olmadığını idrak etmek. biri gelir senin kabuğunu soyar, tadına bakar ve kabuklarını muhtelif bir yere bırakır, sonra seni çöpe atıp gider. sen de aynı mandalina muamelesini başkasına yaparsın, mandalinalaştırırsın özel olanı.
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
back when i was just seventeen
i thought that i knew everything
i could make it in this scene
to be a rising star that only gleamed
but all the answers disagreed
with the questions held for me
i was legal now at twenty-one
i knew the way the world should run
my god, just look what i had done
simply drunk and having fun
looked for friends, but i found none
all alone at twenty-one
[solo - poland]
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
at twenty-five i was surprised
that i was even half-alive
somehow i managed to survive
i felt my body doing time
and in my back a hundred knives
from my friends at twenty-five
and now as gabriel sounds my warning bell
i'd buy your life, if you would sell
a year or two if less compelled
so live your life and live it well
there's not much left of me to tell
i just got back up each time i fell
[solo - poland]
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
[solo - fills poland]
[solo - mustaine]
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
the fire burns on and on
that drives me on 'til all is gone
except the simple plans
of mice and men
önce hayatta fazlalık olduğunuzu gereksiz olduğunuzu düşünmektir. fakat daha sonraları yaşayan 7 milyar insandan %98 ininde özel olmadığını aklınıza getirince rahatlamaktır...
küçükken, "büyüyünce ne olacaksın?" diye soranlara genelde ya bilgisayar mühendisi, ya doktor ya da astronot cevaplarını verirdik. büyüyünce, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını anladık çoğumuz sonra..
işte küçüklükten gelen bu hedeflerin, hayalden ibaret olduğunu anladığımız gün yaşadığımız duygu yoğunluğuyla hemen hemen aynı hisleri yaşatır bize, özel olmadığını anlamak..
özel olmadın ki sen hiçbir zaman. içten içe durumun böyle oldugunu biliyordun ama hissettirmiyordun kendine, düşündüğün şeyi kendine bile itiraf edemiyordun. insanlar vardı çeşit çeşit. ve onlar varken daha mutluydun, çünkü onlar için önemli sanıyordun kendini. yokluğunda yeri aranılan insan olmuştun. bu senin çok hoşuna gidiyordu itiraf et. egonu mu tatmin ediyordun yoksa? ama yok yok. öyle açıklanıcak bi'olay mıydı bu? ''egomu tatmin ettim, bekliyorum'' nidalarıyla kestirip atılacak gibi değildi bak. çünkü o insanlar da senin için önemliydi. bazen birtakım olaylar oluyordu ve kalbin daha farklı atıyordu. o zamanlar sen daha özeldin, güzeldin, sevilendin.
zaman aşımına uğruyordu bazen birtakım olaylar ve kalbinin nasıl attıgını tam bilemiyordun. o her zaman korktuğun şey başına gelsin istemiyordun. ahh, ama nasıl bu kadar hayalperest olabiliyordun?!! duygular her zaman aynı şiddette oluşmuyordu ki.. senin süpersonik isteklerinle alakalı değildi ki bu. karşındaki insanın kafasına silah dayayıp diyemezdin ya? ''lütfen bana hep beklediğim alakayı göster'' demek utanç verici geliyordu. ve senin istediğin aslında tam olarak bu da değildi. ımmm, hakikaten mümkün olmayan şeyler mi istiyordun? önemli olmak kötü müydü? senin için paha biçilemez olan biri tarafından önemsenmek güzeldi. onun gözünde herkesten farklı oldugunu sanıyordun, sen başkalarına benzemiyordun ve hep öyle kalmayı istiyordun. çünkü böyle hissetmek senin için vazgeçilmez olmuştu. süper ego el salla el salla!!
yavaş yavaş gerçek olanların farkına varıyordun. aslında senin kimseden farkın yoktu. ne çok sevilen biriydin, ne de çok özlenen biri. sıradan bir insandın sen de. evet canını çok yakıyordu bunu hissetmek. ama her şey ortadaydı işte. paha biçemediğin o insan var ya. yakıp yıkıyordu senin bütün özelliğini. onun gözünde özel olmamak, olamamak her şeyden soğutuyordu seni. zevk dediğin nasıl bir şeydi acaba? o da bir başka bahara kalsın. bir de sen çok beceriksizdin hiçbir şeyin sonunu getiremiyordun, özel olmadıgın gibi. ne olacaktı senin bu halin? memleketten beterdin..
seninle resim çektirirken verdiği pozun aynısını, başkasıyla da çekilirken verdiğini görmektir. sen hariç tüm mahalleye verdim dese bu kadar koymaz inanın.