''ezel'' dizisinde tuncel kurtiz'in de bir bölümü okuduğu, oscar wilde'ın ''reading zindanı baladı'' adlı şiir kitabının çevirisini yapan şair. buradaki çeviri, dizide okunandan biraz daha farklı. ama özdemir abi'nin kendi şiirlerindeki bizi saran havayı, burada da yakalıyoruz hemen.
ama gene de herkes sevdiğini öldürür,
bu böylece biline,
kimi bunu kin yüklü bakışlarıyla yapar,
kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür.
korkak, bir öpücükle,
yüreklisi kılıçla, bir kılıçla öldürür!
kimi insan aşkını gençliğinde öldürür,
kimi sevgilisini yaşlılığına saklar;
bazıları öldürür arzunun elleriyle,
altın'ın elleriyle boğar bazı insanlar:
bunların en üstünü bıçak kullanır çünkü
böylelikle ölenler çabuk soğuyup donar.
kimi insan az sever, kimisi de çok uzun,
kimileri aşkı satar, kimileri satın alır;
kimileri de yapar bu işi gözyaşıyla,
kimilerinde aşka serin kanla kıyılır:
hemen herkes bir türlü öldürür sevdiğini,
ama bundan ötürü herkes asılmamışdır.
içimiz dışımıza kolay yansır,
Saklasak saklamasak.
Ön yargılardan uzak
Eğilip içimize baksak..
Dışımız içimize yansımıyorsa
Bir şey var ya da yoktur
ikimizden birinde.
Biri öbürünü ısıtmıyorsa
Bir de içimize baksak.
Belki derinde, taa derinde.
Sen benim yerimde
Ben senin yerinde
Unutulmuş olabiliriz;
Birbirimizi uyandırsak..
Desek birbirimize
Haydi kalk
Gidelim yerlerimize;
Belki birbirimizi bulabiliriz..
şiirleri ve felsefesiyle günümüz ergenlerinin popisi olmuş vasat şair. bu adamı takdir etmek için melodikayı keşfetmiş adamla aynı soy ağcından gelmiş olmak lazım.
UYKUSUZLUK
uykusuzluk ve pencerede bir kedi
gece boyu hiç konuşmadan durdu
yağmurlar yağdı, dindi
pencerede hep kedi
ne geceye girdi, ne uyudu
baktı, baktı, baktı
belli değildi doğmadığı, doğduğu
sanki ona bir zaman
hadi şimdi, yola çıkıp bir duygudan
pencerenin dışında duran
bir geceden indi, odaya girdi
dedi
hadi şimdi sende in uykudan
sevdi mi, sevmedi mi, belli etmedi
sürdürüp suskunluğunu
yeni huysuzluğu besledi
aaaa
kedi bu uykunun içindeydi
ankara yolundaydı bir gece
bir gün marmaris yolundaydı kedi
bütün uyku kapılarının önündeydi
mırmırları, tırmalamalarıyla
bir kadının düşlerindeydi
ve bütün hırçınlığıyla
anılarının önündeydi.
O YOLDA
Geliyor sandığım gidiyor çıktı.
Başlıyor umduğum bitiyor çıktı,
Üstüne-üstüne gittim, ne gidiş
Altına-altına iniyor çıktı.
Uyu buyu dendi, düşüme gittim,
Haydi işe dendi, işime gittim,
Yaşa dendi, yaşıma gittim,
Yendiğim sandığım yeniyor çıktı.
Bozguna benziyor, saklasam olmaz,
Eskiye yeniden başlasam olmaz,
Yakıştırsam olmaz, yazmasam olmaz,
Maviye boyadım, baktım mor çıktı.
Sapsarı saclarım vardı, aklaştı,
Anılar üst üste bindi yükleşti,
Bir büyük oyunun sonu yaklaştı,
Tüm yanan ışıklar sönüyor çıktı.
Gözümde bir ışık, çağırıyordu,
Beşikte bir çocuk, bağırıyordu,
Öyle bir düğündü, can çalıyordu,
Gel cani sandım git çalıyor çıktı.
Kimler yoktu bizim kervanda,
Birer indi hepsi bir handa,
Savurduk sap saman biz bu harmanda,
Bir gidiş yoluydu, donuyor çıktı.
Ben böyle yazdım sanma
Ben böyle düşündüm
Başından beri
Sözcükler koşuyordu
Düşünmelerimin ardından
Çocuklar, çocuklar gibi
Bayram yerlerinde
Çocuklar oynuyordu
Düşlerimin içindeki
Bayram yerlerinde
Ben onlara
Hiçbir zaman
Kapalı perdeleri göstermedim
Kapalı kapıları göstermedim
Hiçbirini salıncağa bindirmedim
Sallamadım
Atlı karıncalarda döndürmedim
Onlar gelişi gidiş sandırırlar
Vuruşan otoları seviyorlardı onlar
Çünkü hem gidiyorlardı
Gidiyorken güldürüyorlardı
Kafa kafaya vurduruyorlardı
Gülüyorlardı
Bizi kandırdıkları gibi kandırırlar
Onlar
Yarın oynayacakları oyunu
Oyunun başını sonunu
Bizlerden iyi biliyorlardı