--spoiler--
Bir şiir bir geceye değer,
Bir şiir bir uykuya değer,
Bir şiir bir uyanmaya değer,
Bir şiir bir sigaraya değer,
Bir şiir bir rakıya değer,
Bir şiir bir şarkıya değer,
Bir şiir bir türküye değer,
Bir şiir bir ağrıya değer,
Diye-diye..
Meğer.
--spoiler--
demiştir kendileri.
"insanları mutlu edemiyorsan meşgul de etmeyeceksin." türünden özlü, güzel sözler ustasıdır. ben, onu daha ziyade bir sosyolog, hatta bir filozof olarak görürüm.
"Ben sana hep üşüyordum,
Çünkü kıştım.
Nakıştım, bakıştım.
inkar etmiyorum da bunu,
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme;
Sana en çok ben yakıştım."
(1923 - 1981) matematik denklemleriyle yalnızlığın hüznünü bir araya getirip, içindeki çocuğa şiir yazdıran şair. sigortacılık, çevirmenlik, yayıncılık yaptı. ama her zaman şair olarak kaldı...
"yaşam öyküleri, sanıldığınca karışımsız değil, karışımlıdır. her bir yaşam öyküsü, öbür yaşamların parçacıklarıyla tamamlanır."
"senin için,
o mu, diye sordular
o değil, dedim onlara
anladılar."
Keşke yalnızlığım kadar yanımda olsaydın...
Keşke yalnızlığımla paylaştığımı seninle paylaşsaydım...
Keşke senin adın yalnızlık olsaydı ...
Ve ben hep yalnız kalsaydım...
.
Demiş ve tam 12 den vurmuştur.
asıl adı halit özdemir arun olan, benim gözümde diğer tüm şairlerden daima bir adım önde olmaya devam edecek olan ulu şair.
benim gibi r'leri söyleyememesi nedeniyle zaten ekstra sevgim var. ancak onu asıl özel kılan, çok az kelimeyle dünyaları anlatıyor oluşu.
kendisinden bir kuple:
Sevgisiz bir bağlılık...
Bu, insanı yaşaya yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler.
Sevgiyle bağlılık...
Bu insanı öldüre öldüre yaşatan bir yaşamda sürdürür.
Birisinde kadınlar çoğunluktadır bu yaşamların, öbüründe kadınlar azınlıktadır.
keza yine:
"bütün renkler hızla kirleniyordu. birinciliği beyaza verdiler."
yakın zamanda çıkacak olan ve 'lavinia' şiirinin filmi olduğu iddia edilen filmin şiirle ilgisi yokmuş, sadece isim benzerliği varmış..boşu boşuna heyecanlandırdılar adamı..
alfa adlı şiirinin şu dörtlüğü can alıcıdır, kahredicidir. eski yarı unutamıyor, kopamıyorsanız, yağmurun ardından gelen bir sabahta bulutların arkasından nazlı nazlı çıkıyorsa bir de güneş okurken gözleri zorlayabilir.
"R" harfini değil de gölgesini kullanan koca şair, düşünür... Şiirin içine mi felsefeyi ekledi yoksa felsefenin kendi şiirini mi ortaya koydu ayrı bir tartışma konusudur. Ama Asaf'ı okurken yüzünüze bir gülümseme oturuyorsa o zaman onu anlıyorsunuz demektir. Geçen sene kızı seda arun ile tanışma imkânım olmuştu. Bir söyleşide uzun uzun babasını anlattı. Dinledikçe Asaf'ın "kim"liği daha bir netleşti... Özdemir Asaf sanıldığının aksine duygunun şiirini yazmaz. O aklın şiirini yazar. Duygusallığı arka plana itip düşünceyi, felsefeyi öne çıkartır. Buna rağmen kendisi hakkında yazılmış bir inceleme, eleştiri kitabına rastlamazsınız. Yalnızlığın böylesine güzel anlatıldığı bir kaleme yapılan bu haksızlık, yoksa Asaf'ın önsezisi miydi?
Birbirinize kızın, birbirinizle kavga edin, yumruk yumruğa yüzlerinizi parçalayın, gözlerinizi patlatın, kulaklarınızı koparın, saçlarınızı yolun, derinizi parçalayın, tekmeyle kemiklerinizi kırın. Yalnız ananızdan doğduğunuzda olduğunuz gibi kavga edin. Yalancı, ek bir araç kullanmayın. Mendil bile olmaz. Ama ne olur sakın bir insanı gönülce, gözce, dilce ruhça kırmayın.
Ölebilirim bu genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim.
Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda,
Sevgilim,
Seni bir akşam-üstü düşündürebilirim.