oyunlarını büyüten kedi büyüdü
kendi türünde çocukcasına,
döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
geldi mumun yanına, oyuncakcasına.
bir baktı, bir daha, bir daha baktı
mumun alevinin dalgalanmasına
uzandı bir el attı.
bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı..
ilk kez gördüğü mumun yakmasına
inanmayacaktı
Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması.
Tek başına iki kişi, olmuş kendisiyle gölgesi.
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası...
bir insan bir insanı bir şey görür, bu hayattır.
bir insan bir insanı birçok şey görür, bu sevgidir.
bir insan bir insanı her şey görür, bu aşktır.
bir insan bir insanı hiçbir şey görür, bu doğu'dur.
bir insan bir insanı görmez, bu ölümdür.
rüzgar mı dedim...
isterim ki saçların dağılsın.
gece mi dedim..
hemen düşüncelere dalmalısın.
aşk der demez
kalbin hızlı çarpmalı.
sabah, dememe kalmadan
uyanmalısın.
uykum gibi gelsene adlı şiiri merak uyandırır, aranır fakat ergen yuvası forumları çıkarır karşınıza google amca, bulamazsınız.
ulaşılamayan bir şair kendisi sonuç olarak.hak ettiği değeri görmemiş olsa gerek zira ismi bile böylesine güzel olan bir şiir nasıl kayıplara karışır; anlayamıyorum.
Kim o, deme boşuna..Benim, ben.Öyle bir ben ki gelen kapına baştan başa sen diyerek sevgilimizin sevgimizin içimizin nasıl da onla dolu olduğunu fark ettirmiştir bize.
"sevgisiz bir bağlılık...
bu,
insanı yaşaya yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler.
sevgiyle bağlılık...
bu,
insanı öldüre öldüre yaşatan bir yaşamda sürdürür..."
öğrendiklerimin çoğunu dinlediklerimden
bildiklerimin çoğunu düşündüklerimden
unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan
yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım
en uzun hep kendime konuştum
başkalarına hep kısa yazmak istedim
ne kendim dinledim ne başkaları...