Eğer bir gün vaktiniz olursa mutlaka aşiyan mezarlığına gidin ve özdemir asafın eşiyle beraber bulundukları kabirini ziyaret edin. Hayatı boyunca şiirlerinde aşkı inanılmaz bir içtenlikle sade ve öz bir şekilde anlatan şairin mezar taşı da aynı sadelik ve güzellikte, o üzerindeki dörtlükle beraber;
sevgi ise sevişeceğiz seninle
kavga ise dövüşeceğiz seninle
ölümü de paylaştığımız yaşamda
ortaklaşa bölüşeceğiz seninle.
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlar da..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..Biraz kırgın..
... Biraz da kirletti sensizlik beni !
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
"iyiyimler" yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane !!
Alıştım mı yokluğuna ?
Vaz mı geçiyorum, varlığından ?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem ?
inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem ...
özdemir asaf.
rivayet şudur ki; özdemir asaf, hoşlanıdığı kadına açılmak ister.. kadına bütün güzellikleri sıralar, türkiye için istanbul'un, istanbul için gecenin, gece içinde yürümenin, yürürken de düşünmenin ne kadar güzel ve önemli olduğunu anlatmaya çalışır. fakat sözü o kadar evirip çevirmesine rağmen bir türlü kadına getiremez ve kendisi için onun da bu kadar önemli olduğunu söyleyemez. sonunda "her neyse" deyip kalkarlar ve şiir artık yazılmıştır...
her neyse
türkiyede istanbul ne ise
istanbulda gece ne ise
gecede yürümek ne ise
yürürken düşünmek ne ise
seni unutamamacasına düşünmek ne ise
unutamamanın anlamı ne ise
seni sevmek ne ise
saklayayım mı yok söyleyeyim derken
birden aşka düşmek ne ise.
her neyse...
okumayı sökmeme yardımcı olan öğretmenden daha fazla şey borçlu olduğumu düşündüğüm insan.
çok kıymetli benim için, kelimeleri bu denli güzelleştirebildiği için.
benim bahçem yoksuldu;
iki dala bir yaprak düşerdi ağaçlarımdan.
kuşlarım ödünç alırdı kanatlarını
işlerinden yorgun dönen arkadaşlarından.
zeytin, peynir, reçel, bal
konserleri verilirdi her gece
sofralardaki yapayalnız ekmeklere
ve yokluklar yarına bırakılırdı böylece..
soğuk sular akardı çeşmelerden,
doktorlar saklambaç oynardı hastalarla.
her akşamki sazlı-sözlü eğlencelerden
çocuklar hasta olurdu pastalarla.
aylı-yıldızlı-mehtaplı gecelerdi tüm
sokaklar, evler ışıl-ışıl parlardı.
çözümlemesi zor bilmecelerdi, kördüğüm;
ve bakar bakmaz çözüm bulan adamlar vardı.
öyle okullarımız vardı ki orada
öğretmenler hocalarının öğrencisi değil.
nerdeyse kulu-kölesiydi, kıran-kırana.
derslere bile girilirdi arada.
nasıl anlatsam, bizim oralar
öyle sıradan bir semt, bakımsız bir mahalle değil,
sanki cennetten bir köşe,
bağımsız bir masal ülkesiydi.
ah! sizler görmediniz çocuklar, çünkü
- dilerim görmeyiniz - o günler geride kaldı.
dinlemediniz böylesine bir öykü.
şairine gülmeyiniz, bir masaldı.