bu akşam ki bölümü yıktı geçti beni.. berrin ölürse ben de intihar edicem kararımı verdim ! a...koyyim ne bu lannn! caroline orospusu sözüm sana; bir düğmeye bastın, oyunu başlattın velakin bu oyun da kaç kişiyi tarumar ettin haberin var mıdır, vicdanın var mıdır ? caroline gibi olanlar, böyle şerefsizce ve bencilce adımlar atarken sadece kendinizi değil, daha kaç kişinin hayatının içine edeceğinizi de düşünün.
bir yerlerde gerçek olan insanların birleşik öykülerinden çıkan dizi.
işi dolayısıyla ailesini az gören bir alamancı tadında biraz, biraz bildiğimiz nataşa öyküleri gibi, biraz çocuk yüreğiyle anne ve babanın sürekli kavga ettiği evde, avuç içi kadar elleriyle kulaklarını tıkayan bizim evden çocuk gibi, herkesin acılarından ve gerçeklerinden bölümler almış gibi. belki de bu yüzden izlemedim bu diziyi bu akşam ve izlemeyeceğim. yüzüme tokat gibi inen gerçek insanların öyküsünden parçalar görmeyi sevmiyorum, yok bende o yürek. fatmagül'ü de izleyemiyorum bu yüzden. bu ülkede tecavüze uğramış kızların zamanında tecavüzcüleriyle evlendirildiğini bildiğim için onu da kaldırmıyor midem. sevmiyorum tokat gibi gerçek hayattan öyküler alan dizileri. gerçekler acıtıyor, kurgu arıyorum hep o yüzden.
uzun lafı kısası sözlük acı bir hikaye bu dizi. ayrılık gibi biraz, bizden gibi.
"sen gül şurubu yapmayı biliyor musun? annem bana gül şurubu yapardı." yaa ne kadar gerçekçi olmuş.
babaanneyi de kutluyorum bu arada. her nine, toparlayıcı olamıyor ne yazık ki. hayattaki rolünün bilincinde olan insanlarla yaşamak ne güzel değil mi?
her dizide olduğu gibi yine komünistler süper iyi, romantik, akıllı, zeki, vatanperver kısacası süper insanken. onun dışında kalan diğer bütün kesimler ruhsuz, vatan haini, insanlık dışı takılan kro gibi giyinen yani kısacası ne kadar kötü vasıf varsa üstüne toplanmış insanlar olarak gösterilmiş onun dışında güzel dizi.
filmi izlememin tek sebebi olan o küçük osman'ı var ya tüm anaçlığım ve şefkatimle alıp böyle taa içime içime sarasım, "gel bebeğim ben senin ananda babanda olurum yavrummm" diyesim var.yazık lan yavru kuşum benim ailesinin yaşadığı gitgellerde ordan oraya savruluyor kıpkırmızı, yaşlı gözleriyle.*
hovardalığı eline yüzüne bulaştıran bir adamın etrafında dönen olayların anlatıldığı dizi.
adam karolini sikiyor, aile parçalanıyor buraya kadar herşey tamam da, neden araya 68 kuşağı edebiyatı sıkıştırıyorsunuz? onu çözmeye çalışıyorum haftalardır.
başaramadım, isviçre'de dayımoğlu var bilim adamı, ona havale ettim. arkadaşları ile o uğraşıyor şimdi...
son zamanlarda televizyon ekranlarında arz-ı endam eden dizilerin en kalitelisi, en ağlatanı.hele bu akşamki bölümünde osman ın o küçük ellerini sallayarak, hıçkıra hıçkıra "gelme baba gelme" dediği sahne, eminim ki benim gibi binlerce insanı hüngür hüngür ağlatmıştır. nasıl bir oyunculuk yeteneğidir, Allah nazarlardan saklasın.
berrin olmez, hastaneye kaldirilir, bunu duyan cemile kizina biran evvel kavusmak icin caroline'in teklifini kabul eder ve hapishaneden biran evvel cikmak ister.
o osmanı yakalamayayım arkadaş. severken öldürmek varya öyle bişy olcak yakalarsam. yahu kıç kadar boyuyla küçücük yaşıyla o harika oyunculuktur. benim diyen bir sürü oyuncu yanında sönük kalır. sırf onun yüzünden kalabalık ortamda diziyi seyredemiyorum. puşt sürekli gözlerimi dolduruyo.
ilerleyen bölümlerde evin satılması, berrin'in zengin piçiyle evlenmesi, ahmet'in hapse girmesi, karolin'in hamile kalması, göççük osmancığın evde maruz kaldığı şiddet görüntülerinden sonra büyüyünde polat alemdara dönüşüp ben racon kesmiyorum kafa kesiyorum moduna girerek babasını deşmesi ve bu olayları hapisteki kankalarına anlatıyor olması tadında ekşınların beklendiği dizi.
ps: berrin ölmesin lan.
ps2: ölmemiş ölmemiş rahat olun.
şu türkiyede bi çemberimde gül oyada "küçük kara balık"dan bahsedildi, bi de şu dizi de "küçük prens"i gördüm ya gam yemem artık. türkiye hakikaten gelişmekte olan bir ülkeymiş ben bunu anladım. aferim ulan, kafanızdan öperim.