yıl 93 veli diyalogundan öncesi sınavda kontrolör olarak görev yapmakta olan öğretmenle geçmektedir.
buzz -hocam ben çıkabilir miyim?
öğretmen- en az 1 saat beklemen lazım 20 dk daha otur. çıkarsın sonra.. hem sen 40 dk da sınavı bitirdigine emin misin?
buzz- hocam bundan sonrası benim için sakat emin olduklarımı yaptım kalırsam atmaya başlayacağım ondan korkuyorum.
öğretmen- yok kural böyle beklemen lazım.
(o bekleme süresinde buzz resmen piknik yapmakta yanında getirdiği, şeker-çikolata ne varsa yemektedir. dikkatini dağıttığı arkadaşlar için geciken bir özür burdan dilenmektedir şu an.. ve tabi ara ara yarı emin olunan sorulara göz atılmaktadır.. buzz gözünü saatten alamamaktadır. dakikalar herkes için hızlı geçerken, buzz sıkıntıdan patlamaktadır.)
buzz mecbur çıkış zamanını bekledikten sonra sınavdan nihayet çıkar. dışarda canı, bir tanesi babası beklemektedir.
ilk çıkanın kendi kızı olması nedeni ile baba telaşlanmıştır;
baba- kızım hayırdır hastalandın mı, bir şey mi oldu niye erken çıktın sınavdan?
buzz- yok bitti benim sınav
baba-bak sorulardan belki aklına gelen falan olurdu sonradan niye beklemedin? bi rica etsen öğretmenlere belki tekrar alırlar seni sınava ne dersin kızım?
buzz- babaaaaaa akşama arkadaşlarımla buluşucam hazırlanmam lazım.. hem ben kızdım size ben 5 tercih yapmıştım.. ben yatınca doldurmuşsunuz ne var ne yok.. teesüf ederim size onlardan birini kazanmamak için sadece en emin olduklarımı yaptım bende... (fi tarihte öyleydi. yani tercihler sınav günü, sınav olmadan önce gözetmene teslim edilirdi.)
sonuç; buzz 3. tercihini kazanmıştır ve mutlu sonla bitmiştir sınavdan ilk çıkması... haa bu arada o görevli öğretmen 20 dk daha zorla sınavda tutmasa ve boş bırakılan soruyu o bekleme süresinde işaretleyip, soru yanlış çıkmasa ilk tercihini kazanacak olması da o zamanlar ayrı bir burukluktur buzz için...
(bugününde ise mesleğinden memnun iyi ki 3. tercihimi kazanmışım demektedir buzz...)
edit: eksileyen arkadaşın sınavdaki öğretmen olduğuna dair ciddi şüphelerim var. yoksa sınavdan ilk çıkıp üstelik 3. tercihimi kazanmamla alakalı bir kıskançlık durumu niye olsun ki... *
bi de bunların direkt veli-veli dailogu vardır; yabancı bölüm öğrencisi olduğum içindir ki, sadece birinci bölümü çözüp sınav yerinden kaçar adımlarla çıktım. saat 11.00 civarıydı ve sanırım benden önce çıkan olmamıştı. bütün veliler gözüm içime bakıyor, kimsenin kolaydı zordu diye sormasına fırsat vermeden fırladım. eve gittiğimde annem yıkılmış gözüküyordu. hemen sarıldı boynuma, yavrum üzülme seneye daha iyi hazrlanırsın dedi. nedendi, nerden çıkmıştı ki? anneme süper olduğunu söyleyince şaştı kaldı. yavrum arkadasım aradı, sınavdan ilk çıkan senmişsin ağlıyormuşsun dedi... ah ah bu kadar da yazılmaz ki teyzeciğim bi erken çıktık diye...*
- ana len oğlum sen geçen yılda girmedin mi sınava? nasıldı bari? bir dahaki yılda girecek gibi duruyorsun. valla öyle duruyorsun. senin annene babana da acıdım şimdi. ne emeklerle okutuyorlar iki yıldır sınava geliyorsun onlara da yazık. otur çalış bari kalın kafalı mısın evladım?
- teyze bi siktir git!
- bir dahaki yıl görüşürüz evladım benim bu yaşta kafam senden iyi çalışır. hehehe...
- yavrum, nasıl geçti sınavın?
+ anneciğim yaa... hayatımızın 3 saatle sınırlı kalması ne kadar da kötü, değil mi? düşünsene bir, bu 3 saatin nasıl geçtiği belirleyecek hayatın boyunca geçireceğin nice seneleri. ben bu sisteme...
- sadece felsefe sorularını mı çözdün bakayım sen?
+ ne önemi var anneciğim? Türkiye birincisinin yolda bir kaza geçirip ölmeyeceğinden hangimiz emin olabiliriz? salladığım şıkların hepsinin tutması mümkün değil mi? bu hususta sokrat.
- yürü eve yürü... babana kes bu felsefe ayaklarını.
+ ben birinciye birinci demem, birinci ben olmayınca...
-Nasıl geçti oğlum?
+Seneye aynı gün ve aynı saatte buluşmak üzere...
-Kazanamadın dimi lan?
+Yüzünüzde gülücükler, kafanızda soru işaretleri eksik olmasın.
-Göstericem ben sana soru işaretini!