ak parti'nin iktidara geldiği dönemlerden başlayarak savunula-gelen ve günümüzde dahi fanatik bir kesimin dillendirmeye devam ettiği 'şeriat gelecek!' ya da 'iran olacağız!' şeklindeki söylemlere karşılık, başta tayyip erdoğan olmak üzere parti kurmayları çoğu kez, beklenenin aksi tavır ve eylemlerle siyaset ringinde bu söylem sahiplerini kıyasıya dövdüler.
öylesine bir dayak yiyişti ki bu, geniş halk kitlelerinin hep sol siyasilerden beklediği, başta sağlık olmak üzere tüm sosyal güvenlik altyapısının modernizasyonu, eğitim bütçesinin milli savunma bütçesini neredeyse katlayarak geçmesi, anayasa ve ceza yasalarında yapılan; çağın gereklerine uygun olan değişiklikler, demokrasinin olmazsa-olmaz gereklerinden; 'seçilmişlerin atanmışlara olan üstünlüğü' ak parti iktidarı döneminde sağlandı. ekonomideki büyüme ve refah seviyesindeki gözle görülür artışa paralel olarak halkın, özellikle son seçimlerde gösterdiği teveccühle iyice güçlenen parti, artık sadece ulusal değil uluslararası ringlerde de boy göstermeye başladı.
artık, tunuslu bir taksicinin kendini yakma eylemi ile başlayan ve doğuya ilerleyerek tüm ortadoğuyu etkisi altına alan 'arap baharı'nda, sözüne değer verilen bir islam ülkesi lideri konumundadır tayyip erdoğan. liderlerini devirmiş fakat ne yapmaları gerektiği konusunda da kararsız görünen islam ülkelerine 'laik ve demokratik cumhuriyet'i tek seçenek olarak sunmakta ve bunu yaparken de kendi ülkesindeki önyargılarının esareti altında tutsak olmuş kafalara son ve indirici darbeyi vurmaktadır.
şu gelinen noktada, hızını alamayıp bir yumrukta ring hakemine atmaya kalkmadığı sürece, ulusal ringlerde onu zorlayabilecek bir boksör yoktur artık. en azından yakın zaman içerisinde.
