eğer ölüm ciddiyse onun öncesi yaşam da ciddidir. ölüme nasıl çare yoksa, yaşarken de geçen zamana çare yok. ikisi de geri dönülemez, döndürülemez. ölmek için yaşıyorsan, asıl ciddiyet ölümse, ona giden yol da ciddidir.
(bkz: ölüm ölüm dediğin nedir ki ben senin için yaşamayı göze almışım)
kaybedenler kulübü filminde geçen en anlamlı replikti sanırım. ölüm bu var mı ötesi, bu hayata bir kere geliyorsun ve yapmak istediğin herşeyi korkmadan yapmalısın. çünkü bu hayatta yaptığın bazı şeylerden dolayı pişmanlık duyarsın, ama yaapmadıkların için onu bile duyamazsın. sonucu ne kadar kötü olursa olsun, ya yapmasaydın da içinde kalsaydı, kim çıkarıp yok edebilirdi o içsel pişmanlığı?