samuel beckett'in insanın kimyasını bozan sözü.
ki taparım kendisine. ölümle yaşam arasındaki çizgiyi bu kadar absürd anlatan bir söz daha yoktur sanırım.
her kitabı bulunur kütüphanemde neredeyse.
zaman mekan yerle bir olmuş eserler yazmış, okurken içinden çıkamadığınız labirentler sunmuştur.
her canlı ajda pekkan olsa belki doğru denilebilecek kabuldür. eskime var yıpranma var abooooo dedelerin dedesinin dedesi bakteri gibi olurdu ağaç değil mübarek insan küçülür küçülür o zaman belki ölüm olmadan doğal dönüşüme katılabilirdi.
neden yaşadaığımızı iyi anlamak gerekir. insanca daha güzel mi yaşamalıyız yoksa bedbaht zaten öleceğim diyerek hayattan beklentisi olmadan mı yaşamalıyız. herkesin kendine göre aklı var ve bu aklı daha iyi kullanmalıyız.
aynı düşünceyi freddie mercury"what good is life in the end we all must die" diyerek açıklamıştır. (bkz: more to life than this)
samuel beckett ile freddie mercury'nin üzerinde anlaştığı bir konuyu tartışacak değilim!