Öldükten sonra dünyada islamiyet adı altında duyduğunuz ama inanmak istemediğiniz her şey gerçekleşecek arkadaşlar o zaman bu entrymi hatırlarsınız. Ama hiçbir şey için geç değil yol yakınken dönün hadi.
düşünmenin farazi olduğu herhangi bir ihtimale dayandırılamayacak canlıların üç evresinden sonuncusunun sonuncusu.
ölümden sonra ne olacağını tahayyül etmeye çalışmak insanın hayat dahilinde üretim enerjisini paranoyakça bir ihtimalle tüketmekten başka bir işe yaramaz. ahir zaman, cennet, cehennem, reenkarnasyon v.b. kavramlar, insanların çok düşük bir ihtimale kapılıp aslında var olmuş ölüm öncesi hayatı irdelemelerinin sistematik bir şekilde engellenmesinden ibarettir.
ölünce annem, babam, kardeşim, eşim, dostum ne olacak? ben ne olacağım? gibi mahşeri hayal edebiyatlarıyla insanlar hayattan bi haber yaşam formlarını fiziksel olarak sürdürseler de ruhsal olarak ifadesizlik içindeler.
varlığını bildiğimiz şeyler:
zaman
mekan
materyal
yoğun istek üzerine hadi ruhu da katalım işin içine.
a priori sorular şöyle olacaktır?
e ruh ne oluyor amk? yok mu oluyor?
ruh diye bir şey yok tabi minik karetta karetta sadece insanlarda gelişmiş yaşama güdüsü var dediğinde? ebediyete inanan insan canlısı ya hassitr ordan deyip
içten içe acaba diyor ya da dışsal bir tedirginlik, infial yaşıyor.
insanlar duymak istediklerini duyacaklarını ve zamanda yitip gidecek kadar önemsiz olmadıklarını düşünerek yaşıyor.
üzgünüm; şahsi fikrim ölüm sonrası diye bir olgunun zaman ve mekan bağını koparacağından dolayı mümkün olmadığıdır.
gömecekler, allahın razı geldiğin kullardan ise o mezar genişleyecek ve sana gülistan olacak orası amaaa ya günahkarlardan isen işte o zaman sıkıntı büyük. şöyle düşün; bir gece kabuslar görüyorsun ve uyanamıyorsun bile. uyandığında kan ter içindesin nefes almak bile inanılmaz zor işte bunun mislilerce fazlası ve taaa mahşer gününe kadar.
allah gülistanlarda mahşeri beklemeyi nasip eylesin inşallah.
Yokluğu hayal ediyorum. Mutlak bir bilinçsizlik halini. Aynı doğumdan önceki gibi, aynı narkoz altındaki gibi, aynı uykuda kısmen olduğu gibi. Uyuyorsun, bir uyanıyorsun saatler geçmiş ama sana "bir an" geliyor. Çünkü bilincin kısmen devre dışı kalmış durumda. Ya da narkoz altında karnını deşiyorlar da sen gram bir sey hissetmiyorsun. işte ölümden sonra bunu bekliyorum. Hem de gerçekten şiddetli bir istekle. Eğer sen de uyumayı seven bir insansan, böyle bir ölüm sonrası fikri seni korkutmayacaktır.
Ama tabiki bir şeyleri net olarak bilemiyoruz. Bir sekilde varolmusuz ve bilincimiz sayesinde bu varligimizin farkindayiz ancak ölümden sonrasının bilinmezliği her zaman için nasil varolduk sorusunun bilinmezliginden daha korkunc. Her ne kadar akıl, mantık ve bilim beyin ile bilinci yani benligi ozdeslestirse de insan korkuyor.
Ha şu an müslüman olmayı ve böyle soruları düsünmektense hayatımı yasamayı tercih ederdim orasi ayri.
tüm sevdiklerinizi düşünün. varlığıyla güç aldığınız herkesi. annenizi, babanızı, sıkı dostunuzu, kardeşlerinizi ,sevgililerini/eşlerinizi..
onlarla mutlu oldunuz, üzüntünüzü onlarla paylaştınız. onlar için fedakarlık yaptınız , onlar sizin için fedakarlık yaptı. ölümlerini, artık yanınızda olmadıklarını düşünmek dahi istemediniz. bu düşünce sizleri korkutuyor. tüylerinizi diken diken ediyor. çünkü varlığınıza huzur katan, anlam veren onlardı. lakin ölüm sonrası bir hayat yoksa bir daha asla onlarla aynı ortamda bulunamayacaksınız. siz hayattayken o sevdiklerinizden herhangi biri öldüyse, onu son görüşünüz cenazesinde olacak. bir daha bir araya gelme şansınız olmayacak....
ölüm sonrası bir hayat varsa da tanrının nasıl bir yargılama yapacağını bilmiyoruz. sevdiklerinizden birinin cehenneme gitmeyeceğini bilmiyorsunuz. ya çok sevdiğiniz eşiniz cehenneme girecekse ? yahut kardeşiniz veya siz ? bu düşünce de son derece korkunç değil mi ? düşünün; ailenizden bir kişi hariç herkes cennette. o bir kişi cehennemde. nasıl bir trajedi ?
her iki düşünceden sonra şu soruyu soruyorum kendime; neden birilerine bağlanayım ? aile arkadai, sevgili ? nasıl olsa yok olup gideceğim yahut ölümden sonra aynı yere gideceğim mechul. neden sevgi duyayım bu durumda ?
-hangisi daha kötü ? tanrının olması mı yoksa olmaması mı ?
buradaki temel düşünce nihilizm'e (hiççilik) tarafına kaymaktadır. anksiyete (gelecek kaygısı) ile beraber ölümden sonrasını bile planlamaya çalışmaktır fakat böyle bir imkan olmamasından ötürü çözümsüzlük ile karşı karşıya kalmak, dolayısı ile ölümden sonrasına göre yaşadığına inanılarak hayatın anlamı veya anlamsızlığını sorgulamak ile devam eder.
bunun cevabı var dostum; kuramsal fizikte "dolanıklık" olarak da geçer. eğer ki string teorisini (11. boyut teoremi) ve dolanıklığı tam olarak kavrayabilrsen cevabın da hazırdır. bunları felsefi olarak düşünmekten ziyade, araştırarak cevabı bulabilmen daha makbuldür. Başlangıç için fi tarihinde yazdığım entryler dizisine göz atabilirsin. evet çok uzun bir yazıdır fakat sana şu an bir çok konuda cevap verebilir;
#şarlatan . Fena bir kitap değil. Reankarnasyona farklı bir bakış. Görev bitene kadar tekrarlanan bir yaşam. #3göz ve #2beden de hemen hemen onu işaret eden kitaplar. Birde ölerek yaşıyorum geldi bak aklıma. Çelişki hissetsemde #her#ölüm#yeni#bir#başlamgıçtır. Bunda ben netim işte.
adalet konusunda kafamı kurcalıyor. bu dünyadaki adaletsizlikler yüzünden nefret ettiğimizher olgu ölümden sonra adil bir şekilde karşımıza çıkacakmış. bu kadar da yüzsüzlüğe pes doğrusu.
kimilerine göre var olan, kimilerine göre ise yok olan.
şunu söyleyebilirim ki insan gerçekten kendisini merkeze koymayı ve kendisine önem atfetmeyi seven bir varlık ve yaşarken olduğu gibi ölümden sonrası konusunda da bunu yapmakta ısrar ediyor. bu konuda kendini merkeze koyan insanları bir zamanlar dünya'yı evrenin merkezi olarak görüp güneş'in onun etrafında döndüğünü düşünen insanlara benzetmemek elde değil.