Eşiniz en geç bir ay sonra düzene girmek zorunda.
Anne ve babanız o şekilde. Unutmazlar orası ayrı. Her akla geldiğiniz de, gözleri dolup hüzün dolar o insanlara. Eşiniz, başka bir hayat arkadaşı bulup bulmamakta, hayatın getirdiği gerçeklik, realist kurallar neticesin de, biri ile evlenebilir, özgür.
Arkadaşlarınız, 1 yıl içinde sizi sadece ortamın getirdiği, sohbet akışı içinde anımsayacaklar. Biri sizi anlatırken, biri sigarasını çekecek, birileri konuyu değiştirmek isteyecek. Siz orada gözlerinizi kırpmadan izler iken, ölürken dahi Ağladığınız sevdikleriniz ve yaşayamadıklarınız, bir gece yarısı evde siz varmış gibi perdeyi çekecek ve ışıkları kapatacak..
Ve bir gün, aynı yastığa baş koyduğunuz, kucağınız da büyüdünüz insanlar, uykuya dalarken sizden başka, farklı şeyler düşünmek zorunda kalacak.
Bu yazdıklarım, anne baba, eş gibi yeryüzünde yaşayan tüm insanların yaşayacağı, tabi tutulacağı, sınav ve gerçeklerdir.
Bunu ciddi ciddi oturup düşünen, kafa yoran insan, kendini sorgulamalıdır.
Sevilmediği, ölse de kimsenin umrunda olmayacağı konusunda derin şüpheleri vardır.
iyi ve erdemli insanlar olun.
Yokluğunuz, sevenlerinize dokunsun, Özlem ve Sevgiyle hatırlanın..
Hoş, ben öldükten sonra, kim üzülmüş, kim üzülmemiş ne önemi var?!
Perde kapanmış ve oyun bitmiştir artık.
Gerisi karanlık...
kaza sonrası psikolojisinin verdiği bir haleti ruhiye sonucu insanın kendine yaptığı sözlü sınavdır.
hergün işe gitmek için beraber çalıştığım saim abi beni evimin altındaki yoldan alırdı 2 otobüsle gidebileceğim yolu 15 20 dakikada gitmek harika bişeydi benim için. saim abi gayet dikkatli araba sürerdi kimseye güvenmediğim için sürekli kontrol ederdim son üç dört aya kadar. arabası küçük kırmızı bir bayan arabası gibiydi. bir bayan için sadece biraz eskiydi. emniyet kemerini ehliyet sınavında unutmuş olsamda her zaman takardım. saim abinin belkide tek kusuru buydu, hatırlatmadan takmazdı. benim sorunum ise arabaya binince değil ana caddeye çıkınca takmamdı. bu tespiti biraz geç yaptım sanırım. caddeye gelmeden bir önceki kavşağa 100 metre var ışık sarı. saim abi hız kesmeden kavşağa yaklaşıyor, zaten kırmızı yansa bile diğer araçlara yeşil yanması için 3 saniye gerekli. fakat bir minibüs sol şeridin yarısına kadar öne çıktı ve korna fren (sulu kar yapışında ne kadar tutarsa),selektör. bizim geldiğimizi gören şöför karşıya geçmek için biraz daha ilerleyip tam ortadan çarpmamıza sebep oldu. üç saniye. aracın önümüze çıkması ve kayarak araca çarpmamız.gözlerimi açtım bi uğultu. arabanın içindeyiz önümüzden buhar çıkıyor. saim abi iyi sanırım konuşuyor.
-mahvolduk, bittik. sen iyi misin?
biraz düşünüyorum.(bilmiyorum ki. bişey söylesem panik yapabilir. acaba başım yarıldı mı? beyin kanaması veya iç kanaması geçiriyo olabilirmiyim? hayır. şuurum yerinde. emin miyim? bizim bateristin adı neydi?, telefon numaram? hatırlıyorum)
-iyiyim sanırım abi. sen iyi misin?
-evet kolum ağrıyor?
-abi başımı çarptım sanırım yarılmış mı?
-biraz kanıyor.
o sırada saim abi dışarı çıkıp arabaya bakıyor. bense başımı nereye çarptığımı buldum orta aydınlatma lambaları yerinde yok. ayna kırılmamış gözümün altında bi morluk yok. sanırım beyin kanaması geçirmiyorum. iç kanama belirtimde yok. torpido açılmış kapak ayağımı yaralamış ayağım da acıyor. sanırım iyiyim. yani hala ölmedim. ölsem kimin umrunda olurdu ki. ailem üzülürdü. peki başka kim gerçekten üzülürdü. merve üzülürdü. can dostum çok gıcık bi insan aslında bana benziyor. arasam mı? telaşlanıp üzülebilir. ya ölürsem? ölürsen öl bi sen mi ölüyosun? peki eski sevgilim? sanmam. sevinir di bile. okuldan arkadaşlarım, iş arkadaşlarım? pek umursamazlar. hem kim haber vercek ki gömüldükten sonra duyar mezarıma bile gelmez çoğu. başka hiç kimse bana hüngür hüngür ağlamazmı ya? insan ölünce arkasından ağlayan insanlar olacağını bilmesi güzel bi duygu olurmuş. ne kadar kötü biriymişim be. amaan nabiyim zaten kendim bile üzülmem ki öldüğüme. ölmicem galiba iyiyim.
neyse şu kırmızıda geçmeye çalışan adam çok iri değilse inip bi döveyim bari.
ne önemi var ki? siz ölünce bir avuç insan için anlık ölümü hatırlatmalarına yarayan basit bir beden parçası olacaksınız. evlerine döndüklerinde yine gülen onlar olacak. aileniz bile birkaç yıl sonra varlığınızı unutacak, hiç var olmamışsınız gibi. bayramdan bayrama mezarınıza gelip iki dua okuyup vicdanlarını rahatlatacaklar . bizlerin yaptığı gibi..