"ne anladım şu dünyadan, ölsem de bir kalsam da bir
nefret ettim yaşamaktan, ölsem de bir kalsam da bir
ne olur hiç doğmasaydım, bu dünyaya gelmeseydim
bunca kahır çekmeseydim, çeksem de bir ölsem de bir
çeksem de bir ölsem de bir...
ızdırapla geçti ömrüm, çile dolu her bir günüm
birgün olsun gülmez yüzüm, gülsem de bir ölsem de bir
ne olur hiç doğmasaydım, bu dünyaya gelmeseydim
anamdan hic doğmasaydım, bu dünyaya gelmeseydim
bunca kahır çekmeseydim, çeksem de bir ölsem de bir
çeksem de bir ölsem de bir..."
çaresizlik ve umutsuzluğun dibindeyken söylenip bir o kadar da gerçekçi olan söz. batı da ortaçağ'dan sonra ortaya çıkan eski değerler, uğruna savaşılan değerler, kaldırılıp yerine birey konmuştur. Sanki tek başına bir bok becerebilecekmiş gibi insanoğlu da buna sımsıkı bağlanmıştır. Bireyselciliğin dibine vurunca da bu sözü anlamlandıran bir kul da, yeteri cesareti varsa intihar etmiştir. kırkbeş yaşında eğitimli kibar aydın bey kafasına sıktığı tek kurşunla yaşamını yitirdi, kendisinden beş yaş büyük karısının hala anlamıyorum her şeyimiz vardı dediği kayıtlara işlendi.