ruhun bedenden ayrılmasıdır ve aslında biz her gece ölüp sabahları tekrar canlanıyoruz. uyku yarı ölüm halidir ve biz bile bile bunu yapmaktan çekinmiyoruz.
yıllarca taşıdıgın senin oldugunu düşündüğün vucudun artık sana itaaat etmemesidir bir bütününü bırakmaktır hani o uğruna paralara doktugumuz saçlarımızı bir sivilce bile çıksa kafamıza taktıgımız yüzümüzü kilo alınca bunalımlara girdiğimiz bedenimizi üzülüce ağladıgımız gözlerimizi gercek sahibine topraga teslim etmektir.
alınan emaneti teslim etmek gibi ama bu durum intihar sonucu olmuşsa emanete ihanet edilmiş olur. vakit zaman gelmişde olmuşsa emanet hakkıyla teslim edilmiş demekktir.
her insanın emanetini taşımak için bir süresi vardır kimin kısa kiminin uzun işte onu teslim etmektir ölmek.
mantığını çözebildiğim durum.
belkide korkulmaması gereken yegane durumlardan birisi.
hepimiz aids, kanser, sakatlık gibi bir duruma düşebiliriz.
yada çok büyük acılar çekenler yüzdesinde de yer alabiliriz.
bunların başımıza gelmemesi için türlü önlemler alıp kendimizi güvencede tutarız.
lakin ölüm gibi yaşam sabiti olan kimsenin kaçamadığı bir durumda neden korkacaksın.
hani her 1 milyon insandan biri dahi ölmese korkmanın anlamı var.
uğraşırsın o şanslı bir kişi olmak için.
fakat her canlı ölümü tadacaksa kabullenmek lazım.
bu konuda tek korku zamansız gelmesi olabilir.
ölmek;
sevdiğiniz kişileri dünya gözüyle bir daha görememek, sarılamamak... ,
en sevdiğiniz yiyecekleri yiyememek, en sevdiğiniz içecekleri içememek,
kıçımızı yırtsak da nefes alamamak,
uyuyup uyanamamak,
tuvalete gidememek,
bayramlarda para toplayamamak,
düğünlerde kurtları dökememek,
özene bezene döşediğin, hatta belki de yeni aldığın evine bir daha ayak basamamak,
burnu karıştıramamak,
dizi takip edememek,
dedikodu yapamamak,
bilgisayar oynayamamak,
ya cehenneme gidersem korkusu,
ve bence en kötüsü de ölünce ne olcağını, orda bir hayat olup olmadığını ya da varsa da nasıl bir haya olduğunu bilememek, korkmaktır.
"bu kadar kötü bişeymi yaaağğğ tırstım anneciğğğm" demeyin hemen, iyi yönleri de var.. bakınız;
ders çalışmaktan, ödev yapmaktan kurtulmak,
çalışmaktan, herhangi bir iş yapmaktan ( ev işi de ) kurtulmak, *
fatura, borç ödemekten kurtulmak,
evdeki, ülkedeki, dünyadaki tantanadan gürültüden kurtulmak,
küçük ayak parmağımızı bir yerlere çarpmaktan kurtulmak,
sabahları erken kalkmaktan, geceleri erken yatmaktan kurtulmak, **
kavgadan falan kurtulmak,
hastayanız eğer o hastalığınızdan kurtulmak,
etrafımızdaki salak insanlardan kurtulmak,
sizden önce ölen sevdiklerinize kavuşma ümidi,
cennet * ,
ölüm nasıl bir şey acaba yaa merakından kurtulmak.
siz siz olun her anınızı dolu dolu yaşayın, elinizdeki imkanları kullanın cimri olmayın sonra özlersiniz, pişman olursunuz falan.
falanca ölmüş, filanca ölmüş, iyi adamdı...
cümleler ne kadar da kolay çıkıyor ağızdan. ama biri de çıkıp demiyo ki o ruh nasıl çıktı o bedenden.
adam neler hissetmiştir kim bilir. kolay mı be ölmek. o tat nasıl bi şey acaba. nefes alamamak nasıl bi duygu bilen var mı. hiç deneyen oldu mu. ben denedim, nefesimi tutabildiğim kadar tuttum. sonra dayanamadım tabi. dayanmanın son raddesinde kafam patlayacak gibi oluyordu hep. böyle bildiğin patlamak.
istisnasız her gün ölümün şeklini, tadını düşünüyorum. allah sonumuzu hayır etsin.