niye diye sorduğunda kötü kötü bakıp ben öyle istiyorum diyen hocadır. bir örnek vereyim de içimde kalmasın. * bizim okulda bir tarihçi vardı erzurum'un türkleşmesi diye bir konu verip 300 sayfa ödev istedi benden. * oysa ki verdiği konudan en fazla 10 sayfalık bir ödev çıkardı. **
- evladım ben ödevler elle yazılacak demedim mi? bu ne?
+ el emeği göz nuru hocam...
- burdan bi burgulu tokat çıkartırım sana, gözlerinin nuru içine kaçar. dalga mı geçiyosun benle, bilgisayar çıktısı lan bu.
+ hocam afedersiniz de, klavyeyi de ayağımızla kullanmadık yaneee... el emeği sayılmıyor mu şimdi bu?
- sana yıldızlı sıfır veriyorum evladım.
+ teklifinizi görüyorum ve arttırıyorum.
- ne???
+ notu diyorum hocam, biraz arttıramaz mıyız acaba?
- yarın velini görücem...
+ aaa tesadüfe bakın, bende. bize mi geliyorsunuz?
sınav kağıtlarını herkes için tek tek elle yazarak vermesi gereken hocadır.
aklı sıra herhangi bir yerden kopyala yapıştır yapılmasın, emek harcansın istemektedir.
ama kopyala yapıştır yapılacak metnin pek ala elle yazılarak hocaya verilebileceğini henüz anlayamamıştır.
ayrıca üzülerek belirtmek gerekir ki bu tip hocalar bir de yazınız güzel olacak derler.
öğrencinin yirmi yıllık yazısını 20 sayfalık ödevi yazarken değiştirebileceği düşüncesi onlar için katiyen makuldür. tartışan manyaktır.
özellikle dönem ödevinin elle yazılmasını isteyen hocaya, ödevi son gün götürüp, 'ben o gün yoktum, arkadaşlarda söylemedi hocam' şeklinde yutturulmaya çalışılması gerekmektedir. nitekim tutuyor da, denenmiş görülmüştür.