yarın vermem gereken ödevi son dakikaya bırakmaktır.
not: perception ile ilgili birinci drafti yazmam gerekiyor, hiç beceremiyorum makale yazmayı sözlük.
(bkz: eng 101)
yumurtanın "kemiğe" dayandığı andaki acı hissini çok seven öğrencinin davranışıdır.
gerçi öğrenci ne kadar yetenekli olursa olsun o ödev "üstünde uzunca bir süre çalışılmış" hissi uyandırmayacaktır. ama öyledir. öğrenci üşengeçtir, ve einstein dan daha zeki olsa bile, bu üşengeçliği onun o parlak zekasını göstermesine engel olmaktadır. ödevde azla yetinen günün birinde paranın da azıyla yetinmek zorunda kalacak, ve o üşengeçliğine çok küfredecektir.
şu an içinde bulunduğum yumurt-kapı-ödev üçgeninin ta kendisidir. autocadde verilmiş 13 parçalık montajı yarın çıktılarıyla birlikte teslim etmem gerekiyor ve henüz 3 parçayı bitirmiş bulunuyorum. (bkz: gece daha yeni basliyor).
zalımsın hoca, üniversitede ödev mi olur lan.
belki öğretmen verdiği ödevi geri alır, ya da bir başkası yerime yapar o da olmazsa ölürüm de kurtulurum diye ödevi yapmayıp geciktirmektir. son gün gelince güzel bir bahane bulunur. bu bahanelerin en güzeli "dedem öldü" en saçması ise "sularımız akmıyor"dur.