yilmaz erdogan'in "bizi yaptigi islerle cok guzel temsil ediyor" diye guya onurlandirdigi ve sanki mutfaktan yetismeymis gibi lanse ettigi * sarp apak'in (kendisinin mutfakta da biraz vakit gecirmisligi vardir ancak oncesinde dokuz eylul universitesi guzel sanatlar fakultesi tiyatro/oyunculuk bolumunde okuyup mezun olmus, donanimli, fazlasiyla yetenekli bir kisiliktir.) konuk oldugu programdir.
son zamanların en kaliteli, izlemesi için başka insanları teşvik edebileceğim tv programlarından birisidir. yok dır dır programlarıymış yok kutuymuş yok ısmar etmeyecekmişiz gibi yarışma programları arasında nefes aldıran, kim yaparsa yapsın içeriği ne olursa olsun o kadar gereksiz programdan sonra insanın içini açan hede. hiç olmadı insanlara tiyatronun nası bişiy olduğunu hatırlatır az da olsa. ayrıca benzer tv programı için (bkz: mahşer-i cümbüş)
bu geceki bölümüyle "faruk'un babası" karaketirini harcamamaları gerektiğini düşündürmüş program. yalnız bu karakterin 2. bölümde şöyle bir girişi vardı:
-faruk, bak yeni dizi başlamış. bahıym, valla yeni dizi. bak bu başroldeki çocuk yeni yüz. daha önce görmedim. bahıym, valla yeni yüz. sen anca öss'ye çalış gerizekalı.(oğluna döner) bahıym, valla gerizekalı.
bu espriyi bu karaktere yapıştırıp onun repliği yapmalılar çok tutacağından eminim. çünkü biz artık kafayı yedik arkadaşlarla böyle konuşuyoruz. bahıym, valla böyle konuşuyoruz.
oğuzhan ve eser ikilisini bursa okullarının konserlerinde lise müzik grubu olarak görmekten çıkıp tiyatrocu olarak görebileceğimiz son derece eğlenceli olmasına rağmen kurtlar vadisi kıvamında çok reklam alan tv programı.
biri lutfen yilmaz erdogan'a, seyircilere skec hakkinda goruslerini sorarken ki " cok guzel hareket diyenler " deme seklini degistirmesini soylesin. o nasil igrenc bir agiz yayis kardesim, esrar mi cektin, sarhos musun nesin?
yaklasık 3-4 senedir bkm mutfak olarak beraber calısan ekibin yaptıgı işi tv ye taşıması ile olusan programdır. anlamadıgım ince bir nokta ise; bu 3-4 yılda oynanmıs en iyi oyunları tv ye aksetmek ve reyting rekorları kırmak yerine neden son zamanlarda cekilen cok guzel hareket olmayan hareketleri yayınladıklarıdır.
oldukça eğlenceli, oldukça komik ve sikindrik bir televizyon ile izlenmiş ve çok üzülerek döndüğüm bir gece * beni benden almış olan, üzüntümü geçirmiş olan...
tebrik ediyorum hazırlayanları, yılmaz erdoğan'ı.
bu program, anında görüntü show ve komedi dükkanı uzun yıllar devam etsinler. ama içimden bir ses çok güzel hareketler bunlar'ın kısa süre sonra ekrana veda edeceğini söylüyor. inşallah göd olur bu ses.
gülben ergen in kaynına rakip olmaya çalıştığı sürpriz programıyla aynı akşam yayınlanan program. hoş bir ambiansı var ve kendi yazıp oynayan oyuncuları.. canlı olsa tadından yenmez.
dün yayınlanan 5. bölümü ile ratinglerde totalde birinci olmuş program.
ab gurubunda da 2.liği almış. baz skeçlerde tempo ve güldürü dozu düşse de her programda izlemeye değer 2-3 skeç oluyor.
ilkokul müsameresi tadında oyuncukluklar olduğu eleştirisi yapılıyor ama zaten programın tarzı bu. üç beş arkadaş toplanmış yazıp canlandırma havasında bir format. hamlet oynamıyorlar sonuçta.
başladığı tempoyu koruyamayan güzel program. özellikle ilk 2 bölümü süper olmasına rağmen 3. bölümden sonra basitleşmeye başladı. ama yok başka program yok. ne yapacan izliyecen artık.
performansları ve skeç kalitesinin düşmemesini, en azından daha fazla düşmemesini dilediğim program.
bir kaç gereksiz format zorlaması dışında aslında başarılılar. yılmaz erdoğan'ın sakatlığı sebebiyle koltuk değnekleriyle geldiği programda, skeçlerden sonra sekerek sahneye çıkması bana çok itici ve gereksiz gelmekte.
ayrıca; skeç sonlarında alkışlatma kaosu hala çözülmüş değil. ilk programda bahsettiği not/değerlendirme sistemi tamamen, "hamdi bey'e teşekkür etme ritüeli" ne dönmüştür. önce beğenmeyenlere alkışlat bakalım, madem öyle bir format uydurdun.. "çok güzel hareket diyenler" diye sorarsan adamlar alkışlar tabii. "çok güzel hareketler" ismi bu durumda program için daha uygun geliyor, zaten kendisi de programdan bahsederken bu şekilde bahsediyor arada. bakalım. komedi dükkanı gibi inişler içinde boğulmazsa güzel program.
maalesef sezon finalindeki ilk skeç internette dolaşıp duran bir hikayeydi. en azından belirtilmesi gerekirdi. yakışmadı doğrusu...
edit: kardeşim beni niye eksiliyorsun ben mi arakladım hikayeyi? Allah Allah...
bomba hikayesinde seyirci ortalama 18 saniyede bir alkış tutarak sinir katsayımı katlamıştır. hayır bir de her gülmesinde yılmaz erdoğan'ı göstermeleri ne anlama geliyor onu da anlamadım. 'bakın yılmaz erdoğan gülüyor, bakın bakın! gördünüz mü? aha bakın bi daha...' demek istiyor kameramanlar herhalde. fena halde sürü psikolojisi var. hayır gerçekten çok beğendiğim çok güldüğüm skeç de oldu. gerçi koltuktan düşmedim hiç bazı arkadaşlar gibi o kadar da değil de, bariz bir şekilde berbat skeçlere de çok güzel hareketler denmesi çok garip. eh işte ya da kötü deseler bir daha bu işi yapamayacak kadar kötü oyuncular değil gördüğüm kadarıyla. kötü olduğunda kötü denmesi lazım ki az evvel yaptığım gibi kanalı değiştirmeyeyim. benim gibi binlerce insan da tabi. alkışlamayın yahu valla aşırı sinir bozuyor. bir de skeçleri yazanlar gerçekten işi kapmış. birincisi koy ersin'i iki de küfür ettir. ikincisi yılmaz erdoğan'la ilgili espriler kullan skeçlerde. üçüncüsü ağzına küfür yakışan bir kaç elemana küfür ettir. hah tamamdır. yanlış yoldalar tabi. ama arada yine çıkıyor iyi skeçler. ancak şu dakikadan sonrasını seyircilerin alkış tufanı yüzünden izlememeye karar verdim. sinirlerimi zıplattı denyolar!
Adamın biri arabasıyla giderken yolda bir yolcu alır. Adam arka tarafa biner.
Şöför: "eee hemşerim kimsin nereye gidersin" der.
Yolcu: "ben Azrailim ve canını almaya geldim" der.
Şöför alaycı bir tavırla gülerek, "sen misin Azrail" der. "Hiç böyle Azrail olur mu" diye de ekler.
Bunun üzerine yolcu sakın bir tavır ve ses tonuyla: "sanki sen daha önce hiç Azraili gördün mu de böyle söylüyorsun" der.
"inanmiyorsan hemen 200 metre ilerden bir yolcu daha al arabana" der.
Bunun üzerine şöför gerçekten de 200 metre ilerde bekleyen bir yolcuyu alır ve bu yolcu da öne oturur.
Şöför hemen öndeki yolcuya da eee hemşerim kimsin nereye gidersin der.
Adam da abicim beni şehir merkezine yakın bir yerde indirirsen çok sevinirim der.
Şöför tamam dedikten sonra adama döner ve bak arka koltukta Azrail oldugunu söyleyen biri oturuyor der.
Öndeki adam arkaya bakar ve hiçbirsey görmediğini söyler.
Şöför kör müsün be adam bak arkada oturuyor diye panikler.
Öndeki adam da tekrar söyler, abicim arkada kimse oturmuyor, sen iyi misin der.
Şöförün beti benzi atar, eli ayağı titrer ve Azrail olduğunu söyleyen kişi şöföre: "bak gördün mü beni sadece sen görebilir ve duyabilirsin" der.
Ve ekler: "haydi şimdi sağa çek ve iki rekat namaz kıl ve kelime-i sehadet getir ve ben de senin canını alayım" der.
Bunun üzerine adam arabadan iner ve hem üzüntülü hem de şaskın bir şekilde namaza durur.
Tam secdeye kapanmışken ne mi olur?
Bizim önde oturan eleman ve kendisini Azrail olarak tanıtan eleman arabayı alır ve kaçarlar. alintidir