Bazen derinlerden gelen bir kokudur. Bu koku, herşeyin kokusu olabilir. Mesela dağa gittiğim zaman aldığım bir ot kokusu var. Beni eskiden köyde dedemlerin yanında kaldığım zamanlara götürür. Sanki o anda yeniden çocuk oluyor gibiyimdir. Çocukluğumuzu hatırlatan herşey güzeldir.
Tabi ki ormanlık ve guguk kuşunun ötmesi. Aklıma hep bursa/kestel de ki anılarımı canlandırtır. Tabi ki birde cam şişede ki sütler. Nurettin amca bir tane versene parasını babam işten gelince verecek...
Bir yaz sabahı, yolculuk sonrası sabah erken saatlerde kardeşimle birlikte balkonun önünde uzanmıştık. Öyle taze salatalık, domates, peynir kesmiştik sıcak lavaş ekmeğiyle birlikte yemiştik. Çocuksu, masum bir sohnbet. Gülüşmeler. anımsadığımda en huzurlu, mutlu olduğum anlardan bir tanesi.
Benim için en önemlisi tüp kamyonudur. Biz minicik çocuklara tüp kamyonu tasarlayan kişi ne yapmak nereye varmak istemiştir? Gerçekten anlam veremiyorum. Neden tüp? Tüpün günlük hayatımızdaki önemi o dönem yüksekti evet ama sosyal yaşantımızda tüpün ne önemi vardı ki? Üstelik bu bir oyun. biz yıllarca bu tüpleri nereye taşıdık, neden taşıdık? Yahu neden tüp taşıdık? Neden avokado değil de tüp taşıdık yıllarca? Eski dönemlerde oluşan tüp kuyrukları için yapılan bir vurgu muydu bu? Ah, delireceğim. Ayrıca bu olay, çocukluğumuza Ne kattı ya da çocukluğumuzdan neler aldı götürdü?
Freudyen bir yaklaşımla açıklayabilecek psikolog arkadaşlar, sözü yine size bırakıyorum.
O minicik kutudan nasıl olur da, şarkılar çalar, sesler duyulur diye hayret ederdi birçok çocuk.
Hatta hayret meraka dönüşür, kasedin içi açılır, o şeritler çekilir de çekilir, ortalık savaş alanına dönerdi.
Anne kişisinden yenilen zılgıt da cabası.
Hatta bazı kızkardeşler, o şeritlerden uzun saç yapıp, ellerine saç fırçası alarak, hayali sahnelerinde konser bile verirlerdi.
Eski şarkılar ve ansızın anne cüzdanından çıkan fotoğraflar.
Çocukluğa inmenin en kısa yolu.
Bir de; elma şekeri ve horoz şeker. Ne zaman görsem alırım.