6 yaşındayken parkta genç bir kızın peşine takılmıştım kız yürüdükçe yürüdü bilmediğim sokaklara girdi ve en sonunda evine girdi bende öylece kalakaldım. Havada kararmış kaldırımda oturup ağlamaya başlamıştım. Yanıma taksi durdu ve kaybolduğumu söyledim. Taksici beni zabıta noktasına götürdü ve anonsum büyün ilçede yankılandı. "6 yaşlarında bir çocuk bulunmustur bulanların zabıta noktasına gelmeleri önemle rica olunur" işte bu anonsu hayatım boyunca unutamam.
Deprem galiba ya. Çocuğuz ya ne yalan söyleyeyim apar topar döşekleri indirip farklı yerlerde yatmak hoşuma bile gitmişti, abimle saat sabah belki 4-5 bakkaldan horoz şeker almıştık bir sevinmiştim ki.. galiba salaktım biraz annemin babamın endişesini yüzlerinden okuyamamışım..
17 ağustos depremi ülkemizde gerçekten büyük bir yıkım olmuştu. çok kaybımız oldu allah vefat edenlere rahmet eylesin, ülkemizi bu ve benzer felaketlerden korusun.
6 yaşımın en hızlı zamanlarını yaşıyorum. sınıfın en güzeliyim akıyorum öyle böyle değil. millet benimle lego oynamak için sıraya giriyor çatlatıyorum ortalığı. sınıfa yeni bir kız geldi. adı ıtır. (burdan ıtır'a tükürüklerimi sunarım ismine sokayım yelloz) nasıl da güzel ama. sapsarı saçlar yemyeşil gözler bir havalar bir bi'şeyler falan. neyse ben yine bütün piremsesliğimle legolardan babamın sarayını inşa ediyorum. bu benim yanıma yaklaştı şöyle bir baktı ve ay ezik misin sen? dedi. ben şoklardayım. botokstan konuşamayan, elli yaşındaki iş adamının platin saçlı karısı gibi kaldım öylece. bön bön kızın yüzüne bakıyorum. tabi alışık değil narin bedenim böyle çirkefliklere. bak seni öğretmene söylerim git burdan dediğimi hatırlıyorum üstelik gözlerimden ateş çıkararak. onunsa cevabı şuydu sen hep tek başına kalacaksın kız resmen bana beddua etmişti. o anı ölsem unutmam. yerden kalkıp kızın saçını tutmamla kafasını masaya gömmem bir olmuştu. gül gibi uyuyan yılanı uyandıran ıtır ise çığlık çığlığa kıçını yırtıyordu. iyi oldu ama pis şırfıntıya.
Televizyonda o zaman Zeyna ve Hayvanların Efendisi diye iki yabancı dizi vardı. Ben kanal d'de yayınlanan bu dizileri öğle vakti izlerken kardeşimin beşiğini kendi geliştirdiğim bir yöntemle iple bağlayıp sallıyordum. Neden bu olay hatırladığım ilk olay hiç bilmiyorum belki de bu anımı sık sık tekrar etmişimdir yıllardır ondandır böyle kalıcı oluşu.
evde oturuyorum. baya bi insan var evde. tekli koltukta sakallı bi dayı var, bişeyler konuşuyo falan. kocaman bi salondayız, başka bebeler var etrafımda oyun oynuyoruz sanırım.
2-3 yaşında falan olmam lazımmış. o evde otururken o yaşlardaymışım.
Annem git babanın dükkana babanın kulağına de ki annem sigara istiyor al gel sonra dışarıya çıkmana izin veririm dede. Bahcede kumdan pasta yarışı var yetişmem lazım .dükkana doğru koşuyorum.uzunca bi merdiven var yarasına gelmeden cinliğim tuttu eve geri koştum.Anne dedim babam yoktu dedem vardı ona sordum onun da sigarasi yokmuş (bizim oralarda ayıptır kayınpeder gelinin sigara içtiğini bile bilmez bilmemeli) dememle sopayı yedim yalan söyledimde diyemedim .sokağada çıkamadım .o gün bugündür de yalan söylerken 50 kere düşünürüm .
Civcivim vardı onu beslemistik ablamla kanadı kırıktı iyileşemedi öldü. Nasıl ağlamıştık.annemde o zaman arka bahçeye götürmüştü bizi. Civcivi gömmeyi göstermisti.
99 depreminden sonraki birkaç gün mahalle parkında çadırlarda geçirdiğimiz günler gelir aklıma.Tabi her şeyden habersiz olan o zamanin çocukları bizler yine eğlencesine bakar salıncak, tahteravalli derken keyfimize bakardık.
psikanalizde, insanın hayatında büyük önem arz eden belirleyici bir unsurdur. çocuklukta ve yetişkinliğin ilk aşamalarına kadar pek çoğu gerçek mi hayal mi ayırt edilemez. kişiliğimizin inşasında, yetişkinlik senaryolarımızı oluştururken bu ilk anıların, hayallerin ve rüyaların çok büyük etkileri söz konusudur.
Sanırım 4 veya 5 yaşındayım. Misafirlikteyiz. Benimle yaşıt çocuğun martı kanat kapılı mersedes oyuncak arabası var. Hep onunla oynuyorum. Sonra film kopuyor. Ve daha sonra babamın kucağında yarı uykulu bir vaziyette merdivenlerden iniyoruz. Her şey bulanık ama baba omzundaki o uykuyu tam 25 yıldır arıyorum.
5 yaşlarında falanım. Annemin iyice büyüyen karnına başımı yaslamış doğacak kardeşimin hareketlerini dinliyorum. Televizyonda da maç var o ara.
Bu kadar.
Kuzenimle beraber anneannemlerin evinin önündeki arabaların yansımasında kendimize bakmamız ve tombiş olduk diye gülüşmemiz. **
Yansımamızın pencereye ulaşamadığını hatırlıyorum. 4-5 Yaşında falanızdır bence.
Daha flu olarak, abimin veli oplantısında diğer çocuklarla beraber anahtar deliğinden içeri bakmam. Anlık bir şey.
Edit: balkon fuvarında gezen kıtmızı karıncaları işaret parmağımla ezip çıkan nokta nokta beneklere baktığımı sonra keşke öldürmeseydim diye üzüldüğümü hatırlıyorum.
Edit 2: kurban bayramında kesilen kuzunun çırpınışı.