- sokak maçları
- salçalı ekmek
- taso
- ezandan önce eve gitmek
- oyuncak oynamak (lego megeo vs.)
- atari (önce joystick li)
- kanalları sesi üzerinden elle değiştirilen tv ler. (tv kumandasız zamanlar)
- star tv ve parlament sinema geceleri
- ağaç evler ve komandoculuk oynama
nihayetinde bilgisayarla tanışma ve hepsinin sonu ...
Annemin yabancı birinden kesinlikle bir şey almamam gerektiğini sıkı sıkı tembihlediği dönemde bir gün mahalle bakkalından çıkarken adamın tekinin ağlayan çocuğunu göstererek "bunu istemiyor bari sen al ye" diyerek elime açılmamış eti puf tutuşturması, benimse içinde zehir var bunun diye korkarak eve dönüş yolunda attığım kuytu yer. Sonra ertesi gün gidip yemiştimassd. Ama orayı unutamıyorum nasıl zehirlenip öleceğime inanmışsam.
Dipbok: bence kendi evladınıza bir şey verilmesini istemiyorsanız başka çocuğa da vermeyin, çocukta güven hissi yaratarak onun kafasını karıştırmayın. Ebeveynlerin sıkı sıkıya bağlı kalması gereken ortak kurallardan biri olmalı bu.
Hadi durumumuz olmaz ya da benim şoförlüğüme güvenmez de almazsın anlarım. Konuşmaya başlamadan önce gerek hareket ve tavırlarımla ardından elimden geldiğince kurmaya çabaladığım birkaç kelimeli cümlelerimle akülü arabayı çok istediğimi sizlere anlatmama rağmen, bana doğum günümde (bkz: katalitik soba) aldığınız için sizi asla affetmeyeceğim sevgili ebeveynlerim.
Günün her saati sokakta oyun oynamamız ve asla yorulmamamız.
Mahalledeki yaşıtlarımızla kardeş gibi büyümemiz.
Komşunun kocasından çok korkmam ve görünce köşe bucak kaçmam.
Ramazana ilk gireceğimiz akşam hep aynı arkadaşımızın evinde silahların atılmasını beklemek sonra da korkudan eve gidememek.
Kızlı erkekli gün yapmak. Her gün birimizde toplanıp makarna falan yerdik.
Gerçekten küçük kalabilirmişiz. Bizim çocuklarımız da böyle güzel büyüyecek mi acaba?
reha muhtarın haber bülteninde devamlı dayakçı hocaları haber yaptığı dönemde v ilk okul hocamın ondan sonran öğretmen dövdü oluyor deyip beni dövmesi.